Mersinde kurulacak Akkuyu Nükleer Santrali Projesine   Mersin Çevre ve Doğa Derneği’nden tepki geldi. Tepkilerini gösteren Mersin Çevre ve Doğa Derneği adına açıklamayı Sabahat Aslan yaptı. “Akkuyunun fukuşima olmasına izin vermeyeceğiz.” adlı başlık altında açıklama gerçekleşti.

 

Akkuyu Nükleer Santrali Projesini  bölgelerinde istemediklerini ülkedeki birçok soruna neden olacağı aktarıldı. 

Japonya’da Fukuşima ve Çernobil ile meydana gelen felaketle aynı durumun söz konusu olduğu kaydedildi.

Aslan, bölgeyi nükleer bir felakete sürükleyeceği açık olduğunun altı da çizdi.

 

“ÜLKEMİZE RADYASYON, EKONOMİK VE SOSYAL FELAKET GETİRECEK”

 

Aslan, nükleer santralin bölge ve ülke için ekonomik ve sosyal açıdan birçok soruna neden olacağını belirtti. Akkuyu Japonya da Fukuşima ve Çernobilde meydana gelen nükleer santral felaketine aday olacağını aktaran Aslan: “Her iki kazanın sonuçları tarihin en büyük nükleer felaketlerini meydana getirmiş olup Dünya her iki felaketin bedelini halen ödemektedir. Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili hazırlanan tüm raporlar tekniğe aykırı olup, bilimsel değildir. Akkuyu ÇED raporunun bilimsel ve tekniğe aykırı olduğu için iptaline karşı açmış olduğumuz dava olumsuzlukla sonuçlanmıştır. Akkuyu Nükleer Santralinin ülkemize getireceği radyasyon, ekonomik ve sosyal felaketlerinin sonuçlarından başta davamıza bakan Danıştay Üyeleri ve davanın bilirkişi üyeleri sorumludur. Bu sonuca karar verenleri tarih yargılayacaktır. Dünya tarihinin en büyük nükleer santral felaketlerinden biri olan 11 Mart 2011 tarihinde Japonya da meydana gelen 9 şiddetindeki depremden sonra Fukuşima Nükleer Santralinde meydana gelmiştir.” ifadelerini kullandı.

 

“DEVLET TARAFINDAN DA DENETLENİYORDU AMA YİNE DE DEPREM OLDU”

 

Aslan: “Akkuyu Çed raporunda yazılanlarda olduğu gibi, Deprem kuşağında olan Japonya’nın Fukuşima Kenti, depremden en az etkilenecek bölge olduğu gerekçesiyle, bu şehir sanayi ve ticaret kenti yapılmıştı. Deprem uzmanları, Fukuşima depremden etkilenmez dedikleri için bu bölgeye nükleer santraller kurulmuştu.” şeklinde dikkat çekerek Japonya da bulunan tüm nükleer santraller 9 şiddetindeki depreme dayanıklı olarak ve güvenlik tedbirlerinde en son teknolojiler uygulanarak inşa edildiğini kaydetti.

Aslan: “Japonya’daki tüm nükleer santraller Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun tüm kurallarına göre çalıştırılıyordu ve devlet tarafından da denetleniyorlardı. Japonya da Halka nükleer santrallerin çok güvenli olduğu söylenmişti. Ayrıca nükleer santrallerin bulunduğu tüm bölgelerde de kaza sırasında uygulanacak acil eylem planları da mevcuttu. Ama Nükleer santrallerle ilgili tüm bu argümanlar 11 Mart 2011 de meydana gelen 9 şiddetindeki depremden sonra iflas etti. Çünkü meydana gelen deprem ve tsunami, Fukuşima da bulunan nükleer santralin soğutma sisteminin arızalanması ve çalıştırılamaması sonucunda soğutulamayan nükleer santralin 3 adet reaktörün çekirdeğinin aşırı ısınması sonucu erimiştir, bunun sonucunda atmosfere yayılan radyasyon dünyayı bir nükleer (radyasyon) felaketine dönüşmüştür.” şeklinde konuştu.

 

“HERKESİN YAŞAM HAKKI İÇİN NÜKLEER SANTRALLERE KARŞI MÜCADELE ETMESİNİ BEKLİYORUZ”

 

Japonya bu felaketin ekonomik ve sosyal boyutlarının altında ezildiğini belirten Aslan, Japonya’da meydana gelen deprem, nükleer santrallerin güvensiz, insan ve doğa yaşamını tehdit eden, kirli teknolojiler olduğunu bir kez daha kanıtladığını dile getirdi. Rusların tamamen sahip olacağı ve onların denetiminde olacak dünyada denenmemiş olan VVER1200 nükleer reaktör modeli ile, hareketli Ecemiş fay hattına yakın, deprem bölgesinde kurulumu planlanan Akkuyu Nükleer santrali taşıyacağı riskler açısından, ülkede ve dünya için ilerde büyük bir felaket kaynağı olacağına değinen Aslan: “Japonya da yaşanan nükleer tehditlerden hükümetin ders almasını, ülke için zorunluluk olmayan nükleer santral projelerinin derhal iptal edilmesini talep ediyoruz. Akkuyunun Fukuşima olmasına izin vermeyeceğiz. Herkesin yaşam hakkı için Nükleer Santrallere karşı mücadele etmesini bekliyoruz.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.