Seçimler bitince Cumhur veya Millet İttifakını “kaoslarda” buluşturacak olan husus çözümsüzlükleridir.
Çünkü Cumhur ittifakının seccadesi NATO’yu Kıble kabul etmiş, Millet ittifakı ise Amerika’yı Kâbe diye kutsuyor!
İktidar emperyalizmin Türkiye’yi Akdeniz, Ege adaları, Kıbrıs ve Suriye’den tehditlerine korkak ve suskun davranıyor.
Muhalefet Amerika’yı kutsadığı için bu tehlikeleri yok sayıyor. İki taraf seçmene her şeyi vaat ediyor ama kaynak gösteremiyor. Hâlbuki zenginden almadan fakire verilebilir mi?
Asıl olan vatandaşı tüketime veya dilenmeye alıştırmak değil, onu üretici yapacak teşvik ve imkânları yaratmaktır. Ama iktidar ve muhalefet devletin vatandaşa her hizmeti vereceğini üfürüyorlar.
Lakin aynı siyasiler, ekonomide kamucu değil özelleştirmeci olduklarıyla övünüyorlar. İktidar depremzedelere toplanan para miktarını millete açıklamadı. Fakat muhalefette bunu ısrarla sormak yerine oda hayal satıyor.
Cumhur ve Millet ittifakı meydanlarda birlik ve beraberlikten bahsediyor. Ama vatan bütünlüğümüzü tehdit eden NATO’ya karşı ikisi de sus pus kesildiler. Tayyip Erdoğan (Cumhur ittifakı) Hüda-Par’ı kucağına alıyor!
Kemal Kılıçdaroğlu (Millet ittifakı) da Kandil’in Meclisteki PKK-HDP li silahşorlarının “özerklik, genel af, bölücü Anayasa” taleplerine olur sözü verip FETÖ’cülere de özgürlük “risaleyeleri” gönderiyor.ş!
Millet ittifakı, “çarşı pazarda yangın var, soğan fiyatı ateş pahası” diyor. Cumhur ittifakı iktidar olmasına rağmen, “karaborsacılardan” yakınıyor. İktidar da muhalefet te çiftçiye ucuz tohum, ucuz gübre, ucuz mazot ve ucuz elektrik verecek bir devlet planlaması sunamıyor.
Çünkü 2022 yılında özel bankaların 450 milyar TL faiz kârına iktidarda muhalefet te dokunacağım diyemiyor..
Cumhur ve Millet ittifakının yurtseverlik üzerine gevezeliklerine bakarsanız büyük laflar var.
Ama bu yolu Hüda-Par ve HDP ile yürüyeceğiz, diyenlere ancak akıl tutulması yaşayanlar inanır.
Daha önemlisi ve en somut gösterge yapılan iştir. Ülkemizde 70 yıldır yaptığı sayılı darbeler, sayısız cinayet, kötülükler ve günümüzde ki tehditlerine rağmen AKP hükümetinin savunma ortağımız dediği NATO’ya, Millet ittifakı da “demokrasinin güvencesi” diyor. Böyle olunca TBMM’de Amerika’nın Finlandiya’ya yol verin talimatıyla bütün Milletvekilleri maalesef NATO’nun memurları gibi evet derken bir kişi bile, “karşı parmak” kaldıramamıştır.
Demek ki mecliste ki iktidar ve muhalefet partilerinin vatan sevgisi ABD ve NATO’nun dediğini yapmak kadarmış.
Düşünün ki, her konuda karşıtmış gibi gözüken iktidar ile muhalefet çözümsüzlüklerde ve teslimiyetlerde birleşiyorlar. Bu nedenle seçimi hangisi kazanırsa kazansın Türkiye’yi maalesef KAOS beklemektedir.
Siyaset tıpkı depremler gibi boşluk, ihmal ve yanlış hesapları affetmez. Depremleri yaşamadan insanların sağlam yerleşim zemini aramak aklına gelmiyor.
Siyaset tarihi; kaosların halkçı, devrimci çözümlere yol açtığını öğretir. Dileğim bu ön görülerde yanılırım. Çünkü temennim değildir. Ancak Türk milleti de belki bu seçimler sonucunda Atatürk’ü yeniden keşfederek 6 ok programını hayata geçirmek için Türkiye’nin ihtiyaçları halkı devrim yapmaya mecbur edecektir.
ÇÜNKÜ BÜTÜN ÇÖZÜMLER, KÖR ÇIKMAZLARDA BULUNUR.