KÖYLÜLER ÇED TOPLANTISINI ENGELLEDİ
Toroslar Hamzabeyli Köyü, arazi işgali, taş kırma, eleme, doğa katliamı istemiyor. Toroslar’da Hamzabeyli halkı, açılmak istenen taş ocağının Çed Raporu Bilgilendirme Toplantısı’nı yaptırmadı!
Haber / BARIŞ ÇOBAN
ÇED mevzuatı gereği Toroslar Hamzabeyli Köyü’nde yapılması istenen Taş Ocağı Halkı Bilgilendirme Toplantısı köylüler ile Mersin Çevre Platformu tarafından engellendi. Protestoya Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız da katıldı.
Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız, Hamzabeyli’nin ve diĞer 32 köyünde hala köy olduğunu vurgulayarak, “Hamzabeyli, köylerimiz ne gözümüzden ne de gönlümüzden uzaktır. Biz köylülerimizle beraberiz. Bunun için özellikle bizatihi bugün bu eylemdeyiz. Taş ocaklarının bir sürü zararlarını biliyoruz. Buradaki doğal dengeyi, buradaki yaşam alanlarını korumamız gerekiyor. Taş ocakları insanların yaşam alanlarını, üretim alanlarını yok ediyor. Toroslar binlerce kilometrekareden oluşan bir kent. Bu kentin ve civar köylerin su hakkını gasp etmek istiyor. Taş ocağı Mersin’de ve özellikle Toroslar’da kangren bir mesele oldu. Şimdi belediye başkanı olduğum için değil yıllardır bu işlere dahilim, mücadele ediyorum. Ekolojik mücadeleye karşı özellikle taş ocaklarına benim hassasiyetim var. Taş ocakları üretim, yaşan, tarım alanlarını bozuyorsa, hayvan hayatlarını bozuyorsa buradaki hayatı sona erdirecekse biz buna karşı çıkarız. Bakın her yer narenciye bahçesi dolu. Burada çok ciddi nar ağaçları oluşuyor. Zeytin ve narenciye bahçeleri var. Dünya hızla gıda krizine doğru gidiyor. Ülkemiz ve kentimizde aynı şekilde açlığa doğru gidiyoruz. Açlık ciddi bir sorun! Bu açlık neden doğuyor? Son 30- 40 yıllda değişik sebeplerden köyleri yaşanamaz hale getirmemizden açlık doğuyor.” dedi.
“Kalan tarımı da bitirmeye
doğru gidiyoruz!”
Köylerin boşaltılması ile kentlerde varoşların oluşturulduğunu vurgulayan Yıldız, “Köylerde kimse kalmadı. Türkiye’deki tarım tipi, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi endüstriyel tarım yapmıyoruz. Gerekli ve doğru da değil. Biz Türkiye’de daha çok bireysel aile çiftliklerinden üretilmiş tarımla bu ülkedeki insanların karnını doyuruyoruz. Toplam nüfusun önemli bir kısmını kırsaldan kentlere taşıdık ve tarımın önemini bitirdik. Şimdi bir de taş ocakları gibi dar çevrelerin işine yarayacak, bir elin parmağını geçmeyecek insanı zengin etmek adına kalan tarımı da bitirmeye doğru gidiyoruz. Dolayısıyla sonuç açlık! Bizim buna tahammülümüz yok. Bu toplumun en temel hakkı olan yaşam hakkını elinden alacak olan bu tarz kuruluşlara biz karşıyız. Ve bunun yapılmasına izin vermeyeceğiz. Buradaki insanların her birin yaşamını devam ettiren, burada hayata tutunmaya çalışan insanlar. Neden bu insanların hayatını bozuyorsunuz? Gidin daha yaşamın olmadığı kırsaldaki yerleri tercih edin. Muhtemelen buradan Mersin Liman denizini doldurmak için taş götürecekler. Bu da işin daha vahim bir tarafı.” şeklinde konuştu.
“Türkiye’nin meselesi bu, izin vermeyeceğiz”
Daracık yollardan her gün 2 bin kamyonun Toroslar’ın göbeğinden Akdeniz’e geçerek limana ulaşmasının düşünüldüğünü söyleyen Yıldız, “Böyle bir saçmalık ve anlamsızlık olabilir mi? Bunların hiçbiri hesap edilmeden sadece sermayesinin yüzde 90’ı yabancılara ait olan, Türkiye’de bir delikli kuruşu bile kalmayan liman işletmecisini karına kar katmak için böyle işler yapıyoruz. Bazı şeyleri düşünmemezi lazım. Biraz burada yaşayan halkı düşünmemiz lazım. Kendimizi düşünelim. Biz kırsaldaki hayatı bitirdiğimiz müddetçe her birimiz açlıkla karşıya kalacağız. Bu ülke ürettiği buğdayla yetinemiyor ithal ediyor. Savaştaki Ukrayna’da ithal eder olduk. Çünkü üretim alanlarımız daraldı. Yaşamı kendimiz ve burada yaşayan insanlara çekilmez hale getirdik. Bu Hamzabeyli kadar Mersin’in de meselesi. Şimdi buradaki portakal ağaçlarını talan ettik. Çocuklarımız artık portakal koparamıyor. Şehir bitti kırsalı talan ediyoruz. Açlığın meselesi bu. Türkiye’nin meselesi. Bu işe izin vermeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
