Yasanın Özü ve Tartışmalı Değişiklik İsteği
Haziran 2023’te yürürlüğe giren AB Ormansızlaşmayla Mücadele Yasası (AB Ormansızlaşma Yönetmeliği), sığır eti, kakao, kahve, palm yağı, kauçuk, soya ve odun ürünleri gibi yedi temel emtia üzerindeki ormansızlaşma etkisini azaltmayı hedefliyor. Bu yönetmelik, ürünlerin üretim süreçlerindeki ormansızlaşma riskine göre ülkeleri sınıflandırıyor ve özellikle yasa dışı kereste ithalatına karşı sıkı kontroller, zorunlu sınır denetimleri ve kerestenin coğrafi konumunun belirlenmesi (geolocation) gibi uygulamalar getiriyor. Earthsight’ın baş kereste uzmanı Tara Ganesh’in dediği gibi, coğrafi konumlandırma “sahte hasat ve uydurma menşe iddialarını ortaya çıkarmada kullanılabiliyor.”
Ancak, 18 AB üyesi ülke, Mayıs ayında Avrupa Komisyonu’na bir mektup göndererek bu yasanın “basitleştirilmesini” önerdi. Hatta yoğun baskı üzerine yasanın uygulanması, büyük ve orta ölçekli şirketler için 30 Aralık 2025’e, mikro ve küçük işletmeler için ise 30 Haziran 2026’ya ertelendi.
“Sıfır Risk” Kategorisi ve Suistimal Endişesi
Earthsight’a göre, yapılmak istenen reform taslağı, yasanın kilit unsurlarından biri olan coğrafi konumlandırma zorunluluğunu ortadan kaldırabilir. Nasıl mı? “Sıfır riskli” olarak tanımlanan ülkelere bu yükümlülükten muafiyet getirilecek ve bu ülkelere yönelik asgari denetim zorunluluğu da kaldırılacak.
İşte tam da bu noktada kritik bir tehlike beliriyor. Tara Ganesh’e göre, bu “sıfır risk” kategorisi, Rusya ve Belarus gibi yaptırımlı ülkelerden kereste ithalatını dolaylı yollarla gerçekleştirmek isteyenlerin suistimaline açık. Yani, yüksek riskli kereste, aracı ülkeler üzerinden “sıfır riskli” gösterilerek AB’ye sokulabilir. Ganesh, “Sadece Rusya’dan değil, yüksek riskli tropikal ülkelerden ve ormansızlaşma sıcak noktalarından gelen kerestenin düzenli olarak Çin gibi ülkeler üzerinden aklandığını dünya çapında pek çok STK ortaya koydu” diyerek bu endişenin temelini açıklıyor.
Bu durum, yasanın temel amacını tehlikeye atıyor. Çünkü eğer yasa dışı kereste kolayca “aklancak” bir yol bulursa, ormansızlaşmayla mücadele çabaları boşa gidebilir.
Bu gelişme, AB’nin çevresel hedefleri ile üye ülkelerin kısa vadeli ekonomik çıkarları arasındaki gerilimi çok açık bir şekilde ortaya koyuyor. Bir yandan iklim değişikliği ve çevre koruma konusunda liderlik iddiasında olan AB’nin, diğer yandan kendi koyduğu kuralları esnetme çabası, inandırıcılığını sorgulatıyor.
Earthsight’ın çağrısı çok net: Avrupa Komisyonu’nun “sıfır risk” önerisini baştan kesin olarak reddetmesi ve mevcut yasayı olduğu gibi uygulamaya koyması. Bu durum AB’nin kendi değerlerine ne kadar bağlı olduğunu gösteren bir turnusol kağıdı olacak. Eğer bu değişiklikler kabul edilirse, AB’nin çevresel sorumluluk konusundaki samimiyeti ciddi şekilde zedelenebilir ve yasa dışı kereste ticareti daha da büyüyebilir. Bu da sadece ormanlar için değil, küresel iklim için de büyük bir felaket olur.
Sizce AB, bu kritik kararda çevresel sorumluluğu mu, yoksa üye ülkelerin ekonomik çıkarlarını mı ön planda tutacak?

