Fransa Sallanıyor, Avrupa Tetikte: Euro’nun Kalbi Ne Kadar Sağlam?

Fransa bir kez daha Avrupa’nın nabzını hızlandırıyor. Siyasi sahnede yaşanan kaos, yalnızca Paris’in değil, Brüksel’in ve Frankfurt’un da uykusunu kaçırmış durumda. Beş başbakan eskiten Emmanuel Macron’un ülkesinde, yeni hükümetin “24 saatte çökmesi” aslında sadece Fransız siyasetinin değil, Avrupa’nın da kırılgan yapısını ortaya koyuyor.

AB’nin ikinci büyük ekonomisi olan Fransa’da yaşanan her sarsıntı, domino taşı etkisi yaratabilir. Şimdilik Avrupa piyasaları sakin. Ancak bu sessizlik, yaklaşan bir fırtınanın habercisi olabilir. Zira kredi kuruluşları çoktan alarm verdi: Fitch notu A+’a düşürdü, diğerleri sırada. Fransa’nın bütçe açığı hâlâ GSYİH’nin yüzde 5’inin üzerinde ve bu rakam, AB’nin meşhur “yüzde 3 kuralının” çok ötesinde.

Bütün bu tablo, yalnızca Fransız vatandaşlarının cebini değil, Euro Bölgesi’nin kalbini de tehdit ediyor. Çünkü Paris’teki istikrarsızlık, Avrupa’nın 2 trilyon avroluk uzun vadeli bütçe planını doğrudan etkileyebilir. Tarım fonları mı, savunma mı, rekabet mi? Bu tartışmalar zaten zorlu geçiyordu. Şimdi, Fransa gibi kilit bir aktör masada zayıfladıkça karar alma süreçleri daha da tıkanabilir.

Elbette bazı uzmanlar hâlâ iyimser. “Fransız ekonomisi dayanıklıdır” diyenler, kısa vadeli sarsıntıların Euro’yu etkilemeyeceğini savunuyor. Belki haklılar. Ama Avrupa, sadece ekonomik değil, siyasi istikrarla da ayakta durur. Ve Macron yönetiminin bugünkü görüntüsü, o istikrarın giderek eridiğini gösteriyor.

Fransa’da sokağın nabzı bir süredir yüksek. Artan yaşam maliyetleri, emeklilik reformu protestoları ve siyasi elitlere duyulan güvensizlik, toplumun sinir uçlarını açıkta bırakmış durumda. Şimdi bu kırılgan zemin üzerine bir de hükümet krizi eklendi.

Avrupa Merkez Bankası’nın bile nefesini tuttuğu bu dönemde asıl soru şu:
Euro Bölgesi, ikinci büyük motoru duraksarsa ne kadar yol alabilir?

Belki de bu kriz, Avrupa’nın kendine yeniden ayna tutması için bir fırsat olacak. Çünkü bazen bir ülkenin krizi, birliğin gerçeğini anlatır. Ve Fransa’nın bugünkü gerçeği, Avrupa’nın yarınki sınavıdır.