21 Ocak Pazartesi akşamı Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde Uğur Mumcu anısına bir “demokrasi haftası” etkinliğini izledik.
Salonun dolu olması sevindiricidir.
Ama Uğur Mumcu’yu anlatan sinevizyon gecenin adına ve Uğur Mumcu’nun şanına ve davasına yakışmadı!
Çünkü hazırlanan görsellik ve anlatıma Uğur Mumcu sığmadı!
Onu okuyan dolayısıyla iyi tanıyanlar şu itirazı yapmalıdırlar.
Uğur Mumcu’nun ağlayan ve ağlatanlara ihtiyacı yoktur. (Uğurlar olsun ve halkım unutma bizi) duygusallığına saygımız var ama, esas olan; Mumcu’nun uğruna canını verdiği idealleri ile davası ve onu katleden düşmanlarının ismen, cismen bilinmesine tanıtılmasına ve onlara karşı, bugünde mücadele edilmesine milletimizin ve ülkemizin ihtiyacı vardır. Uğur Mumcu’ya yakışan tanımlama budur.
Nitekim;
Uğur Mumcu’yu kahraman ve unutulmaz yapan, kendi deyişi ve mücadelesiyle, bağımsızlıkçı bir devrimci, anti-emperyalist Atatürkçü, NATO’ya karşı bir yurtsever, özelleştirmeler ile liberalizme tepkili bir aydın ve emekçiden yana olan bir sosyalist olmasıydı.
Uğur Mumcu’yu anarken, anlatırken onun kutsal saydığı davasından bahsedilmeyince, “Onu kimlerin, neden ve hangi zamanlamayla katlettiği sırrı” güme gidiyor. Oysa Uğur Mumcu’yu yukardaki değerleri savunduğu ve PKK’nın iç ve dış bağlantılarına ulaşmak üzereyken katledildiğini (bunu gizlemek isteyenler olsa da) hatırlatmak etkinliklerin de gereğidir.
Anma programında, saygı duruşu unutulduğu gibi, Uğur Mumcu’dan sonraki tarihlerde ama yine bir 24 Ocak günü şehit edilen Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okka’nın hatırlanmaması anmanın başarısına gölge düşürmüştür.
Halbuki Abdi İpekçi, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, A. Taner Kışlalı, Çetin Emeç, Onat Kutlar, Gaffar Okkan ve Eşref Bitlis ile diğer aydınlarımızın, hepsi bizim Türk milletinin şehitleridir.
Ülkemizdeki faili meçhul milli kahraman cinayetlerinin adı, emperyalizm;
ama adresi Amerika, NATO ve İsrail’dir.
Bunları anlayıp söylemeden anmalarda, “demokrasiden“ bahsetmek şaklabanlık olacaktır.
Bugün ülkemizde mevcut iktidarın emperyalizme karşı korkaklığı, yanlış dost, düşman tarifi politikaları dolayısıyla da PKK ve FETÖ terör örgütlerini bitirme kararsızlığı gözüküyor. Halbuki ülkemizde ve bütün dünyada, milletler, ancak emperyalizme karşı direnerek ve zafer kazanınca tam bağımsız oluyor ve “demokrasiye” kavuşup nimetlerinden faydalanıyorlar.
Sonuç olarak: Emperyalizme, bölücülüğe ve yobazlığa karşı mücadelede, şehit düşen kahramanlarımız ile gazeteci Hasan Tahsin, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Metin Göktepe, Halit Güngen ve UĞUR MUMCU bugün ve her dönem antiemperyalist, yurtsever, Atatürkçü gazetecilerin esin kaynağı olacaklardır.
UĞUR MUMCU VE GAFFAR OKKAN HER 24 OCAK TA YÜREĞİMİZDE, DİĞER ŞEHİTLERİMİZDE 365 GÜN BİLİNCİMİZDE YAŞAYACAKLARDIR…