*Bazısı doğru bazısı yanlış olur ama tarih hep yazar, hiçbir olay unutulmaz. Bir zaman sonra tarihçiler geçmiş olayları araştırır ve güncelliğe taşır.
*Bu günleri de tarihçiler mutlaka taşıyacaktır.
*Bu günleri nasıl ve hangi adlarla taşırlar şimdiden bilemeyiz ama ben yaşarsam ki mümkün değildir, “Tutuklamalar” çağı diye adlandırırdım.
*Tutuklamalar 16 milyonluk şehir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyla başladı.
Belediyede çalışan birçok bürokrat da gözaltı sonrası tutuklandılar. İstanbul ilçelerinin CHP belediye başkanları da bunların içinde.
*Sonra sırayla gidiyor.
*Öncelik İzmir Büyükşehir Belediyesi eski başkanındaymış, gözaltına alınıp sonra da tutuklandı.
*Bu yazıyı yazdığım gün en son Adana-Antalya Büyükşehir ve Adıyaman belediye başkanları gözaltına alındı. Adıyaman Belediye Başkanı ev hapsiyle serbest bırakıldı. Diğerleri tutuklandı.
*Eeee… Sıra kimde?
*İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında tutuklanan birkaç kişi itirafçı oldular ve etkin pişmanlıktan istifade edilerek hemen tahliye edildiler.
*Adana ve Antalya Büyükşehir Belediye başkanlarına ve Adıyaman belediye başkanlarına yapılacak suçlamalar için itirafçı onlalar da mutlaka çıkacaktır.
*Eeee… Şimdi sıra kimde?
*Suçlanmayan daha doğrusu gözaltına alınmayan CHP’li belediye başkanları bence kendilerini suçlayacaktır.
*Ben AKP’li miyim de bana hiç ilgi göstermediler diye?
*Tamam…
*Gözaltına alınan, tutuklanan belediye başkanları ve bürokratları varsayalım suçlu, nasıl bir tesadüf ki hiçbir tane-nazarlık için dahi-aralarında AKP’li belediye başkanı yok!
İSTENİRSE SUÇ BULUNUR!
*Burada bir anımı anlatayım
*Eskiden Mart aylarında devlet dairelerinde demirbaş sayımı yapılırdı. Merkez ile de aram limoniydi. Görev yaptığım ile merkezden bir görevli geldi, demirbaş sayımını kendisinin denetleyeceğini söyledi, görev belgesini de verdi.
*Böyle bir uygulamaya rastlanmamıştı. Bu durum başka şeyler çağrıştırıyordu.
*Bütün evraklar önüne getirildi, görev kapsamı dışında da denetim yaptı. Hiçbir suç bulamadı.
*Demek ki bu durumda dönmesi amirlerini rahatsız ederdi. Odamdaki tül perde dikkatini çekti.
* “Bu kaç metre?” dedi. Demirbaş listesini tekrar çıkarttırdı. Aşağı kattaki terziden mezro getirtti. Ölçtü. Demirbaş defterine baktı. Bakışlarından mutlu olduğunu anladım.
*Asılı tül perde ile kayıtlı tül perdenin uzunluğu tutarlı değilmiş!
*Sordu, “bilmiyorum” dedim.
*Sonra yardımcım, “Tül perde çok uzundu, terziye rica ettik üçe böldü” dedi. Hatırladım.
* Pencere açmak için çok yürümem gerekiyordu bende tek perdeyi üçe böldürdüm. Doğal olarak kesilen perdenin de sağından solundan katlama yapılmıştı.
*Perde de doğal olarak bir metre kadar küçülmüştü.
*Denetime gelen arkadaş tekrar daktiloyu aldı yeniden tutanak yazdı bende imzaladım.
*İki ay sonra Ankara’da ifademi istediler. Ben de tutanaktaki yazılanların doğru olduğunu yazdım imzaladım. Tül perdedeki bir metrelik kaybın dikişten kaynaklandığını çalmadığımı yazdım.
*Uzun yıllar Ankara’da görev yaptığım için üst düzey görevlilerin çoğu arkadaşımdı. Disiplin kurulu üyeleri de arkadaşlarımdan oluşmuştu. Bana ceza vermediler. Tutanağı tutan da pek fazla sevilen biri değildi. Bana bozuk çalan üst düzey biri adamı güdümlemiş göndermiş.
Ufacık bir olay ama bakınız nelere yol açacak?
*Aynı görevli başka bir ile gitmiş. O müdüre de kıytırık bir suç bulmuş!Ankara’daki disiplin kurulu da kınama cezası vermiş.
*Bir süre sonra il müdürlüklerinin bölge müdürlüğüne dönüşmesi için kanun çıktı.
* Sicilleri temiz olan İl müdürleri bölge müdürü oldu.
*Ben bölge müdürü olarak emekli oldum. Diğer arkadaş bölge müdür vekili olarak..!
*Tabi ki emekli maaşlarımızda öyle..!
*Yani demem o ki…
*İstenirse suç bulunur..!

