SOHBET KÖŞESİ: ÇALIŞMAK ÜZERİNE…

Din; tabiat kanunlarıyla tam bir uyum halindedir.
Kainatın işleyişi ve tabiat kanunları din anlayışının içindedir.
Dünya ve ahret birbiriyle ilgisiz değildir. Her ikisi de insanlar için yaratılan, biri diğerinin devamı olan barışık iki alemdir.
Müslümanlık sadece seccadede ve camide bırakılan bir konu değildir.
Yeryüzünü imar etmek, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını değerlendirmek, olmayanı imar etmek ibadet sayılmıştır.
Topraklar boş kalır, çaylar-ırmaklar-nehirler boşa akıp giderken başkalarına el atmak Müslümanlık değildir.
“Bir lokma, bir hırka” iddiası Müslümanlığın malı değildir.
“İnsan için çalışmasından başka bir şey yoktur” ayeti kerimesi Allah’ın emridir.
“Dünyasını ahreti için, ahretini dünyası için bırakan hayırlınız değildir…Dünya ahrete götüren bir vasıtadır. Çalışın, insanlara yük olmayın…” ikazı peygamber buyruğudur.
İslam dini; insanların dünyada mutlu, ahrette mesut olmalarını hedef almıştır.
Dünyadaki güç ve refahın da, ahretteki saadetin de temeli çalışmaktır.
Bütün iyiliklerin, sağlık, servet ve saadetin de temeli çalışmaktır.
İnsanın Allah yanındaki kıymeti, güzel olarak yaptığı şeydir.
Tembelliğin Müslümanlıkta yeri yoktur.
Toprağı yeşertmek, yeryüzünün derinliklerine inmek, gökyüzünün sonsuzluklarında ilerlemek, Allah’ın insanlara verdiği kulluk vazifesidir.
İnsan, dünyada yaşarken Allah tarafından verilen bir vazifeyi yerine getirmektedir.
Yapılan her işte, atılan her adımda Allah’ın prensip emirleri vardır.
Toprakla uğraşan çiftçi, tezgahta çalışan esnaf, çarkını döndüren sanatkar, dersine çalışan öğrenci Allah’ın huzurundadır. Allah’ın emrini yapmaktadır.
Zirai kalkınma, sanayi hamlesi, ticari çaba, ilmi tırmanma hep Allah’ın hoşnutluğuna açılan kapıdır.
“Zaman” en büyük servettir.
Hayat; insana değerlendirilmek, yeşertilmek, yüceltilmek için verilen kutsal bir emanettir.
“Bir kimse kendini ve bakmakla yükümlü olduğu yakınlarını geçindirmek için yola çıkmışsa Allah yolundadır.”
Öyleyse; sabana yapılan el ibadettedir. Fabrika işleten beyin ibadettedir. Denizin diplerinde, yeryüzünün derinliklerinde, gökyüzünün sonsuzluğunda, insanlık için deva arayan insan ibadettedir.
Yeter ki bunlar; “Allah emretti” diye yapılmış olsun.
Müslümanlık çalışma dinidir. Çalışmayan insanın Müslümanlıkta yeri yoktur.
Ahreti kazanıyorum diye dünyayı terk eden, Allah’ın emrini terk etmektedir.
Dünyayı kazanıyorum diye ahrete hazırlanmayı bırakan; tek kürekle, tek kanatla okyanuslara açılandır.
Müslüman; güçlü insandır. Güçlü olmak için zamanla yarışmayan, gerçek Müslüman değildir.
“Gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayınız” Allah buyruğu bunu emretmektedir.
“Kuvvetli mümin zayıf müminden hayırlıdır”
Hiç kimse dünyadan el-etek çekmeyi Müslümanlık sanmamalıdır.
Müslümanlık Allah’ın emrettiği şekilde yaşamak, arzı yeşertmek, fezayı fethetmektir.
Dünya yürümekte…
İhtiyaçlar büyümektedir.
Yürüyen ve büyüyen dünyada durmak, çağın gerisinde kalmaktadır.
Müslüman yürüyen, büyüyen, yücelen, güçlü, ışıklı insandır.
Çevresini yeşerten, etrafını aydınlatandır.
İlerlemek, büyümek, gelişmek müminin, Müslüman’ın görevidir.
Zira çalışmak ibadettir.
Hoşça kalınız.