Bir ülkenin en iyi üniversitelerini çok iyi derecelerle bitirmiş binlerce nitelikli genç insan, kendi ülkesinde değer görmediği için çalışmak üzere başka bir ülkeye gidiyorsa, o ülke her bakımdan (bilimde, fende, teknolojide, sanatta, edebiyatta vd. konularda) geri kalmaya mahkumdur.
Liyakati esas alıp gençlerimizin önünü açmamız ve bin bir emekle yetiştirdiğimiz donanımlı gençlerimizi yurt dışına kaçırmamamız lazım. Ve hatta, kaçırdıklarımızı bile geri getirecek tedbirleri almamız lazım.
Siyaset kurumunun (iktidarıyla muhalefetiyle) aklını başına alması ve bu beyin göçünü durduracak tedbirleri hayata geçirmesi lazım. Unutmayalım! “Değer üretemeyen toplumlar değersizleşirler.” Türkiye, ne yazık ki değer üretemiyor. Çünkü değer üretecek genç beyinlerine sahip çıkamıyor.
Günaydın, güzel Ülkemin güzel insanları günaydııın!
SEVGİ VE AŞK ÇAĞLAYANI
Koca Yunus, (Yunus Emre) sevgiyi ve aşkı bakın nasıl kutsar bir şiirinde?!
Hikayeye göre, elli kez hacca giden ve bir medresede müderrislik yapan (ders veren) Abdülrezzak adındaki bir din büyüğü, gördüğü ve aşık olduğu bir papazın kızı uğruna işini gücünü bırakıp, kendisi gibi aşka inanan birkaç öğrencisiyle birlikte yollara düşer ve papazın görev yaptığı kilisede zangoç olup, haç öper ve çan çalar.
…
Cübbe, hırka, tac ile taht
Verse gerektir aşka bac
Dört yüz mürit, elli de hac
Terk eyledi Abdülrezzak
Onun gibi din ulusu
Haç öptü, çaldı nakûsu
Sen dahi bırak namusu
Nefsin itini (putunu) odda yak!
Aşık, maşuk birdir bile
Aşktan gelir her söz dile
Biçare Yunus ne bile?
Ne kara okudu, ne ak!
Zangoç : Kilisede hizmet eden ve çan çalan kimse
Bac : Bir tür vergi
Mürit : Öğrenci
Ulu : Büyük
Nakûs : Çan, kilise çanı
Od : Ateş
Maşuk : Sevgili
DÜNYA BARIŞ GÜNÜ
Dil, din, cinsiyet ayrımı olmaksızın, herkesin huzur ve güven içinde özgürce yaşadığı bir dünya özlemiyle 1 Eylül Dünya Barış Gününüz kutlu olsun!