Kanada’da toplanan G7 liderleri, dünyanın en büyük sorunlarıyla boğuşuyor:
Ortadoğu’daki savaş gerilimi ve ABD Başkanı Trump’ın başlattığı ticaret savaşları. Toplantının havası oldukça gergin, çünkü bu sorunlar yüzünden ortak bir karar almak, ortak bir yol çizmek çok zor.
Bana kalırsa, bu zirve daha çok “Herkes kendi derdine yansın” havasında geçiyor.
Trump ve Ortadoğu’nun Gölgesi
Son zamanlarda İsrail ve İran arasındaki gerilim, hepimizi endişelendiriyor.
Hatta Trump’ın, İsrail’in İran liderini öldürme planını son anda durdurması, bölgedeki tehlikenin boyutunu gösteriyor.
İngiltere Başbakanı bile bu konuyu konuşmak için Trump’la görüşüyor.
Yani bu, masadaki en büyük konulardan biri.
Bir de Trump’ın o bildik tavırları var.
Kanada’yı 51. eyalet yapma, Grönland’ı alma gibi iddialı sözleri, zirveye damgasını vuruyor.
Diğer liderler de Trump’ı gümrük vergilerinden vazgeçirmeye çalışıyor.
Bu durum, “Ben bilirim” diyen bir liderin diğer ülkeleri nasıl zora soktuğunu açıkça gösteriyor.
Şahsen, bu tür tek taraflı yaklaşımların küresel istikrara zarar verdiğini düşünüyorum.
Avrupa’dan Acil Çağrı
Avrupa Komisyonu Başkanı, Ukrayna’ya desteklerinin tam olduğunu yineledi. Rusya’ya daha fazla baskı yapılması gerektiğini ve savaşın bitmesi için masaya oturulması gerektiğini söyledi.
Ayrıca, G7 liderlerinin kendi aralarında da güveni yeniden sağlaması gerektiğini belirtti.
Bu, Avrupa’nın hem dışarıdaki hem de içerideki sorunlarla boğuştuğunun bir kanıtı.
Anlaşılan o ki, Avrupa’nın birlikteliği de bu zorlu dönemde sınanıyor.
Sonuç olarak, bu G7 zirvesi, dünya siyasetinin ne kadar karmaşık ve belirsiz bir hale geldiğini gösteriyor.
Liderler arasında ortak bir dil bulmak, ortak çözümler üretmek her zamankinden daha zor.
Bu durum, geleceğe dair kaygılarımı artırıyor.
Umarım, bu zor zamanlarda liderler kişisel çıkarlarını değil, küresel barışı ve refahı ön planda tutan kararlar alırlar.