Bilindiği üzre, İYİ Parti çok zor koşullar altında kuruldu. Kurulurken de çok büyük sıkıntılar çekildi.
Fakat kurulduktan kısa bir süre sonra önemli bir toplumsal tabana sahip oldu. Öyle ki, 2019 Genel Seçimleri öncesi Parti’nin anket oyları yüzde on beşlere kadar yükseldi.
Bu yükselişte, sayın Akşener’in il il, ilçe ilçe gezip, vatandaşla doğrudan temas kurmasının çok büyük payı oldu.
Gelin görün ki, Parti Üst Yönetimi’ne evet efendimcilerin getirilmesiyle birlikte Parti’de ciddi bir politika değişikliğine gidildi. Gerçeklikten yoksun olan bu politika sonucu Parti’den kopuşlar başladı.
Çünkü izlenen politika, muhalefete muhalefet etme politikasıydı.
Oysa ki, İktidar’ın politikalarına karşı yükselen toplumsal dalgadan pay almak gerekiyordu.
Bu da ancak, Ana Muhalefet Partisi’yle akıllıca bir işbirliği yapılarak gerçekleştirebilirdi.
İYİ Parti’nin özü başına girmesi gereken seçim, 2024 Yerel Seçimleri değildi. İYİ Parti bu seçimde elde edeceği kazanımlarla tabanını pekiştirip, 2028 Genel Seçimleri’ne özü başına girmeliydi.
Ayrıca, İktidar’a nasihat etme politikasını bırakıp, iktidar olmaya dönük bir dil ve söylem kullanmalıydı. Dahası, merkez partisi olmak için Kürt kökenli vatandaşlarla gönül bağı kurmanın da yollarını aramalıydı.
Çünkü Kürt kökenli seçmenden oy alamayan hiçbir parti merkez partisi olamaz.
Sonuç olarak diyeceğim şu ki,
İYİ Parti bugünkü Üst Yönetim Kadrosu’yla dirilemez.
Parti’nin dirilip ayağa kalkması için, Üst Yönetimi’nin tamamen değiştirilmesi ve vatandaşın derdine derman olacak yeni bir hikaye yazılması şart.
İslam Alemi’nin Kadir Gecesi’ni kutluyor, iyiliklere ve güzelliklere vesile olmasını diliyorum!