Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Kredi muslukları kontrollü şekilde üreticiye açılmalı

Mersin Ticaret ve Sanayi

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Suriye’deki temasları anlatan Çakır, “Çarşamba günü sabah Ticaret Bakanlığımız, Ulaştırma Bakan Yardımcımız ve tüm heyetiyle 5 şehrin Ticaret ve Sanayi Odası başkanlarımızla Suriye’ye gittik. Çok faydalı bir gezi oldu. Suriye devriminden sonra ilk kez bir yabancı heyet gidiyor. Türkiye’den de giden ilk ticari heyet oldu. Bu kadar büyük bir delegasyon. Diğer ülkelerden de gelen olmamış. O nedenle tarihi bir heyetti. Kimlerle görüştük Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Maliye Bakanı, Ulaştırma Bakanı Gümrüklerden Sorumlu Genel Müdürle görüştük. Verimli geçti. Suriye’nin savaş öncesi nüfusu 25 milyon civarındaydı. Bizim de en büyük sınırımızın olduğu ülke. Bin yıllık bir geçmişimiz var. Bu nedenle önemliydi. Bakanlarla görüşmelerimizde Sayın Bakanımız da bize sözler verdi. Benim orada anlattığım bizler Suriyeli kardeşlerimizle uzun zamandır birlikteyiz. Onları misafir ettik şu anda ticaret de yapıyorlar bizlerin bu gelen kişilerle sadece Mersin için değil, Suriye’den göç alan şehirlerle birlikte Suriye’nin imarını yapmalıyız. Birlikte nasıl büyüyebiliriz destek verebiliriz bunu konuştuk. Türkiye’nin eskiden gelen dostluğu var, komşuyuz. İmarı da birlikte yapmalıyız. Bunun için başta bizim şehirlerimiz olmak üzere Türkiye’ye pozitif ayrımcılık istedik. 4 milyon Suriye vatandaşı Türkçe konuşuyor. Bu kişilerin çoğu ülkesine geri döndüğünde birlikte hareket edebileceğimiz Türkçeyi iyi anlayan insanlar göreceksiniz. Şam’a gittiğimizde orada çocuklar büyükler bizimle hep Türkçe konuşuyordu. Türkiye’den çıkan TIR’ları sınırlarda Suriye TIR’larına yüklemek zorundasınız. Direkt Şam’a götüremiyorsunuz. Bu da ilave maliyet ve zaman kaybı oluyor. Bunun önlenmesini istedik. Direkt Mersin ya da Antep’ten çıkan TIR’ın Suriye’ye ulaşmasını istedik. Bakanımızla görüştüklerinde hızla yapacaklarını söylediler.” dedi.

“Birlikte işbirliği yapacağımızı limanlarla ilgili de birlikte çalışma yapacağımızı söyledik”

Suriye’de hukuk düzeni oluşmaı gerektiğini belirten Çakır, “Güvenlik sağlanmalı dedik. Üçüncüsü de bankacılık düzeni oluşturulmalı. Bankacılık düzeni de bakanımız da söyledi, bizim bankalarımızın şube açmasıyla bu düzenin oluşturulabilecek. Ulaştırma Bakanıyla görüşmemizde yolların açılması sadece Türkiye sınırı değil komşularla da sınır açılıp Türkiye dışındaki ülkelerin harekete geçmesi de avantaj olabilir dedik. Savaş’tan en çok Halep, İdlib, Humus etkilenmiş. Şam’daki etki biraz daha düşük. Lazkiye’de düşük. Buralar imar edilmeli. Şam merkezinde kaldık. Merkezde eskiden 3 saat elektrik veriliyordu 8 saate çıkmış. Normal hayat büyük şehirlerde başlamış ilerliyor. Oteller açılmaya başlamış. Otobanlardan geçebiliyorsunuz. Marketler fazla değil onların da açılması bekleniyor. Onların bizden talebi hastanelere ihtiyaç var diyorlar ikinci olarak market zincirleri gelmesi lazım diyorlar. Orada elçiliğimiz var ticari ataşeliklerimiz var, iş dünyası birlikte olup gidip bu alanlarda yatırım yapabilir. Bizim TOBB ile de birlikte tekrar ziyaretimiz olacak Humus, Şam, Halep Ticaret Odalarıyla, Dünya Odalar Federasyonuyla da irtibatımız olacak. Turizmde birlikte ortak yatırım yapabiliriz diyorlar. Siz girişimci olarak yatırım yapın turizm başta olmaz ama Suriye’nin onarımı için TIR’yarın oraya gidebilmesi avantaj olacak. Turizm için Mersin – Lazkiye arası feribot seferlerinin yeniden canlandırılmasını önerdik. Onların büyük bir Tartus Limanı var. Mersin Limanı ile birbiriyle tamamlayıcı limanlar olması gerektiğini söyledim. Birlikte işbirliği yapacağımızı limanlarla ilgili de birlikte çalışma yapacağımızı söyledik. Güzel gelişmeler olacak. Zor bir süreç ama herkes bir ucundan başlıyor. Vergileri konuştuk. Türkiye’ye uygulanan vergilerde sorun olabilir mi başka ülkelere daha az vergi uygulandığı bu vergilerin eşit olması gerektiği söylendi. Onlar da kesinlikle Türklere karşı farklı vergi olmaz dendi. Önceden yapılan anlaşmalarda Birleşik Arap Emirlikleri’nde daha düşük vergi oranları uyguluyorlardı devrimden sonra bu donduruldu. Herkese eşit vergi uygulanıyor. Türkiye bizim için çok önemli. Bir cazibe, özellik yapılacaksa Türklere yaparız dendi. Türk iş insanlarından da yatırım istiyorlar. Mardin Nusaybin kapılarının açılmasını istiyorlardı. PYD Bölgesindeki grupla anlaşmalar sağlandıktan sonra açılacağını ve orada da ticaret bağlantılarının başlayacağı söylendi.” şeklinde konuştu.

“Mersin’de lobi yok deniyor, lobinin alası var”

Dünya ekonomisini de değerlendiren Çakır, “Bölgemiz dış ticaret şehri. İhracatı da bilen bir şehiriz. Suriye’den hem hammadde alabilecek hem de ürün satabilecek durumdayız birlikte hareket edebiliriz. Örneğin tekstil konusunda işçilik orada çok ucuz. Aylık 30-40 dolar işçilik maliyetleri. Bir altyapı oluşturup orada ticarete başlanabilir. Buranın gücünden yararlanmak lazım. Deniz ve demiryolu, karayolu ağımızın çok güçlü olduğunu söyledik onlar için de biz kritik noktadayız. Suriyeli iş insanlarının da sorunu var. Ülkelerine giderlerse rahat dönemiyorlar istedikleri gibi gidip gelebilmeliler bunu da rica ettik ve bakanlık bunu da olumlu karşıladı. Biz çatı örgütüyüz siyasi amacı olmayan herkesi kucaklayan bir örgüt. 35 bin üyemiz var ve hepsinin sorunlarını ilgili bakanlıklara ulaştırmamız gerekiyor. Bizim faaliyetimiz bu. Düzeltilmesi gereken bir konu varsa söylememiz gerekiyor. Limanla ilgili daha önce odalarımızla birlikte gittik. Fiyatlarının yüksekliğiyle ilgili bir sorun vardı üyelerin sıkıntısını gidip liman yönetimine izah ettik. Nasıl Suriye’deki Bakanla Mersin’deki limanımızın daha iyi çalışması için mücadele ediyorsak limanımız kazansın istiyorsak üyelerimizin de fiyatlar nedeniyle mağdur olmadan çalışmasını sağlamamız gerekiyor. Bunun için de ilgili kurumlarla birlikte hareket ediyoruz. Yine Irak’a direkt uçuş nasıl yapılabilir ilgili STK’larla birlikte bunu çalışıyoruz. Dün, Adana ile birlikteydik. Artık Adana – Mersin yok. Çukurova diyeceğiz dedik. Bu herkesin yapması gereken birleşmeyi sağlayabileceğimiz bir durum. En son limon örneğinde yaşadık. Tüm sektörle ilgili paydaşları topladık Erdemli’den Adana’ya kadar herkes 2-3 saat içinde Mersin’de buluştuk. Milletvekillerimizle birlikte hareket ettik ve bir sonuç raporu hazırlayıp bir gün sonra Ticaret Bakanımızla görüştük. Bakan yurtdışındaydı ve 2.5 saat uykuyla sırf bizim limon toplantısı için Ankara’ya geldi. Bu beraberlikle limonun ihracat yasağını kaldırdık. Ülkemiz için sektör için ihracatçı için önemliydi. Bu yasak devam ederse bakanlık, ülke, üretici, ihracatçı kaybedecekti. Kazanan olmayacak Sayın Bakanım lütfen bunu açalım biz size taahhüt veriyoruz dedik. Limonun fiyatını 40 lirayı aştırmayacağız diye taahhüt verdik. Sayın Bakanımız da artış olursa sizi bilirim dedi. Üreticinin de tüketiciyi düşünerek ürünlerini piyasaya çıkarması lazım. Zararlar telafi edilerek satış yapılmalı. Mersin’de lobi yok deniyor, lobinin alası var. Çukurova lobisi olarak hareket ediyoruz. İhtiyaç olunca toplamayacağımız kimse yok.” ifadelerini kullandı.

“Dünyada kaos meydana getirecek düzenler oluşturuyor”

Dünyada ciddi bir durgunluk olduğunu söyleyen Çakır, “Trump başkan olduktan sonra dünyada dengeler değişti. Yıkıcı bir lider oldu. Dünyadaki devletleri yıktığı gibi yakında göreceksiniz bu politikalarla Amerika da yıkılacak. Amerika’nın daha iyi noktaya gelmesi için çalıştığı düşünülüyor ama Amerika’yı yalnızlaştırıyor. Şu anda ekonomi savaşları başladı. Ülkeler tamam der gibi yapıyor ama herkes başta AB olmak üzere kenara yazıyor. Herkes Amerika olmadan kendi ülkesini garanti etmeye çalışıyor. Yarın ayrı kendi gruplarını oluşturacaklar. Her gün yeni bir konuyla uyanıyoruz. Çin menşeli gemisi olanlardan şu kadar vergi alınacak deniyor. Tüm dünyayı karıştırıcı her gün bir önlem çıkıyor. Dünyada bir karışıklıklar var. Çin, Kanada, AB ve bizi etkiliyor. Bizi şu anda olumlu etkiliyor. Sebebini önümüzdeki süreçte göreceğiz. Trump kan kaybediyor. Büyüklüğünü gösteremedi, yıkıcı bir lider olarak tarihe geçecek. Bu dönemde biz ne yapabiliriz. Yüzde 10 vergimiz var. Çin’e uyguladığı yüksek vergiler Türkiye’ye yönelimi getirecek. Pandemi sonrası tedarik zinciri kırılınca nasıl Türkiye avantaj sağlamıştı şimdi tekrar bu avantajı sağlıyor. Böyle bir olumlu yön olacak. Türkiye’nin de buna hazır olması lazım. Çin alternatifi pazarlar oluşturarak eksiğini başka pazarlarla tamamlamaya başladı. Afrika, Orta Asya gibi farklı pazarlara giriyor. Girdiği ülkede aldığı işi bırakmıyor. Bu durum ne getirdi? Eskiden globalleşme konuşuyorduk şimdi herkes kendi sistemine dönmeye başladı. Bireysellik konuşulmaya başladı. Küçük olsun benim olsun zihniyetine dönülmeye başladı. Radikal partiler iktidara gelmeye başladı. Bu da neyi getirdi? Daha mutlu müreffeh, sağlıklı ülkeler olsun zihniyetinden herkes savaş sanayine yönelmeye başladı. Bu da dünyada kaos meydana getirecek düzenler oluşturuyor. Bu da olumsuz kısmı.” diye konuştu.

“Rusya – Ukrayna savaşının biteceğini düşünüyoruz”

Asya ekonomilerinde hızlı büyümeler olduğunun altını çizen Çakır, “Hindistan Vietnam Çin gibi ülkelerde büyüme oldu. Doğu yükseliyor. Bölgemizde savaş var kuzey ve güneyimizde. Rusya – Ukrayna savaşının biteceğini düşünüyoruz. Bitince bize olumlu yansıyacak. Uzakdoğu ile ikili anlaşmalar imzalamamız lazım. Savunma sanayinde güçlü durumdayız. Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında savunma sanayine yatırımlarımız başladı. 2000’den sonra yapılan yatırımlar meyvesini vermeye başladı ve savunma sanayinde güçlü durumdayız. Trump’ın olumsuzluğu AB’nin Türkiye’ye bakışını olumlu yönde değiştirdi. Kolay bir dönemden geçmiyoruz. Ekonomi konuşmamız lazım. Siyaset konuşmamamız lazım. Hepimizin ülkemiz refaha ulaşacaksa acı reçete olacaksa hep beraber içmemiz lazım ve içiyoruz da. Çok çalışıyoruz, herkes fedakarlık yapıyor ama sonucunda da artık ışığı görmemiz lazım. Anadolu’dan umudumuz çok güzel olacak. Biraz da Türkiye anlatayım isterseniz. Bizim yüzde 95’ten fazla KOBİ’miz var. Hepsinin öz sermayesi yok. Yüzde 70’e yakını kredi ile çalışıyor ve şimdi krediye ulaşamıyorlar. Bizim küçük esnafımızın yaşaması lazım. Üreticileri, KOBİ’leri kaybedersek ülke olarak büyük darbe yeriz. Yerine koyamayız. Onlara destek verilmesi lazım. Küçük üretici ve imalatçılarımızı ve büyükler de dahil yaşatıp ihracata yönlendirmemiz lazım. Kurtuluşumuz ihracat. Suriye o nedenle önemli yeni pazarlar önemli. Türkiye İtalya ile Çin arasındaki en büyük üretim merkezi bu potansiyeli iyi kullanmalıyız. Kredi musluklarını kontrollü şekilde imalatçıya açılması lazım.” dedi.

Bankaların Merkez Bankası tarafından sıkıştırılıp çok kredi verilmesinin istenmediğini ifade eden Çakır, “Dolaşımdaki para azaltılıyor ve para bulunmamaya başlıyor. Büyümeler belli oranlarda tutuluyor. Kredi taksitlendirilmesini bakanlık yapıyor o konuda bankaların elinde çok bir şey yok. Verilen kredilerin doğru yerde kullanılması sağlanmalı. Nefes kredisi üzerinde çalışılıyor çok büyük miktarlar olmasa da biraz nefes alınabilirse avantaj olacak. Biz Mersin olarak bir dış ticaret kentiyiz, ihracata ihtiyacımız var. Yüzde 160 dövizde artış olmuş 3 yılın ortalamasında. TÜİK rakamlarında enflasyon yüzde 300 olmuş. Dövizle uğraşanlar bu işten yüzde 140 zarar etmiş. İhracat, turizm zarar edecek. Bu kurlarla turizm bölgeleri ne yapacak. Daha az turist gelebilir fiyat olarak pahalıyız. İhracat yapıyoruz, işçilik orada daha pahalı olmasına rağmen Norveç’le rekabet edemiyoruz. İş dünyasının fedakarlığı boşa harcanmamalı herkes tasarruf yapmalı, herkesin en gariban kadar çalışması ve paylaşması lazım. Tüm toplum bunu yapmalı. Boşa harcanmasın emekler. 1-2 sene emek çekeriz ama ışık görmemiz lazım. Ben coğrafyamıza inanıyorum. Herkes işinin başında olmalı nakit akışını kontrol etmeli. Şu anda yeni yatırımlar yapılmaması lazım. Para varsa bile durdurmak lazım. Fizibilitesi sağlamsa tabi yatırım olabilir ama biraz durmakta fayda var. Trump geldi, ben Paris İklim Sözleşmesi’ni tanımıyorum dedi. Ama ne oldu yakın zamanda don yaşadık. Bu sadece bizi değil dünyayı bağlıyor. Böyle konular tek bir kişinin keyfine bağlı olmamalı. İklim değişiyor. 8-10 sene önce iklim değişiyor diye bir konferans yaptık. Gelecekte iklim değişecek önlem alalım dedik. O zaman her şey yolunda herkes kazanıyor toplantıya talep çok yoktu. Biz bir şey olmadan harekete geçmiyoruz. Tsunami geliyor önlem almamız lazım diyoruz evler yıkılınca çözüm üretiliyor. Tüm üreticilerimize geçmiş olsun diyorum çünkü her yerde don oldu. Bu dönem üretim az olacak. Gelecek yıl da bir miktar etkilenecek.” şeklinde konuştu.

“İhracatımız 10 milyar doları aştı.”

Dondan, afetten etkilenenlere destek verilmesi gerektiğini belirten Çakır, “Bizlerin bu konuyla ilgili çareler bulmamız lazım. Ürünler soğuktan etkilenmemesi için ne yapılacaksa dumanlama sistemleri, pervane sistemleri için köylüye destek vermek lazım. Bu donlar artık hep olacak. Üreticinin maddi gücü olmadığı için o yatırımlara girmiyor. Bu konuya da çalışmak lazım. Mersin dış ticaret kenti dedik. İhracatımız 10 milyar doları aştı. 184 ülkeye ihracatımız var. Yabancılara konut satışımız yüksek. Bizim proje üretmemiz lazım. İklim başta olmak üzere sanayile ilgili diğer alanlarla ilgili projeler oluşturduk. Odak Mersin dediğimiz, bizim daha önce platformlarımız vardı. Onları Odak Mersin altında topladık. Bundan sonra yapılan tüm çalışmaları sadece MTSO değil Odak Mersin altında toplayalım dedik ve bir sanayi, bir proje grubu oluşturduk. Bir lojistik, tarım grubu oluşturduk. Hepsi Mersin odaklı çalışıyor. Kamu, yerel yönetim, özel sektör üniversitelere birleştirdik düzenli toplantılara başlardık. Sanayi Odak Grubunda sadece sanayi konuşacağız yeşil dönüşüm gibi, tarımda sadece tarımı konuşacağız iklimi donu konuşacaklar. Sorunlar tespit edilip çözümü neredeyse konuyu oraya taşıyoruz. Birlikte çözüm almaya çalışıyoruz. Proje Odak Grubumuz da Mersin’de proje yazan kimler varsa kamu, yerel, üniversiteler özel sektör temsilcilerinden oluşuyor. Mersin’de herkes kendi başına proje yazmamalı. Dış kaynaklardaki bütçeleri Mersin’e daha çok çekmek hedefleniyor. Bizim yazdığımız projeyi belediye yazmayacak belediyenin yazdığını biz yazmayacağız birbirimize destek verip aynı dili konuşarak Mersin’de proje yazmaya başlayacağız.” ifadelerini kullandı.

“Bu sene suda çok ciddi sıkıntı yaşanacak”

Çakır şöyle devam etti;
“Dış ticarete biraz daha önem vereceğiz daha çok sektörel ziyaretler olacak. Bakanlık desteğiyle yüzde 50 destek veriyor ihracat yapan, yapmayan firmalarımızı yurtdışına götüreceğiz. 21 kişilik bir heyet Çin’e gitti. Afrika’ya bir seyahat olacak değişik ülkelere giderek yeni pazarlar bulmalıyız. Çantamızı alıp yeni pazarlar bulup satışa açmamız lazım. Kürekleri aynı yöne çekmemiz gerekiyor. Sanayide yeşil dönüşüm çok önemli. Karbon vergisi geliyor. 2026 Ocak ayından itibaren. AB’ye ürün gönderenlerin emisyonları ölçülecek karbonu yüksekse vergi ödeyecekler. Artık para da verseniz ürün satamayacaksınız. Bu hem dezavantaj hem avantaj. Eğer hazır olursanız büyük avantajınız olur. Hazır olmazsanız mal satamazsınız. AB bizim yüzde 50 ihracatımızı yaptığımız önemli bir partnerimiz. Sanayicimizi destekleyip yeşil ve dijital dönüşüme hazırlamamız gerek. TÜBİTAK, KOSGEB’den bu konuda önemli destekler var. 4 üniversitemizdeki hocalardan mentör grubu oluşturarak osb ile birlikte, atölye1886 ve model fabrikayla birlikte çalışıyoruz. Konferanslar veriyoruz, bilgilendirme çalışmaları yapıyoruz. Yeşil dönüşüme hazır olmalıyız. Karbonsuz üretiminiz varsa para da kazanabilirsiniz. Evimizdeki su bile takip edilecek durumda olacak. Suyu doğru kullanmalıyız. Araçları doğru kullanmalıyız. Elektriğe geçmeli, belki yarın hidrojene geçeceğiz. İklim değişiyor herkes fedakarlık yapmalı. Toplu taşıma araçları kullanımı artmalı. Avrupa’da merkez içine sadece toplu taşıma ile girebilirsiniz. Şehirlerin yaya trafiği artıyor. Avrupa’daki merkezler trafiğe kapatılıyor. Biz ısrarla tek araba girip yol kenarlarına park ediyoruz. Daha çok toplu taşımalarla hareket edilmeli. Raylı sistemlere gitmemiz gerekiyor. Bu sene suda çok ciddi sıkıntı yaşanacak. Dünyada kısıtlamalar var. Yağışlarımız çok az oldu. Üretimimiz çevremiz için bireysel olarak hepimiz kapımızın önünü süpürmeliyiz.