İKİNCİ BÖLÜM
BİK, 2 Ocak 1961’de, 195 Sayılı Yasa ile kurulmuş bir kamu tüzel kişi olarak oluşturulmuştur.195 Sayılı Yasaya baktığımda, özellikle sermaye yapısı ile yönetim organları konusunu kavramakta zorlanmaktayım.
Yasa, zaman içinde çok sayıda eklemelere, değiştirmelere uğramıştır.
En son yapılan değişiklik 13.10.2022’de 7418 Sayılı Yasa ile yapılmıştır. Eklenen Üçüncü Kısım ile, “İnternet Haber Sitelerinde Yayımlanacak Resmi İlan ve Reklamlar” da 195 Sayılı Yasa kapsamına alınmıştır. BİK’nun görevleri 2nci maddede sıralanmaktadır:
“1. Resmi ilanların mevkutelerde yayınlanmasında aracı olmak,
2. Kurumun idaresine iştirak eden mevkutelere, basın dernek ve sendikalarına en çok beş yıl vade ile kredi açmak,
3. Yönetmelikte tesbit edilecek, basında fikren veya bedenen çalışanlar gibi basın mensuplarına, vadesi iki yılı geçmemek üzere borç para vermek,
4. Basının her türlü ihtiyaçlarını temin etmek (Makine, kağıtmürekkep gibi)
5. Yönetmelikte tesbit edilecek basın mensupları ile bunlardan çalışamaz durumda olanlardan yardıma muhtaç bulunanlara ve ölenlerin ailelerine yardım etmek,
6. Yukarıki bendde yazılı olanlar için, diğer her türlü sosyal teşebbüslerde bulunmak,
7. Bu kanunla kendisine verilen diğer görevleri ifa etmek,
Kurum bu görevlerini yerine getirmek için gerekli ticari ve sosyal faaliyetlerde bulunur. Bu maksatla ayrıca lüzumlu teşekkül ve müesseseler kurabilir. Kurum, gayrimenkul iktisabına ve türlü temliki tasarruflarda bulunmaya, ipotek almaya ve vermeye ehildir”.
İsmail Küçükkaya’nın, özellikle yerel basım organlarının sorunlarına sahiplenmesine katkıda bulunmak amacı ile yazmayı düşündüğümde, alanın patronu ve zaptiyesi olan BİK dikkatimi çekti.
Ve bu Kurumun derinliğine incelemesi gerektiği sonucuna vardım ve ilk olanakta buna eğileyeceğim.
Burada dokunmadan geçemeyeceğim bir yaygın uygulama var, 2018 sonrasında yapılan değişikliklerde.
O da, özerk olması gereken BİK’in onaycı amir olarak Cumhurbaşkanının işaret edilmiş olmasıdır.
İlginçlik taşıyan değişiklik, BİK’in tüm ipleri Cumhurbaşkanlığının değil, doğrudan Cumhurbaşkanına verilmesidir.
Bu ise, son yıllarda kurala dönüşen, “Ben bilmem, Cumhurbaşkanım bilir”i çağrıştırmaktadır.
195 Sayılı Yasa yanısıra, 26.12.2007 günlü 179 Sayılı BİK-Genel Kurul Kararı var.
Karar, 25.01.2008 Gün ve 26767 Sayılı RG’de “Tebliğ” olarak yayımlanmış ve 15.02.1977 Gün ve 67 Sayılı Kararı değiştirmekte.
Bu Kararın Amaç ve Kapsamı, “195 sayılı Kanun uyarınca Basın İlân Kurumu veya valiliklerin yayınına aracı olduğu ilân ve reklâmların dağıtım ve yayınlanma esasları ile bunları yayınlayacak mevkutelerin vasıflarını, ödevlerini ve uygulamaya ilişkin diğer hususları düzenler” olarak belirtilmektedir.
Tebliğ’in 2nci maddesinde Kurum’un yayınına aracılık edeceği ilân ve reklâmlar ile valiliklerin yayınına aracılık edeceği ilânlar;
a) Kanun, tüzük veya yönetmelik gereği yayınlanması zorunlu olup da reklâm niteliği taşımayan ilânlar (özel derneklerinki hariç),
b) Merkezi yönetim bütçesine tabi idareler, il özel idareleri, belediyeler, köyler, kamu iktisadi teşebbüsleri, kamu hukuku tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar ile sermayesinin yarısından fazlası bu kuruluşlara ait veya bunların yüzde 50’den fazla sermaye payı olan iştiraklerinin resmî ilânları,
c) Yukarıdaki (b) bendinde anılan idarelere ait hususî ilân ve reklâmlar,
d) Kanunla kurulan müesseseler ile bunların iştiraklerine ait hususî ilân ve reklâmlar” olarak sıralanmaktadır.
BİK’e verilmiş bir başka görev medyanın zaptiyeliğidir.
Zaptiyelik için kullanılan araç da, resmi ilandan yoksun kılmaktır.
195 Sayılı Yasanın 49 uncu Maddesinde “Yaptırım Kuralları”; Yasa, yasaya dayalı Yönetmelik ve BİK – Genel Kurul Kararları ile yükletilen ödevlere yada basın ahlak ilkelerine uymayan medyaya, iki ayı geçmemek üzere, ilan ve reklamların kesilmesi ile Yasada var olan öteki katkılardan da yoksun kılınmaktadır.
Yasa ve Tebliğdeki, yazı konumuzu ilgilendiren hükümler bunlar. Sorun uygulamada karşımıza çıkmaktadır. Bunları sıralayacağım.
1) BİK Genel Kurulu’nun 42 üyesi, üç kanaldan gelmektedir. Bunlar;
A)
a. Kurumun idaresine katılmayı kabul eden gazete ve dergi sahiplerinin kendi aralarında seçecekleri, satışı 100 binin üzerinde olanlardan 1,
b. Satışı 99.999-50 bin arasında olanlardan 1,
c. satışı 49.999-10 bin arasında olanlardan 1,
d. satışı 10 binin altında olanlardan 1;
e. resmî ilan yayınlayan internet haber sitesi sahiplerinin kendi aralarından seçecekleri 2;
f. İstanbul, Ankara, İzmir dışında kalan ve resmî ilan yayınlayan Anadolu gazete
sahiplerinden 3;
g. en çok üyeye sahip gazeteciler sendikasından 2;
h. İstanbul, Ankara ve İzmir’deki en fazla basın kartlı üyeye sahip gazeteci derneklerinden 1 olmak üzere 14 temsilci,
B) Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilen 14 temsilci,
C)
a) İstanbul, Ankara ve Dokuz Eylül Üniversiteleri Hukuk Fakülteleri ile Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden 1’er,
b) İstanbul, Ankara ve Ege Üniversitelerinden Basın Yayınla ilgili eğitim yapan yüksekokul yada enstitülerden 1’er öğretim üyesi,
c) Ticaret siciline kayıtlı olan prodüktörlerinden 1,
d) Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliğinden 1,
e) Türkiye Barolar Birliğinden 1,
f) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğünden (TRT) 1,
g) Anadolu Ajansı T.A.O.’dan 1,
h) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan 1,
i) Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan 1 olmak üzere; toplam olarak 14 temsilci.
Böylece 42 üyeden oluşur.
BİK-Denetçileri(3Üye), hem de Kurum Yönetim Kurulu(6üye), BİK-Genel Kurulu tarafından, kendi üyeleri arasından seçilmektedir.
BİK-Genel Müdürü ise, yine BİK-Genel Kurulu tarafından, Cumhurbaşkanınca doğrudan atanmış olan üyeler arasından seçilmektedir.
Görüldüğü gibi, BİK-GK ve başta Genel Müdür olmak üzere, Cumhurbaşkanının ağırlığını taşımaktadır.
Bu ise, demokratik bir yönetimin olmazlığının baş nedenidir.
(Devam Edecek)