Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Avrupa’da Güven Krizi: Von der Leyen’in İnce İpi

Avrupa siyaseti bu hafta yeniden yüksek tansiyona sahne oluyor. Ursula

Avrupa siyaseti bu hafta yeniden yüksek tansiyona sahne oluyor. Ursula von der Leyen liderliğindeki Avrupa Komisyonu, yalnızca politik değil, aynı zamanda varoluşsal bir sınavdan geçiyor. Strazburg’da yapılacak iki güven oylaması, sadece bir kurumun kaderini değil, Avrupa Birliği’nin iç istikrarını da test edecek.

Bir düşünün: 719 Avrupa Parlamentosu üyesinden 360’ı “evet” dese, tüm Komisyon istifa etmek zorunda kalacak. Yani sadece birkaç yüz oy, 450 milyon Avrupalıyı yöneten en üst düzey idari organı yerinden edebilir. Demokrasi böyle kırılgan bir dengede işte.

Ancak asıl mesele sayılar değil, nedenler. Gensoru önergeleri farklı ideolojik uçlardan geldi: biri aşırı sağcı “Avrupa için Vatanseverler” grubundan, diğeri ise Sol gruptan. İki zıt kutup, ilk kez aynı hedefte buluştu — Ursula von der Leyen. Bu bile Avrupa’daki siyasi atmosferin ne kadar gerginleştiğini gösteriyor.

Eleştirilerin odağında ticaret politikaları, çevre taahhütleri, göç yönetimi ve elbette şeffaflık eksikliği var. Tarım sektörünü sarsan Mercosur anlaşması, AB’nin yeşil hedeflerini gölgede bırakan ticaret açılımları ve Gazze konusundaki sessizlik… Hepsi bir araya geldiğinde Komisyon’un hem vicdan hem vizyon testinden geçemediği izlenimini güçlendiriyor.

Von der Leyen ise bu kez kılıçları kuşanmak yerine kalkanını kaldırmayı tercih etti. Temmuz ayında muhaliflerini “Rusya’nın kuklaları” olarak yaftalayan sert üslubunu bir kenara bırakıp daha uzlaşmacı bir ton benimsedi. “Gerçekten önemli olana odaklanalım,” dedi, “Avrupalılar için bir şeyler yapalım.”
Ama Avrupa’da artık “önemli olanın” ne olduğuna dair ortak bir tanım kalmadı.

Bir tarafta güvenlik ve ekonomi diyenler, diğer tarafta çevre ve sosyal adalet diyenler var. Ortasında ise giderek yalnızlaşan bir Komisyon başkanı duruyor.

Avrupa Birliği, bu oylamayla sadece von der Leyen’in siyasi ömrünü değil, aynı zamanda kendi temsil gücünü de tartacak. Çünkü bu süreç, AB’nin demokrasi kültüründe hâlâ hesap verilebilirliğe yer olup olmadığını gösterecek.

Belki de Avrupa’nın asıl sınavı, bir kişiyi değil, sistemi sorgulamakla başlayacak. Von der Leyen düşmese bile, güven oylaması Avrupa siyasetine şu gerçeği bir kez daha hatırlatıyor:
Brüksel’de koltuklar sağlam, ama altlarındaki zemin hiç olmadığı kadar kaygan.