Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

GÖZÜNÜ AÇ: YALANLARIN ZEHRİ VE SEVGİNİN GERÇEĞİ

Sana hiç yalan söylediler mi? Bana söylediler. Hem de öyle
Sana hiç yalan söylediler mi? Bana söylediler. Hem de öyle yalanlar ki, duyduğunda önce inanmak istemiyorsun, ama sonra bir bakmışsın, o sözler kafanın içinde dönüp duruyor. “Seni sevmeyen insan, öyle zehirli yalanlar söyler ki…” diyor ya hani paragraf, işte tam da bu. Yalan, ağzından çıktığı anda karşındakine bir hançer gibi saplanıyor. Sen bile kendini sorgulamaya başlıyorsun: “Ben mi yanlış gördüm?”, “Bu kadar saf mıyım?”, “Hak ettim mi bunu?” Güncelerce kendini hırpalıyorsun, gece yastığa başını koyduğunda uykun kaçıyor, tavanın üzerine gelip gittiğini, sandalyenin masanın seninle konuştuğunu duyuyorsun. Ama bir yandan da içindeki o küçük ses fısıldıyor: “Gözünü aç. Bunların hepsi hikâye.” Ve haklı. Çünkü seni gerçekten seven biriyle olsaydın, bu acıların hiçbirini yaşamazdın.
Bu sözler bana çok şey hatırlattı. Hayatımda bir dönem vardı ki, yalanların gölgesinde geçmiş olduğunu şimdi daha net görüyorum, oturduğum yerde.
Bir ilişkim vardı, her şeyin mükemmel olduğunu sanıyordum. Birlikte gülerdik, gelecekten bahsederdik, ben ona kalbimi sonuna kadar açmıştım. Ama sonra ufak tefek şeyler dikkatimi çekmeye başladı. İş yerinde fazla mesai yaptığı söylüyordu, ama saatler tutarsız geliyordu. Telefonunu eline aldığında yüzünde garip bir ifade beliriyor, sonra “Arkadaşım yazmış,” deyip geçiştiriyordu. Bir şey mi kaçırıyorum diye kendime soruyordum, çünkü sevgi kalbimi kilitlemiş, gözümü görmez etmez, duygularımı sahibime emanet etmişti, işte bu yüzden her defasında “Yok canım, kuruntu yapıyorum,” diyerek susturuyordum içimdeki şüpheyi. Ta ki bir gün gerçek ortaya çıkana kadar. Meğer başka biriyle görüşüyormuş. Bana söyledikleri, o tatlı sözler, hepsi bir maskeymiş. Yalanları öğrendiğimde öyle bir darbe yedim ki, sanki biri göğsüme yumruk atmış gibi nefesim kesildi.
O an hissettiklerimi tarif etmek zor. İhanet, evet, ama ondan ötesi vardı. Kendime kızıyordum. Nasıl bu kadar kör olabilmiştim? Neden o kadar güvenmiştim? Belki de ben yeterince iyi değildim, o yüzden başka birini tercih etmişti. Bu düşünceler aylarca peşimi bırakmadı. Aynaya baktığımda kendimi tanıyamıyordum. Yalanlar sadece güvenimi kırmamıştı, aynı zamanda kendime olan inancımı da çalmıştı. Ama şimdi dönüp bakıyorum da, suç bende değildi. Yalan söylemeyi seçen oydu, beni kandırmayı göze alan oydu.
Peki, insanlar neden yalan söyler? Özellikle de en yakınındaki insana, sevgilisine, arkadaşına?
Bazen korkudan, bazen bencillikten diye düşünüyorum. Karşı tarafı incitmemek için ufak bir yalan söylediklerini sanıyorlar, ama o ufacık yalan birikiyor, büyüyor, sonunda kocaman bir duvar oluyor aranıza. Benim yaşadığımda ise mesele daha farklıydı. O yalanlar, bir sırrı örtbas etmek, kendi çıkarını korumak içindi. Ama şunu anladım ki, yalan her zaman söyleyeni değil, dinleyeni daha çok yaralar. Seni sevmeyen biri, kendi rahatını senin mutluluğuna tercih eder. Ve işte o zehirli yalanlar tam da buradan gelir. Kendi yaşam alanını korumak, konforunu bozmamak ve akışın dengesini sarsıntıya uğratmamak için yalana kurban gitmiştim.
Bu deneyimin ardından uzun süre kendimi toparlayamadım. Yeni insanlara güvenmek zor geliyordu, her sözü sorguluyordum. Ama sonra hayatıma biri girdi ve bana sevginin başka bir yüzünü gösterdi. Onunla geçirdiğim zaman, önceki ilişkimin ne kadar toksik olduğunu anlamamı sağladı.
Bana karşı dürüsttü. Hatalı olduğunda saklamıyor, “Bunu yanlış yaptım,” diyebiliyordu. Bir şeyden rahatsız olduğumda oturup konuşuyorduk, meseleleri halının altına süpürmek yerine çözüyorduk. Onun sevgisi sözlerinde değil, davranışlarındaydı. Ve bu bana şunu öğretti: Seni gerçekten seven insan, seni yalanlarla yaralamaz. Sana gerçeği verir, çünkü seni kaybetmektense doğruyu söylemeyi tercih eder. Ve itiraf ettiği hatalarında ve yalanlarında tekrarda ısrar etmez. Öyle ya yalanı yakalanmış insan aynı davranışı tekrar etmekte bir sakınca görmüyor ve kendini savunmak için aynı yalanları söylüyorsa elbette bu işin içinde kasıt vardır ve o insan bu işi meslek haline getirmiştir.
Yalanların bıraktığı izler kolay silinmiyor, orası kesin. Güven bir kere sarsılınca, yeniden inşa etmek için çok çaba gerekiyor. Ama en zoru, kendine güvenini geri kazanmak. Ben bunu zamanla başardım. Kendime şunu söyledim: “Birinin yalan söylemesi, benim değerimi eksiltmez. Bu, onun karakterinin bir yansıması.” Ve bu bakış açısı, iyileşmeme yardımcı oldu.
Eğer sen de böyle bir durumdaysan, şunu unutma: İçindeki o sese kulak ver. Bir şeylerin ters gittiğini hissediyorsan, büyük ihtimalle öyledir. Kırmızı bayrakları görmezden gelme. Karşındakiyle açık açık konuş, şüphelerini paylaş. Eğer sana “Abartıyorsun,” deyip geçiştiriyorsa, bir adım geri atıp düşün. Kendine şu soruyu sor: “Bu insan bana hak ettiğim değeri veriyor mu?” Çünkü sevginin temelinde saygı yatar, saygının temelinde ise dürüstlük. Eğer bunlar yoksa, o ilişki seni sadece yıpratır.
Bir de şunu söyleyeyim: Yalanlarla yaşamaktansa yalnız kalmayı tercih et. Evet, kulağa sert geliyor, ama gerçek bu. Başkalarının yalan sözcüklerle örülü kumdan kalelerinin içinde bir esir gibi yaşamak, alın terini bir başkası için akıtmak, güzel sözlerini aklı ve ruhu sende olmayan birine sarf etmek ve sahibini mutlu etmek için çaba sarf etmek zorunda değilsin. Kendi huzurun, sürekli şüphe duyduğun bir ilişkiden çok daha
kıymetli. Ve inan bana, bir gün seni gerçekten seven, sana yalan söylemeyi aklından bile geçirmeyen biriyle karşılaştığında, geçmişte çektiğin acıların bir anlamı olduğunu fark edeceksin. O kişi, sana sevginin ne olduğunu yeniden öğretecek.
Paragrafın son cümlesi her şeyi özetliyor aslında: “Seni seven insanla birlikte olsaydın, bu acıların hiçbirini yaşamazdın.” Bu yüzden gözünü aç. Sana söylenen hikayelere değil, karşındakinin sana nasıl hissettirdiğine bak. Yalanlar zehir gibidir, yavaş yavaş içini kemirir. Ama sevgi? Sevgi, seni ayağa kaldırır, sana güç verir. Hayatına kimi alacağına karar verirken bunu unutma. Seni hırpalayan değil, sana değer veren insanları seç. Çünkü sen buna değersin.
Sevgi kazanılacak değil yaşanılacak bir şeydir.
Ve son bir söz: Eğer bir ilişki sana sürekli gözyaşı, şüphe ve yorgunluk getiriyorsa, o bir hikâyeden ibarettir. Gerçek sevgi, sana huzur verir. O huzuru bulana kadar pes etme. Yeni bir sayfa aç, kendi hikayeni kendin yaz. Çünkü en güzel başlangıçlar, yalanların bittiği yerde başlar.
Sizlere Gelecekte Görüşmek üzerine Meydan Okuyorum.

Orada Görüşelim…