Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İSTİKRARDAN KRİZE, KİRİZDEN ÇÖKÜŞE…

Türkiye, ekonomide uygulanan -nas-

Türkiye, ekonomide uygulanan -nas- politikaları ile girdiği kriz ortamından, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ‘rasyonel’ yani -Boğaz Sıkma- politikaları ile çıkmayı amaçlıyordu.

Diğer yandan, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden AKP’nin ikinci parti olmasıyla sonra giderek gerginleşen siyasi ortamda,  CHP’nin en iddialı iki adayından biri olan Ekrem İmamoğlu etrafındaki kıskaç  -ahmak davası- ile daraltılmaya başlatılmıştı.

2025 yılı başlarında erken seçimin daha çok gündeme gelmesi ile birlikte bu kıskacın daha da daraltılması için çalışmalar başlatıldı.

18 Mart 2025 tarihinde Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali, 19 Mart 2025 tarihinde gözaltına alınması ve 23 Mart 2025 tarihinde tutuklanarak Silivri zindanlarına konulması ile yeni bir süreç daha başlatılarak Ekrem İmamoğlu’nun etrafındaki çember daha da daraltıldı.

Ancak, bu gelişmelerin ekonomideki bedeli Türkiye’ye çok ağır oldu. Bugün itibarıyla hazinedeki döviz kaybının 55 milyar doları bulduğu ifade edildi. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a göre de süreç içinde hazine zararı, 142 milyar dolara kadar ulaşabileceği ifade edildi.

Tüm bu gelişmeler, Türkiye’de siyasette ve ekonomide -istikrardan önce krize, sonra da krizden çöküş ortamına- evrildiği ve bu sürecin (erken veya zamanında) yapılacak ilk seçimlere kadar devam edeceği izlenimini vermektedir.

Bilindiği gibi tüm bu gelişmelere karşı ilk tepki öncelikle gençlerden geldi. Gençlerin Saraçhane’de başlayan tepkisine ilişkin görüşlerimi bir önceki bu köşemdeki yazımda paylaşmıştım. Türkiye’de artık, gençlerin sahaya inmesiyle artık ok, yaydan çıkmıştır.

Bu nedenle, sürecin durdurulması için önce gençlerin ve sonra halkın Saraçhane’de başlayan direnişi ile bir gün mutlaka ve büyük olasılıkla ilk genel seçimlerde sandıkta bir sonuç verecektir.

TÜRKİYE’DE OTOKRASİDEN TİRANLIĞA MI?

Bu gelişmeler, 16 Nisan 2017 referandumu ile parlamenter rejiminden, Cumhurbaşkanlığı (tek adam) rejimine geçen ülkemizde, Cumhur ittifakı ile başlayan -milli birlik- vurgusu, zamanla- ötekileştirme-ye, 19 Mart 2025’ten sonra muhalifleri -etkisizleştirme ve siyaseten imhaya- yöneldiği görülmektedir.

Önce CHP’li belediye başkanlarının, ardından TÜSİAD başkanına ve en sonunda İstanbul BŞB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelen gözaltı ve tutuklama operasyonlarıyla bu gelişmeleri görüyoruz. Tüm bu gelişmelere dikkatli bakıldığında, halkımız arasında -nereye varacak bu işin sonu- diyerek ardan bir toplumsal kaygının arttığı gözlenmektedir.

NEGATİF SELEKSİYON SÜREÇLERİ

1939 yılında bir Alman profesörün ifade ettiği -negatif seleksiyon-(olumsuz ayıklanma veya istikrarsızlaştırma) ülkemiz ve dünya siyasetinde de yaşanıyor mu?

Ülkemiz ve dünyada  giderek artan gerilimler ve her gün olumsuz gelişmeler yaşanması veya yaşatılması, siyasetin giderek, tüm insanlığın barışçıl, ilkeli ve kalkınma ile refahı artıran bir mücadele yerine; popülizme, kayıkçı kavgasına ve algıyı yönetme mücadelesine sürüklendiği bir ortam oluşturulmaktadır.

Ülkemizi de etkileyen, özellikle siyasetteki negatif seleksiyona dünya siyaseti açısından baktığımızda da;

Dünyada 20. yüzyılda, 1914-1945 arası siyasette yaşanan -birinci negatif seleksiyon dönemi- 31 yıl sürmüş.

Buna sürecin sonucunda;

1929 ekonomik buhranı ve  ardından Dünyayı kana boyayan faşist liderler ve rejimler ortaya çıkmış, dünyamızda  büyük dramlar yaşatan milyonlarca insanın ölümüne neden olan ve atom bombasının dahi denendiği II. Dünya Savaşı yaşanmıştır.

ABD’yi ve Dünyayı, 1929 bunalımından çıkartan ve anti-nazi  koalisyonunu oluşturan Başkan Roosevelt’in 1945’te ilginç bir şekilde aniden ölmesi ile kanaatimizce birinci dönem kapanmıştır.

Dünyamız 1991’e kadar -46 yıllık- iki kutuplu soğuk savaş dönemine girmiştir.

Kanaatimce, 1991-2025 arası (Trump‘ın seçilmesine kadar) 34 yıllık -ikinci negatif seleksiyon -dönemidir.

Bu dönemde de, bir Dünya Savaşı yerine düşük yoğunluklu yerel bölgesel ve asimetrik savaşlar sıkça yaşanmıştır.

Bu süreç sonucunda üçüncü dünyaya savaşı çıkmasa da Balkanlar’dan, Asya’ya ve Orta Doğu’dan Afrika’ya kadar kitlesel ölüm ve katliamlar yaşanmıştır.

Bir -üçüncü negatif seleksiyon- dönemi de yaşanacak mıdır?

Resetçiler, üçüncü Dünya Savaşı ile başlayabilecek üçüncü negatif seleksiyon dönemi için girişimlerini sürdürmektedirler.

Trump’ın seçilmesi ile,  Ukrayna üzerinden yaptıkları kışkırtma ve üçüncü dünya savaşı olasılığını başarısızlığa uğramışsa da, resetçilerin girişimleri devam etmektedir.

Eğer, Trump ve Putin iş birliği başarısızlıkla sonuçlanırsa -üçüncü negatif seleksiyon-dönemi bir III. Dünya Savaşı ile de başlayabilir.

Nitekim,  son yıllarda önce Putin‘e ve sonra Trump‘a yapılan suikast girişimlerinin ardından, Rusların NBC’den sorumlu bir general ile Ukrayna‘yla barış görüşmelerine katılan bir general olmak üzere Rusya’da suikast sonucu toplam iki generali öldürüldü. Daha önce, Japonya eski başbakanı Şinzo Abe’ye,  İran   Cumhurbaşkanı  ve yöneticilerine yapılan suikastlar, Pakistan’da İmran Han’a yapılan hukuki darbe, Gazze’de İsrail’in pervasız ve soykırıma varan katliamları,   tek kutuplu Dünya’nın üçüncü negatif seleksiyon sürecini başlatma çabalarının devam ettiğini göstermektedir.

Üçüncü negatif seleksiyon sürecinin başlatılması için toplamda yapılan girişimleri başlıklar halinde özetlersek:

-Suikastla yok etme,

-MAGA’yı (Make America Great Again) öcü gösterme, kuralsızlaştırma,

-Haksız gösterme,

-Dünyada aşırı silahlandırmayı ve uzlaşma, egemenliğe saygı yerine, çatışmayı teşvik teşvik etme,

-Çok kutuplu dünya yerine tek kutuplu dünyayı hakim kılma,

-Barışçıl ve kalkınma öncelikli yeni bir BM mimarisini (BM 3.0) engelleme,

-Renkli devrimlerin sürdürülmesi/çalınması,

-Putin ve Trump sonrasına hazırlık yapma,

-Silahlanma yarışının tırmandırılması  ( Almanya gelecek dönem  silahlanma için 800 milyar Euro ayırılması)

-Çini ve ABD yi sürecin içinde, Rusya’yı dışında tutmak,

Dünyada -üçüncü negatif seleksiyon döneminin engellenmesi için -uzlaşı /güvenlik / yapıcı rekabet içerisinde -pozitif seleksiyon- ortamının üretilmesine bağlıdır.

Bu amaç için için tüm Dünya Halklarının  ortak anlayışla yeni bir BM mimarisi ve çatısı altında birleşerek,  dünyada barış , güvenlik, adil rekabeti ve kamucu anlayışla refahı sağlayacak kalkınma programı mücadelesi ile anti-reset ve pozitif seleksiyon dayanışmasının oluşturulması gerektiği düşünülmektedir.

ABD’de başlayan 1’e karşı 99 hareketi, bu konudaki umudu yeşertmektedir.