18 Mayıs 2024

KUŞ CENNETİ ‘YOK OLMA’ TEHLİKESİ ALTINDA!

0

Göksu Irmağı’nın Akdeniz’e döküldüğü noktada yer alan Göksu Deltası Kuş Cenneti, antropojenik kökenli atıklarla kirletilmesi, yerleşim amacıyla doldurulması, kurutularak tarıma açılması gibi nedenlerden dolayı yok olma tehlikesi altında! 2010 yılından bu yana bilim insanları bu bölgeye dikkat çekmeye çalışıyor. Yaklaşık 14 yıldır ise gerçekçi herhangi bir tedbir alınmadı!

Haber / BARIŞ ÇOBAN

Kuşların önemli göç yolları üzerinde yer alan on beş bin hektara yakın bir alanı kapsamakta ve büyük filamingolardan pelikanlara, şah balabanlardan kızıl şahinlere, karabataklardan saz horozlarına ve meke kuşlarına kadar dört yüzü aşkın kuş türüne ev sahipliği yapan Göksu Deltası’nda 6 endemik, 38 de nesli tükenme tehlikesi karşı karşıya olan bitki türünün yanı sıra 34 adet sürüngen ve amfibi türü bulunuyor.

Erdoğan Serin: “Akılcı ve gerçekçi tedbirler alınmadı!”

Araştırmacı-Yazar Erdoğan Serin de bu yok olma tehlikesine dikkat çekti. Bu bölgenin adını imzalandığı Ramsar Şehri’nden aldığını ve 2 Şubat 1971 Tarihli uluslararası Ramsar Sözleşmesi ile koruma altına alındığı bilgisini veren Serin, “18 Ocak 1990 Tarihli ve 90/77 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla da özel çevre koruma bölgesi ilan edilmişti. Ancak, o tarihten bu yana, Delta’yı korumaya ve sürdürülebilir kullanmaya dönük akılcı ve gerçekçi tedbirler alınmadı! An itibariyle ciddi anlamda tarımsal baskı altında ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya! Biyolojik çeşitliliği fazla olan bu sulak alanların için en önemli tehditlerin, tarım alanı açmak amacıyla kurutma, sulak alanları doldurarak yerleşime açma, evsel, endüstriyel ve tarımsal atıklardan kaynaklanan kirliliktir. Bu durumun en güzel örneği Amik Gölü’nde yaşanmıştır. Gölün tarımsal amaçlı kullanılmak üzere kurutulması, kuş türlerinde önemli azalmaya neden olmuştur. Amik Gölü’ne özgü bir kuş türü olan yılan boyunun neslinin tükenmesi buna örnek olarak verilebilir.” ifadesini kullandı.

Serin: “Göldeki canlı hayatın güvence altında olduğu söylenemez!”

Baskıyı ortadan kaldırmak için, gölün çevresindeki şahıslara ait arazilerin acilen kamulaştırılması ve vatandaşla Devlet arasındaki ihtilafın sona erdirilmesi gerektiğini belirten Serin, “Kamulaştırma yoluyla gölün çevre sınırları tam olarak belirlenip korumaya alınmadan ve ayrıca, tarımda kullanılan zirai ilaçlara ait kaplar depozitolu (geri dönüşümlü) hale getirilmeden, göldeki canlı hayatın güvence altında olduğu söylenemez. Hem Akgöl’deki canlı hayatı güvence altına almak, hem de Bölgeyi turizme kazandırmak için, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin meseleye ivedilikle el atması ve tıpkı Kızılırmak Deltası’ndakine benzer bir projeyi hayata geçirmesi gerekir. Göksu Deltası aynı zamanda da balıkçılık bakımından da oldukça önemli. Denizden lagüne giren levrek, çipura, sivriburun, karagöz, melanurya ve mercan gibi türlerin avlanılıyor. Yine bölgede mavi yengeç ve karides gibi ekonomik öneme sahip su ürünleri avcılığı yapılmakta. Bölgede dalyan ağzının insan eliyle açılıp kapatılması, sistemi olumsuz etkileyebilecek. Bu durum da balıkların giriş ve çıkışlarından başka suyun tuzluluk, sıcaklık, oksijen derişimi gibi fiziksel ve kimyasal özelliklerini değiştirebilecektir.” şeklinde açıklamada bulundu.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir