Mersin Emek ve Demokrasi Platformu, Adana, Antalya ve Adıyaman Büyükşehir Belediye Başkanlarının gözaltına alınmasına ilişkin tepkisini Özgür Çocuk Parkı’nda düzenlediği basın açıklamasıyla dile getirdi. Basın açıklamasını, Platform adına Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. İzzet Çalış okudu.
Çalış, “Bugün bir kez daha sabahın erken saatlerinde, Türkiye’nin demokratik kazanımlarına, halk radesne ve hukuk devletne ağır bir darbe indirildi. Adana, Antalya ve Adıyaman’ın halkın oylarıyla seçilmiş büyükşehir belediye başkanlarının, hiçbir somut suç isnadı olmaksızın gözaltına alınması açık bir siyasal darbe süreci işaret etmektedir.” dedi.
“Bu işlemler siyasidir!”
Gözaltıların gerekçesi açıklanmadan yapılan bu işlemlerin, kamuoyuna servis edilen iddalarla ‘algı operasyonu’ eşliğinde duyurulduğunu belirten Çalış, “Bu tablo ne yazık ki bize yabancı değil. Açıkça ifade ediyoruz: Bu bir adli işlem değil, doğrudan doğruya siyasidir. Bu bir soruşturma değil, susturma girişimidir. Bu bir hukuk süreç değil, siyasi bir linç kampanyasıdır. Daha önce başta Diyarbakır, Mardin ve Van olmak üzere onlarca belediyeye kayyum atanmış daha sonra da özellikle Cumhuyet Halk Partili belediyelere karşı yürütülen sistematik baskılar; gözaltılar, soruşturmalar, görevden almalar ve açık tehditler halini almıştır.” şeklinde konuştu.
“Ülke muhalefetsizliğe sürükleniyor!”
Yapılan gözaltıların da o zincirin yeni bir halkası ve demokratik rejimin çöküşünün göstergesi olduğunu savunan Çalış, “Yerel seçimlerde büyükşehirlerin önemli bir kısmını muhalefet kazandı. Özellikle CHP’li belediyeler, sosyal adalet önceleyen, halkçı politikalarıyla ve yolsuzlukla mücadeleye verdikleri önemle örnek oldular. İşte bu nedenledir ki, İktidar bu belediyeleri hazmedememekte, sandıkta yenemediğini hukuk dışı yollarla işlevsizleştirmeye çalışmaktadır. Bu yolla ülkemiz muhalefetsiz ve seçimsiz bir totaliterizme sürüklenmek, halkın egemenlğinin tasfiyesi ve faşizm koşullarının gerçekleştrilmesi isteniyor. Ancak bunu başaramayacaklar çünkü biz susmayacağız. Bu topraklarda halkın iradesini tanımayan her iktidar, tarihin çöplüğünde yerini almıştır. Halk, iradesine sahipp çıkmaya devam edecektir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 2. maddesinde devletin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devlet olduğunu açıkça belirtir. 38. madde, ‘suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz’ der. 127. madde ise yerel yönetimlerin özerkliğin güvence altına alır.” ifadelerini kullandı.
“Avrupa İnsan Hakları Sözleşmes’nin 6. ve 13. maddeler de adli yargılanma ve etkili başvuru hakkını teminat altına alır. Bugün yapılan ise bu anayasal ve evrensel ilkelerin topyekûn ihlalidir. Belediye başkanları, halkın iradesiyle, seçimle iş başına gelmişlerdir. Hukuk devletinde, seçimle gelenin ancak seçimle gideceği esastır. Herhangi bir kişiyi, delilsiz, gerekçesiz, gizli tanık ifadeler ve siyasi aidiyet nedeniyle gözaltına almak; ‘hukuk’ adı altında br suçu örtmek değil, doğrudan suça ortak olmaktır. Yargı makamlarının tarafsızlık ve bağımsızlık ilkesine uygun davranmak gibi bir yükümlülüğü vardır. Bu süreç, yalnızca bireylerin değil; bir halkın iradesinin, milyonların tercihinin ve demokrasinin bizzat kendisinin yargılanmasıdır. Bu açık bir ‘vesayet’ girişimidir.”
“İradeyi yok saymak ülkeyi karanlığa sürükler!”
“Seçimle gelen, yargı sopasıyla sindirilmek istenmektedir. Gözaltına alınan belediye başkanlarının tek suçu, halktan yana, eşitlikçi ve şeffaf br yönetim benimsemeleri, halkla birlikte üretmeleri, paylaşmaları ve dayatmaya karşı dik durmalarıdır. Unutulmamalıdır ki halkın iradesi yok saymak, yalnızca muhalefet değil, tüm ülkeyi karanlığa mahkûm eder. Bu yalnızca bir partiye, bir belediyeye yapılmış bir saldırı değil; bu, demokratik düzene, yurttaş haklarına, ifade özgürlüğüne, seçim hakkına yapılan bir müdahaledir. Bizler Mersin Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri olarak, bu ülkenin vicdanı, ses ve örgütlü direnciyiz. Bugün burada sadece üç büyükşehir belediye başkanını değil, halkın iradesini savunmak için toplandık. Taleplerimiz net. Adana, Antalya ve Adıyaman Büyükşehir Belediye Başkanları derhal serbest bırakılmalı, görevlerine iade edilmelidir.”
“Tehditler artık sonlanmalı!”
“CHP başta olmak üzere muhalefet belediyelerine yönelik sistematik baskı politikaları son bulmalıdır. Yargı bağımsızlığı yeniden tesis edilmeli siyasal iktidarın vesayetinden çıkmalıdır. Seçme ve seçilme hakkı üzerindeki tehditler sonlandırılmalı; halk iradesi yeniden güvence altına alınmalıdır. Biz bu hukuksuzluğu tanımıyoruz. Bu baskı politikalarına boyun eğmeyeceğiz. Bugün bir kez daha haykırıyoruz: Sandıkta kaybeden, gözaltı yoluyla iktidarda tutamazsınız. Seçilmişlere yapılan her saldırı, halkın onuruna ve iradesine yapılmış bir saldırıdır. Halkın iradesini yok sayanlar, bir gün o halkın adaletine hesap vermekten kaçamayacaktır. Türkiye halkı demokrasiye, özgürlüğe ve eşitliğe olan inancını koruyor. Bizler bu inancı büyütmeye, hukuku ve adalet savunmaya devam edeceğiz. Seçimle gelenin ancak halkın iradesiyle gidebileceği bir Türkiye mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz. Demokrasi kazanacak. Halk kazanacak. Biz kazanacağız. ”