Yine bir 17 Nisan’ı yaşadık…
Yalnız ve Güzel Ülkemin üniversite-lise öğrencileri ayakta.
Hocalarının AKP İktidarının eğitimi darmadağın eden öğrencilerin geleceğini çalan bir uygulamanın tam da üzerine denk geldi. Bu bir çağdaşlaşma mücadelesi…
Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği, “Genç Türkiye Cumhuriyeti’ni Çağdaş Uygarlık Seviyesinin üzerine Çıkarma“ hedefine II. Dünya Savaşının yokluk ve yoksulluk günlerinde 1940’lı yıllarda gerçekleştirdiği en büyük uygarlık projesinin temelinin atıldığı gündür.
Türkiye Cumhuriyeti’nde 600 yıldır padişahın kulu ve ümmeti sayılmış bir toplumdan demokratik bir yurttaş çıkarma projesidir. Köy Enstitüler (KE) fırsat eşitliğidir.
Kurucuları efsane Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile İsmail Hakkı Tonguç ile KE ne emeği ve katkısı geçen tüm öğretmen öğrenci ve hizmetlerini burada saygı sevgi ve minnetle anıyorum.
Bu konuda geçen yıl BU KÖŞEMDE yazmış olduğum yazımı burada tekrar paylaşıyorum.
“Anadolu’nun dağlarında, kırlarında ve bayırlarında kendi kendine açıp solan çiçek bırakmayacağım.
Hasan Alî Yücel “
Köy Enstitüleri (KE) 17 Nisan 1940 tarihinde Milli Eğitim Bakanı Hasan Alî Yücel’in ve İlköğretim Genel Müdür yardımcısı İsmail Hakkı Tonguç’un çabalarıyla TBMM de kabul edilen 3803 nolu yasa ile kuruldu.
27 Ocak 1954 tarihinde Demokrat Parti tarafından çıkarılan bir yasa ile resmen kapatılarak öğretmen okullarına dönüştürüldü.
Dünya tarihinde, kapandıktan 84 yıl sonra bile adından bu kadar söz ettiren, hakkında KE kadar kitap yazılan bir eğitim kurumu var mıdır? Zannetmiyorum…
İkinci Dünya savaşı koşullarında açlık ve yokluk yıllarında, Avrupa’da faşizm kol gezerken, Hitlerin orduları, Balkan’larda Edirne sınırına dayanmışken, seferberlik yıllarında kuruldu. Köylerde eli silah tutan milyonlarca genç askere alınmıştı. Köylerde erkek nüfusu azalmış, üretim zorlaşmıştı.
Köy’deki iş bölümünde köy çocukları öne çıkmışken. Avrupa’da Hitlerin trenleri yüzbinlerce insanı toplama kamplarına taşırken, Anadolu’da trenler ülkenin dört bir yanından her kökenden binlerce köy çocuğunu, binalarını kendilerinin yapacağı, Türkiye coğrafyasına eşitlikçi bir şekilde dağılmış KE’lerine yani yeni bir umuda ve yeni bir geleceğe taşıyordu.
(Yazının devamı için lütfen linki tıklayınız)