Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE PARADİGMALAR DEĞİŞİRKEN…

21. Yüzyılın ikinci çeyreğine
21. Yüzyılın ikinci çeyreğine girerken Dünyada ve Türkiye’de birbirinden bağımsızmış gibi görünen gelişmelerin arkasında aslında birbiriyle bağlantılı olan -paradigma değişimleri- yatmaktadır.
Kuzey Yarıkürede çok kutuplu Dünyayı kabul eden ve seçimde MAGA (Make America Great Again) sloganı ile başlayan Trump 2.0 ile ABD- Rusya arasında yakınlaşma ile artık stratejik rekabet yerine artık stratejik iş birliği konuşuluyor.
Anglo Sakson ve Siyonist derin odakların suikast ve ölüm tehditlerine rağmen, tek kutuplu Dünya’nın üçüncü Dünya Savaşı arzusunun aksine, Rusya- Ukrayna Savaşı’nda birden barış rüzgârları esmeye başladı.
ABD ve Rusya, Suudi Arabistan’da görüşmeler yaparak dünyanın geleceğine, Barış içinde bir dünya için kendi çıkarları adına Dünyadaki gelişmelere yön vermeye çalışıyorlar. Eğer tek kutuplu dünya isteyen Anglo-Siyonist odakların daha önce birkaç kez denedikleri gibi Trump ve Putin’i suikast ile öldürmedikleri takdirde bu süreç umarız Dünya barışına hizmet edecektir.
Ülkemizin olduğu orta kuşakta tüm Dünya’da terör örgütü olarak kabul ettiği 1978 yılında kurulan PKK’nın kurucusu Öcalan, bebek ve yüzlerce askerimizin katili olarak mahkum olmuştu. Ülkemizdeki bu paradigma değişikliğinin
22 Ekim 2024 tarihinde bizzat ülkücü hareketin temsilcisi MHP Genel başkanı tarafından Öcalan’a Barış adına TBMM’de umut hakkı verilerek çağrı yaparak PKK’nın kendisini fes edeceği kongrenin tarih ve gündem verilerek en geç 4 Mayıs 2025(3 Mayıs Türkçülük günü ertesi) tarihinde Muş ilimize ait Malazgirt ilçesinde düzenlenmesi isteniyor.
Bu çağrıyı yapan MHP Genel başkanına Nobel Barış ödülü verilmesi bile ifade edilebiliyor.
Ardından cumhurbaşkanlığı tek adam rejiminin halksız, Türksüz, Atatürk ’süz ve muhalefetsiz yeni bir rejime doğru adımlar attığını görüyoruz.
Bu bağlamda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu‘nun davet edilerek ifadesi alınacağı yerde, Şafak operasyonu ile gözaltına alınması mevcut paradigmaların olduğu normal bir hukuk sistemi içerisinde mümkün olmayacak şeylerdir.
Bu gelişmeler Erdoğan, Bahçeli ve terörist başı Öcalan’ın yeni paradigma ortaklığını gösteriyor.
Güney kuşakta da(Orta Doğu’da) kartlar yeniden dağıtılıyor.
7 Ekim 2023 tarihinde Hamas’ın İsrail’e saldırmasıyla başlayan bombardımanlarda Gazze Katliamı sonunda 50.000’e yakın masum Filistinli, savaş hukukuna aykırı bir şekilde çoğu çocuk ve kadın Dünyanın gözü önünde katledildi.

Yüz binlerce Filistinli göç etmek zorunda bırakıldı .

Ne uygar batı Avrupa’dan ne de BM’den bu katliamı önlemek için bir inisiyatif alınmadı.
Öte yandan Başına ödül konmuş kafa kesen IŞID’çilerden, 2017’den sonra HTŞ terör örgütü lideri Colini’nin 8 Aralık 2024 tarihinde Laik Esat rejimini yıkarak yeni bir dinci hükümet kurup, terörist Colani’nin kravat takıp devlet başkanı olarak kabul ediliyor.
SDG ile YPG‘nin yeni Suriye devleti için tanınırlığı anlamına gelen anlaşma imzalıyorlar.
Dünyanın kuzey, orta ve güney kuşakta birbirinden bağlantısız görünen bu gelişmeler aslında birbiriyle bağlantılı Dünyada, bölgemizde ve ülkemizdeki paradigma değişimleri bir merkezden yönlendirilmektedir.
Bu paradigma değişimlerinin umarız çok kutuplu Dünya ve Barış içinde insanlığın lehine sonuçlanır.
GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR!
 Dünyadaki paradigma değişikliklerinin etkisiyle ülkemizde de son bir yıldır yaşananlar hem demokrasimizi hem de halkın ekonomik ve sosyal yaşamını derinden etkilemektedir.
Özellikle 2017 referandumdan sonra geçtiğimiz tek adam rejimi nedeniyle onlarca gazeteci, siyasetçi ve yüzlerce rejim muhalifi yurttaşlarımız şafak operasyonlarıyla gözaltına alınmaktadır.
Zafer Partisi Genel başkanı Ümit Özdağ’ın gözaltına alınması, son günlerde Ekrem İmamoğlu ve yüze yakın çalışma arkadaşının Şafak operasyonlarıyla gözaltına alınması toplumda büyük bir tepki ile karşılanmaktadır.
Bunun yanı sıra İsmail Saymaz gibi toplumun değer verdiği muhalif gazetecilerin gözaltına alınması ülkemizde yaşanan rejimin sıkıntılarını ortaya koymaktadır.
Sokakta röportaj yapan gazeteciler, üniversitede eğitim alan öğrencilerin ve veren hocaların tutuklanarak gözaltına alınması ülkemizin içinde bulunduğu otokratik ortamı fazlasıyla anlatmaktadır.
Gazeteciliğin ve yasalar içerisindeki muhalefetin suç olmadığı ortamda başta Ümit Özdağ olmak üzere, tutuklu veya gözaltındaki İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları ile, kayyum atanan suçsuzluğu mahkemece karar verilmemiş tüm belediye başkanları ile başta gazeteci İsmail Saymaz’ın olmak üzere;
Özgürlükleri kısıtlanan tüm gazetecilerin ve şiddete bulaşmamış, hakaret etmeden eleştiri hakkını kullanan yurttaşlarımızın en kısa zamanda özgürlüklerine kavuşmasını diliyorum.
Öte yandan içinde bulunduğumuz bu bunalımdan çıkmak için öncelikle halkın da sürece katılacağı -bir bunalımdan çıkış programı- üzerinde anlaşarak ülkemizdeki tüm muhalefetin bir araya gelmesini gerektirmektedir.
Ülkemizde yapılacak ilk genel seçimlerden sonra muhalefetin göstereceği ortak cumhurbaşkanı adayı ile ülkemize demokrasi ve adaletin gelmesiyle, ekonomik refahın sağlanacağına, yaşanan derin yoksulluk bitecektir.
BU NEDENLE, İLK ADIM OLARAK İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ BU KARABASANDAN  KURTULMAK İÇİN TÜM YURTTAŞLARIMIZIN 23 MART PAZAR GÜNÜ, CUMHURBAŞKANI ADAYINI BELİRLEMEK ÜZERE MERSİN’DE CHP İL VE İLÇE BİNALARINDA VE GÖSTERİLECEK YERLERDE OYLARINI KULLANMALARI ÇOK ÖNEMLİ BIR YURTTAŞLIK GÖREVİDİR.
Yazımı, bugünlerde her yerde sıkça duyduğumuz şu sloganla bitirmek istiyorum.
“Kurtuluş yok tek başına,
ya hep beraber ya hiçbirimiz..!”