Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Avrupa’nın Zaman Kazanma Çabası ve Ukrayna İçin Zorlu Gerçekler

Uluslararası diplomasinin nabzı bu hafta Cenevre’de attı. Henüz resmileşmemiş olsa

Uluslararası diplomasinin nabzı bu hafta Cenevre’de attı. Henüz resmileşmemiş olsa da, yeniden düzenlenen barış planına dair sızan detaylar Avrupa başkentlerinde derin bir huzursuzluk yarattı. Ukrayna ordusunun küçültülmesini, geniş toprak tavizlerini ve Kiev’e NATO yolunda veto dayatılmasını öngören maddeler; kıtanın pek çok merkezinde “teslimiyet şartları” olarak okunuyor. Açıkçası, yalnızca Kiev değil, Avrupa’nın güvenlik mimarisi de böyle bir tabloyu kaldırabilecek güçte değil.

Cenevre’de bir araya gelen ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio liderliğindeki Amerikan heyeti, Ukraynalı yetkililer ve Avrupalı temsilciler, taslağa son şeklini vermek için masaya oturdu. Avrupa tarafının derdi net: Bu süreçte Kiev’e nefes aldırmak ve Washington’u kendi çizgilerine mümkün olduğunca yaklaştırmak. Çünkü gerçekçi olmak gerek; Avrupa, Ukrayna sahasında kaybedilecek bir savaşın sadece Doğu cephesinde kalmayacağının farkında.

Nitekim Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in Strasbourg’daki sözleri de bu tedirginliğin açık bir yansımasıydı. Von der Leyen, Rusya’nın stratejik yaklaşımının değişmediğini ve Ukrayna’nın “sadece başlangıç” olabileceğini dile getirdi. Bu cümle, aslında Avrupa’nın son on yılda sıkça tekrarladığı ama hâlâ tam anlamıyla sindiremediği bir gerçeğe işaret ediyor: Güvenlik, yalnızca silah sayısıyla değil, siyasi kararlılıkla da ölçülür.

Bu kararlılığın bir yansıması olarak Avrupa’da bugün farklı bir tartışma yürütülüyor: Belçika’da tutulan dondurulmuş Rus varlıklarının teminat gösterileceği, eşi benzeri görülmemiş bir tazminat kredisi mekanizması… Ukrayna’nın gelecek yıl ciddi bir mali desteğe ihtiyaç duyacağı biliniyor ve Brüksel, bu desteği sağlamak için hukuki prosedürleri hızlandırmış durumda. Komisyon’un belgeyi perşembe günü yayımlayabileceği konuşuluyor.

Tüm bu gelişmeler, Avrupa’nın iki arada bir derede kaldığını gösteriyor. Bir yandan ABD’de siyasi rüzgârlar değişiyor; diğer yandan Rusya’nın iştahı kabarmış durumda. Bu tabloda Ukrayna’ya hem askeri hem mali destek sağlamak, kıtanın kendi güvenliğini de garanti altına almak anlamına geliyor. Fakat unutmamak gerekir ki zaman daralıyor ve Moskova’nın beklemeye niyeti yok.

Sonuç olarak: Ukrayna meselesi artık bir ülkenin kaderi olmaktan çıkmış, Avrupa’nın kendi geleceğini kurma iradesine dönüşmüş durumda. Masadaki taslak ne olursa olsun, kıtadaki karar vericilerin sadece bugünü değil, yıllar sonrasını da hesaplayarak hareket etmesi gerekiyor. Çünkü bu satranç tahtasında yapılacak her hamle, ileride ödenecek bedelin miktarını belirleyecek.