18 Mayıs 2024

PENCEREMDEN: KURULUŞUNUN 84. YILINDA NEDEN KÖY ENSTİTÜLERİ?

0

“Anadolu’nun dağlarında, kırlarında ve bayırlarında kendi kendine açıp solan çiçek bırakmayacağım.”

Hasan Alî Yücel

Köy Enstitüleri (KE) 17 Nisan 1940 tarihinde Milli Eğitim Bakanı Hasan Alî Yücel’in ve İlköğretim Genel Müdür yardımcısı İsmail Hakkı Tonguç’un çabalarıyla TBMM de kabul edilen 3803 nolu yasa ile kuruldu. 27 Ocak 1954 tarihinde Demokrat Parti tarafından çıkarılan bir yasa ile resmen kapatılarak öğretmen okullarına dönüştürüldü.

Dünya tarihinde, kapandıktan 84 yıl sonra bile adından bu kadar söz ettiren, hakkında KE kadar kitap yazılan bir eğitim kurumu var mıdır? Zannetmiyorum…

İkinci Dünya savaşı koşullarında açlık ve yokluk yıllarında, Avrupa’da faşizm kol gezerken, Hitlerin orduları, Balkan’larda Edirne sınırına dayanmışken, seferberlik yıllarında kuruldu. Köylerde eli silah tutan milyonlarca genç askere alınmıştı. Köylerde erkek nüfusu azalmış, üretim zorlaşmıştı.

Köy’deki iş bölümünde köy çocukları öne çıkmışken. Avrupa’da Hitlerin trenleri yüzbinlerce insanı toplama kamplarına taşırken, Anadolu’da trenler ülkenin dört bir yanından her kökenden binlerce köy çocuğunu, binalarını kendilerinin yapacağı, Türkiye coğrafyasına eşitlikçi bir şekilde dağılmış KE’lerine yani yeni bir umuda ve yeni bir geleceğe taşıyordu.

NEDEN AÇILDI?

KE’ler, ‘zorunluluklar maharet doğurur’ deyimine uygun bir gereksinim ile açıldı.

Cumhuriyetin kurucu kadroları, (Padişahlığı) kaldırıp, 29 Ekim 1923’de Cumhuriyeti ilan etmişler, yüzyıllardır kendini Padişahın kulu gören bir ümmet topluluğundan, bir yurttaşlar topluluğu olan ‘bir ulus’ yaratmayı hedefliyordu.

Bunun da biricik yolu eğitimdi.

Osmanlı’dan Anadolu’daki 40 bin köyünde, 2 bin 345 ilkokul, önemli bir kısmı Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında ölmüş kalan 3061 öğretmen, yüzde 90’ı köylerde yaşayan, çoğunluğu dul kadın ve yetim çocuk ve yaşlılardan oluşan, 14 Milyon frengili ve sıtmalı hastalıklı bir nüfus devralmıştı.

Genç Cumhuriyetin acelesi vardı.

‘Misakı Milli’, başarılmış, ‘Misakı İktisat’ ve Misakı Maarif’in acilen hayata geçirilmesi gerekiyordu. Mustafa Kemal, daha 1922 yılında Polatlı’dan top sesleri gelirken Ankara’da ilk Maarif Şurası’nı toplamış, ‘Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.’ diyordu.

İçeride genç cumhuriyeti bir taraftan yokluk, diğer taraftan eski düzenin uzantıları Şeyh, Şıh, Seyyit,hoca ve Ağa gibi konforları ve egemenlikleri bozulan halkı kene gibi sömüren feodal yapıyı, ‘din elden gidiyor’ yaygarasıyla batı emperyalizminin kışkırttığı isyanlar ile boğmaya çalışılıyordu.

İşte bu nedenle öncelikle köyden ve köylüden başlayacak bir eğitim ve üretim seferberliğine başlatılmasına ve toprak reformuna ihtiyaç vardı. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde en çok değişen bakan, o zamanki adıyla, ‘Kültür ve Maarif Vekaleti’dir.

1930’lara gelindiğinde Mustafa Kemal ve arkadaşları işlerin istenilen hızda gitmediğinden sürekli bu konuyu tartışıyorlardı. Bir gün milli eğitim bakanı asker kökenli Saffet Arıkan kentlerde açılan öğretmen okullarından mezun olan öğretmenlerin hem sayısal olarak azlığından ve hemde köylerde başarılı olamadığından bahsedip üzüntüsünü aktarınca çözümü gene Atatürk buldu. “Saffet gel, askerde yeni silahları erata öğrettiğimiz gibi, önce daha uyanık olan çavuşları eğitimden geçirip onları eğitmen olarak onları köye gönderelim” der. Eskişehir Çifteler’de açılan altı aylık Eğitmen Okullarında binlerce Eğitmen yetiştirilir. Eğitmenler, yaz-kış en küçük mezralara kadar gider, ilkokul çağındaki çocuklara yeni alfabe ile okuma yazmayı kısa sürede öğretirler. Başarılı olan bu fikir önce, Avrupa’da Pestalloziyi incelemiş olan, İsmail H. Tonguç’ta önce öğretmen okulları fikrini, sonra Köy Enstitüleri fikrini doğurur.

HASAN ALÎ YÜCEL ANLATIYOR

Atatürk 10 Kasım 1938 yılında ölümünden sonra İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olmuştur. Cumhuriyet Düşmanları onun ölümünden hemen sonra harekete geçmişlerdir.H. Alî Yücel, Celal Bayar başbakanlığındaki hükümette Maarif Bakanı olmuştur. İsmet İnönü’nün siyasi desteği ile İsmail H. Tonguç ile birlikte hazırladıkları 3803 nolu Köy Enstitüleri (KE) yasasını TBMM ye getirirler. Başta Adnan Menderes, Emin Sazak gibi ağa kökenli mebuslar ile asker kökenli Fevzi Çakmak gibi isimler yasaya karşı muhaliftiler. Görüşmeler sırasında KE fikrinin nereden kopya edildiği sorgulanır. Hasan Ali Yücel TBMM de şu tarihi konuşmasını yapar.

“Köy Enstitüleri, ‘Efendimiz Köylüyü’, ‘Efendi yapma’ dileğinin eseridir.1839’dan 1939’a kadar, yani garplılaşma hareketinin başlamasından tam 100 yıl

geçinceye dek aynı konu üstünde hayli zihin yorulmuş, hayli tedbire başvurulmuştur.

Fakat (…) bu tedbirlerle 40 bin köyde yaşayan milyonlarca Türk çocuğunu okula ve öğretmene kavuşturmak için 40 bin sene beklemek lazımdır.

Mesele şudur: Köye köyden olmayanı yollayarak köylüyü öğretim ve eğitime kavuşturamadık. O halde köye köyden olanı köy hayat şartları içinde yetiştirip vermekten başka çare yoktur.

Bu pratik prensip, tamamıyla bizimdir. Taklit değildir.

Türkçe buluştur. Benzersizdir.

Çünkü millet sevgisi gibi bir kaynaktan ilhamını almıştır.

Pratiktir. Pedagoji kitapları yazmaz.

Klasik pedagoglar bilmez.

Bilmezler; zirâ, bir Terbiye nazariyesi (eğitim kuramı) değil, millî bir kalkınmanın temel prensibidir ve onun gerçekleşmesi, hayatileşmesi hamlesidir”.

ve oylamaya geçilir. Çoğu feodal kökenli 100 küsür millet vekili oylamaya katılmaz. 3 de 2 çoğunlukla 3803 sayılı yasa kabul edilir. 17000 den dazla öğrenci yetiştirir. Karma eğitim ile kız çocuklarına KE girişte pozitif ayrımcılık yaparak kız çocuklarını öncelikle kaydederler, 2000 den fazla binlerce kız öğrenciyi ( sonradan mercimek teyze diye anılacak Prof.Ayşe Baysal) öğretmen olarak, Anadolu’da binlerce kız çocuğuna ilham kaynağı olurlar. (Biri de rahmetli Türkan Saylan’dır)

KE’leri, 2. Dünya savaşının sonrasında başlayan koşullarda yeni oluşan Dünya Dengeleri içinde NATO ya girmemizden sonra soğuk savaş yıllarında, NATO politikaları doğrultusunda ‘Komünist Yuvaları’ diye yaftalanır ve 27 Ocak 1954 yılında kapatılır, ve müfredatı değiştirilerek Öğretmen Okullarına dönüştürülerek kapatılır. Ancak KE ruhu Yatılı Öğretmen Okullarında 12 Eylül 1980 yılında don darbe de vurularak öğretmen okulları da kapatılarak, öğretmen yetiştirme görevi Eğitim fakültelere verilir ve ‘köylere gidecek öğretmenlik ideali’ yok edilir. 2002 den sonra AKP iktidarına gelince Öğretmen açığı gençlere siyasi seçim rüşveti olacak kadrolar olarak görülür. Seçim öncelerinde 40-50 bin gibi açılan kadrolarla 60 günlük formalite formasyon eğitimiyle Ziraat Mühendisleri gibi ilgisiz mesleklerden ilkokul öğretmeni yapılarak kapatılmaya çalışılır ve eğitimde bugünkü çöküşün temelleri atılır.

21 KE kapatılıncaya kadar yetiştirdiği binlerce öğretmen ve sağlık memurlarıyla (ki üçüncü aşaması ziraat teknisyeni yetiştirmekti). Böylelikle Anadolu’daki eğitim, sağlık ve tarımda kökleşmiş sorunları kökten çözmesi hedefleniyordu.

Bugün Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Mevlüt Kaplan, Ali Yüce , Behzat Ay ve Osman Şahin gibi onlarca şair, yazar yetiştirerek edebiyatımızda köy edebiyatını gelişmesine neden olmuş, Aziz Sancar gibi Nobel ödüllü bilim adamlarının yetişmesini sağlamıştır.

Türkiye’de Cumhuriyetin altın kuşağı, ilerici 68 ve 78 kuşağını yetiştiren KE’lü öğretmenlerdir.

UNESCO tarafından da kalkınmakta olan ülkelere örnek gösterilen KE’lerini kuran, başta Hasan Alî Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç olmak üzere, tüm KE’lerinde müdüründen öğretmenine, hizmetlisinden öğrencilerine kadar Dünya tarihinin en büyük EĞİTİM İMECESİ’nin gerçekleştirilmesine emek ce katkı verenleri saygı ile minnetle anıyorum.

Yazımı ünlü yazarımız Yaşar Kemal’in söylediği şu sözleri ile tamamlamak istiyorum. “Türkiye Cumhuriyetinin Dünya Uygarlığına iki büyük armağanı vardır. Her ikiside mazlum milletlere örnek olan biri Türkiye Cumhuriyeti, diğeri Köy Enstitüleri’dir”

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir