Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Prof. Dr. Işın AKYAR: Kırmızı Et Yenmeli mi Yenmemeli mi? Yoksa Hiç Düşünmemeli mi?

Artık yavaş yavaş bitkilerle
Artık yavaş yavaş bitkilerle beslenmenin insan sağlığını nasıl düzelttiği anlaşılmaya başlanmıştır. Bitkiler; yağlar, karbonhidratlar, proteinler, lifler, vitaminler ve antioksidanlar gibi bir çok bileşen içermektedir.
Genel olarak tam tahıllı gıdalarda bulunan lifler sindirime yardımcı olur ve metabolizmayı düzelterek tip 2 diyabetin oluşumunu engelleyebilir. Meyve ve sebzeler vücuttaki yangıyı azaltırlar, kalbi olduğu kadar beyni de korurlar.
Ağırlıklı olarak bitkilerle besleniyor ve bununla birlikte yine de et yiyorsanız  LDL(kötü kolesterol) yüzde 10 ve eğer vejeteryan iseniz yüzde 25 oranında düşer.
Ancak, bilim insanlarının topladığı veriler içerisinde değişiklikler bulunmaktadır. Örneğin ette bulunan yüksek doymuş yağla beslenen kişilerin daha yüksek kalp krizi riski bulunduğu bazı epidemiyolojik çalışmalarda gösterilmiştir. Doymuş yağlar vücutta kolaylıkla kolesterole çevrilir. Bununla birlikte, doymuş yağlar, palmiye ve hindistan cevizi yağı gibi bitkisel kökenli yağlarda da bulunur.
Oda ısısında katı olan yağlar genellikle yüksek konsantrasyondakidoymuş yağlardır. Bunun, bu gıdaları da kısıtlamamız anlamına gelip gelmediği konusu henüz netlik kazanmamıştır. Doymuş yağların hepsinin yapısı aynı değildir. Ette bulunanlar sütte bulunan doymuş yağlara göre daha uzun moleküllüdür. Sütte bulunan doymuş yağlar da bitkilerde bulunanlara göre daha uzun moleküllüdür. Bitkilerde bulunan kısa moleküllerden oluşan doymuş yağ tüketimi bulunan kişilerdediğerlerini tüketen kişilere göre daha düşük kalp hastalığı riski bulunmaktadır.
Bu nedenle yağlı etten daha sağlıklı olsa da hindistan cevizi yağı tüketmek çok ta sağlıklı değildir. Aşırı tüketimi yine sorun yaratır, özellikle de kilo alırsanız, kalp hastalıkları ve diğer hastalıklara neden olabilir. Bitkiler sizin çok daha uzun yaşamanızı sağlayabilir.
2019 yılında yayınlanan bir çalışmada 75 bin kişinin 12 yıl boyunca diyetlerinin sağlıklarını nasıl etkilediği izlenmiştir. Her 4 yılda bir, kişiler ne tür ve hangi miktarda gıdalar tükettiklerini ayrıntılı olarak onlara verilen anketlerde bildirmişlerdir. Ayrıca ne kadar hareket ettikleri, sigara içip içmedikleri ve sağlıklarıyla ilgili diğer soruları da yanıtlamışlardır. Araştırmacılar elde ettikleri gıda verilerini 18 sınıfa ayırarak bitki temelli beslenenleri ve insanların ne derece sağlıklı beslendiklerini takip etmişlerdir.
Bunu izleyen 12 yıl içinde 17 bin kişi ölmüştür;
Bunların 4000’i kalp damar hastalıkları, 5000’i ise değişik kanser türlerine bağlı olarak gerçekleşmiştir.  Diyetteki liflerin, özellikle de tahıllardakilerin yararlı olduğu kesindir. Eğer, aldığımız tahılları tam tahıl olarak kullanırsak, göreceli olarak daha az karbonhidrat alırız ve her türlü çok fazla lifli gıda tüketmiş oluruz.
En sağlıklı tam tahıllı gıdalar, daha fazla yenebilen ve bağırsaklardan çok fazla emilmeyenlerdir.
Ör: kabuklu kahverengi pirinç, buğday meyveleri, yulaf, arpa, çavdar ve patlamış mısır. Çok çeşitli bitkisel temelli gıdalar aldığınızda diyetinizde hem çözünür hem de çözünmez liflerin birlikte alımı sağlanır, böylece her ikisinden de yararlanabilirsiniz.
Kırmızı et yemeyi bırakmalı mıyız?
Beslenme çalışmaları sürekli birbirleriyle çelişmektedir.
2019 yılında “Annals of Internal Medicine” dergisinde yayınlanan öneriler çok fazla kafa karışıklığına yol açtı. Bu rehberde daha önce yapılan çalışmalara zıt olarak bir çok kişinin kalp hastalıkları ve kanser ile ilişkili olarak görülen az kırmızı et ve işlenmiş gıda yemeyi azaltmalarına gerek olmadığı bildirilmektedir. Oysa, beslenme camiasında herkes bu konuda hemfikir değildir. Harvard Üniversitesi Halk Sağlığı bölümünden Dr. Frank Hu bu önerilerin çok yanlış olduğunu söylemektedir.  Kendilerinin yaptığı bir çalışmaya göre kırmızı et ve işlenmiş gıda tüketmek yüksek mortalite riski ile doğrudan ilişkilidir. Et miktarının diyette azaltılmasının Amerikan toplumunda ölüm oranlarını yüzde 7.6 oranında azalttığını göstermişlerdir. Bu çok önemli bir göstergedir. Daha az et tüketimi genel bir diyet hedefidir.
Dünya Sağlık Örgütü işlem görmüş eti aynı zamanda, insan karsinojeni olarak tanımlamakta ve kolorektal kanser ile ilişkili olduğunu bildirmektedir. Alımının kısıtlanmasını önermektedir.
Et yemeyi çok sevenler haftalık et tüketimini 3 keze indirdiklerinde kalp damar hastalıkları riski belirgin olarak azalmaktadır. Ancak, bu çalışmada et alımının azaltılması önerilmekle birlikte bunun yerine ne yenebileceği belirtilmemiştir. Diğer bir deyişle, hayvansal proteinlerin yerini alacak hangi bitkisel proteinlerin  kullanılması gerektiği bildirilmemiştir. Bu konunun önemi büyüktür. Kırmızı etin, fasulye ya da kuruyemişler gibi bitkisel proteinlerle yer değiştirmesinin mutlaka, rafine edilmiş karbonhidratlar ya da diğer işlem görmüş gıdalarla yer değiştirmesine göre farklı etkileri, kalori değerleri olacaktır.
Amerikan Kanser Araştırma Enstitüsünden Dr Nigel Brockton  düzenli olarak kırmızı et ve işlenmiş et yenmesinin kolorektal kanser riskini arttırdığını belirtmiştir. Bu gıdalarda kesinti yapmamayı önermenin insanların kolorektal kanser risklerini arttıracağını bildirmiştir.