18 Mayıs 2024

Okulda geçirdiğimiz yoğun günlerden sonra arkadaşlarımla birlikte birazcık kafa dağıtmak istedik.

Bununda en iyi adresinin, hem bize yakın olduğundan dolayı, hem de daha farklı yerler görebilmemiz için bir adaya gitmeyi düşündük. Heybeliada’yı seçtik.

Uzaktan bakıldığında heybeye benzemesinden dolayı Heybeliada denilen bu ada, Burgazada ile Büyükada arasındaki Prens adalarından biri. Şehrin yoğun gürültü temposundan uzak bir yerde kafanızı dinlemek istiyorsanız burası tam da o yer işte…

Heybeliada’ya geçen yaz bir defa gitmiştim.

İstanbul’un havasından insanlarından gerçekten çok farklı bir yer…

Sanki saklı bir dünya.

Herkes birbirine çok saygılı, çok sevgi dolu ve çok samimi. Aslında hepimizin birbirimize karşı bu duygulara ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Hepimizin şehir hayatından dolayı bu duygulara aç olduğumuzun da farkındayım.

Şehir kalabalığından sonra bir anda ada sakinliğine gelmek ruhumu dinlendirdi.

Adada en güzel aktivitedir bisiklete binmek. Biz de birer tane kiraladık.

Aslında geçtiğimiz bütün sokakların neredeyse hepsinde bizim gibi bisiklete binen insanlar vardı. Gerçekten kalabalık olmasına rağmen hiç şehir kalabalığındaki gibi bunaltmıyordu.

Her insanın bence müsait olduğu bir zamanda gelmesi ve yapması gereken bir aktivite bisiklete binmek.

Saatlerce bisiklet kullandıktan sonra şehrin kalabalığında bu güzel duygudan ne kadar mahrum olduğumuzu bir kez daha anladık.

Adada Değirmen Burnu Tabiat Parkı’na geldik. Saatlerce bisiklet sürdük.

Bizimle birlikte bir alanda yürüyüş yapan insanlar vardı.

Uzun zamandır yeşilliklerin arasında bulunmadığımı fark ettim ve tıpkı bizim gibi diğer insanların da doğayla iç içe olmak istediğini görmek beni çok mutlu etti.

Daha temiz bir hava soluduğumu hissettim.

Bisiklet sürerken karşımıza çıkan sincapları görmek ayrı bir heyecandı.

Adadaki doğal güzelliklerin korunması ve insanların buna karşı hassas olması da bence çok önemli.

İçimden, ‘keşke yaşadığımız şehirler de böyle olsa’ diye geçirdim.

Yazın gelmesi de beni çok heyecanlandırdı.

Güneşi görmek, ağaçların çiçeklerin açtığını görmek insana büyük huzur veriyor.

Çarşıda gezerken taşları boyayıp elişi ile ortaya eserler çıkaran bir abi ile tanıştık.

Yaptığı boyamalar gerçekten çok güzeldi.

Emek verildiğinde ne kadar güzel olabileceğini tekrardan görmüş oldum.

Oradan kendimize boyanmış taşlar aldık.

Çarşının ilerleyen kısımlarında yine el emeğinin zenginleştirdiği örgü çantalar olsun, hediyelik eşyalar olsun insanların emek verip hayata tutunmaya çalışmasını görmek de çok mutlu ediyor.

Bu kadar güzel bir deneyim, bu kadar güzel insanlarla tanışmak, o kadar güzel bir ortam sadece bir vapur uzaklığında.

Vakti olan herkesin kendine böyle bir gün ayırması gerektiğini düşünüyorum.

Yaşamanın nefes almanın, çiçeğin böceğin, insanın insan ilişkilerinin farkına varmak için ada ziyareti yapmak güzel bir seçenek…

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir