Ortak Çağrı: Egemenlik ve Sürekli Barış
Avrupalı liderler, Trump’ın Ukrayna’daki ölümleri durdurma ve Rusya’nın saldırganlık savaşını sona erdirme çabalarını memnuniyetle karşıladıklarını belirtirken, Ukrayna’nın silahlı kuvvetlerine “sınırlama getirilmeksizin” destek verileceğinin altını çizdiler. Ayrıca, “Rusya, Ukrayna’nın AB ve NATO yolunda veto hakkına sahip olamaz” denilerek, Ukrayna’nın Batı’yla entegrasyon sürecine Rusya’nın müdahale edemeyeceği net bir şekilde ifade edildi. Açıklamada, “Ukrayna’da ölümler devam ettiği sürece” Rusya’ya yaptırım uygulanmaya devam edileceği taahhüdü de yinelendi. Bu, Avrupa’nın yaptırım kartını elinde tutmaya devam edeceğini gösteriyor.
Zelenskiy’den “Gerçek Barış” Vurgusu
Trump’ın zirvede hazır bulunmayan Avrupalı liderlerin de sürece dahil edilmesinin önemini yinelemesi, ABD’nin bu konuda Avrupa ile işbirliğine açık olduğunu gösteriyor.
Rusya’ya Karşı Sert Avrupa Sesleri
AB dış politika şefi Kaja Kallas’ın yorumları da oldukça çarpıcıydı: “Acı gerçek şu ki Rusya’nın bu savaşı yakın zamanda sona erdirmeye niyeti yok.” Kallas, heyetler bir araya gelirken bile Moskova güçlerinin Ukrayna’ya yeni saldırılar düzenlediğine dikkat çekti ve “Putin müzakereleri sürüncemede bırakmaya devam ediyor ve bundan kurtulacağını umuyor. Cinayetleri sona erdirmek için herhangi bir taahhütte bulunmadan Anchorage’dan ayrıldı” ifadelerini kullandı. Bana kalırsa bu sözler, Putin’in müzakerelere yaklaşımına karşı Batı’da hala büyük bir güvensizlik olduğunu gösteriyor.
Trump ile Putin arasındaki görüşmenin ardından gelen bu Avrupalı tepkiler, Ukrayna konusunda Avrupa’nın birleşik ama aynı zamanda farklı tonlarda bir duruş sergilediğini gösteriyor. Bir yandan diplomatik çözüme açık kapı bırakılırken, diğer yandan da Rusya’nın gerçek niyetlerine dair derin şüpheler dile getiriliyor.
Ukrayna için “sağlam güvenlik garantileri” vurgusu, Avrupa’nın bu savaştan çıkaracağı dersin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Rusya’nın gelecekteki olası saldırganlıklarına karşı Ukrayna’nın korunması, Avrupa’nın kendi güvenliği açısından da hayati. Bu üçlü zirve teklifi ve devamındaki gelişmeler, Ukrayna’daki savaşın diplomatik arenadaki yeni aşamasını belirleyecek gibi duruyor. Ancak Putin’in tutumu ve Kallas’ın da belirttiği gibi sahada devam eden çatışmalar, bu sürecin kolay olmayacağını gösteriyor.
Sizce bu diplomatik çabalar, Ukrayna’da gerçekten kalıcı bir barış sağlayabilir mi?

