Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Avrupa’nın Ukrayna İkilemi: Cesaret mi, Tereddüt mü?

Brüksel’de masaya gelen her Ukrayna dosyası, Avrupa Birliği’nin aslında ne

Brüksel’de masaya gelen her Ukrayna dosyası, Avrupa Birliği’nin aslında ne kadar “birlik” olduğu sorusunu yeniden gündeme getiriyor. Son örnek, Ukrayna’ya yönelik planlanan ve adı bile başlı başına siyasi bir mayın tarlası olan “tazminat kredisi”.

Avrupa Komisyonu bu krediyi, hem hukuki hem de mali açıdan “en güvenilir seçenek” olarak sunuyor. AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın ifadesiyle, üzerinde çalışılan şey tam olarak bu. Ancak sorun şu ki, Brüksel çalışıyor, başkentler tereddüt ediyor.

Belçika Başbakanı Bart De Wever’in şüpheleri artık bir istisna değil. İtalya, Bulgaristan, Malta ve Çekya da aynı çizgiye yaklaşmış durumda. Böylece Ukrayna’ya destek, bir kez daha ilkesel bir dayanışma meselesi olmaktan çıkıp, ulusal çıkar hesaplarının gölgesinde şekilleniyor.

Aslında tablo net: Plan, Rusya Merkez Bankası’na ait dondurulmuş varlıkların Ukrayna için sıfır faizli bir krediye dönüştürülmesini öngörüyor. Kiev’in bu krediyi ancak Moskova’nın savaş tazminatını kabul etmesi halinde geri ödemesi istenecek. Yani kâğıt üzerinde “adil”, pratikte ise Rusya açısından neredeyse imkânsız bir senaryo.

Tam da bu nedenle Belçika alarmda. Varlıkların büyük kısmının Brüksel merkezli Euroclear’da tutulması, olası misilleme ve milyarlarca euroluk dava riskini Belçika’nın omuzlarına yüklüyor. Rusya Merkez Bankası’nın Euroclear’a dava açması da bu korkuların teorik olmadığını gösteriyor.

Komisyon’un güvence ve koruma mekanizmaları sunması, hatta varlıkları süresiz dondurma kararı alması bile bazı başkentleri ikna etmeye yetmedi. İtalya, Bulgaristan ve Malta’nın “köprü çözümler” çağrısı, aslında diplomatik bir dille söylenmiş şu cümleye denk düşüyor: Bu riski şimdi almak istemiyoruz.

Çekya Başbakanı Andrej Babiš’in sözleri ise daha açık: “Her hâlükârda mali katkı sağlamayacağız.” Bu, yalnızca bir bütçe meselesi değil; AB içinde Ukrayna’ya destek konusunda oluşan siyasi yorgunluğun da itirafı.

Avrupa Birliği bugün bir yol ayrımında. Ya Ukrayna’ya desteği stratejik bir zorunluluk olarak görüp risk alacak ya da her yeni krizde olduğu gibi zamanı kazanmayı tercih edecek. Ancak unutulmaması gereken şu: Köprü çözümler yalnızca geçicidir. Karar ertelendikçe maliyet düşmez, sadece el değiştirir.

Ve o maliyet, er ya da geç Avrupa’nın kendi güvenliğine yazılır.