Bir insan için en zor şeylerden biri kendi yurdunda göçmen olarak yaşamaktır. An itibariyle, ülkemizde göçmen duruma düşmüş yüz binlerce (beş yüz bine yakın) vatandaşımız var!
Bu insanların bir kısmı kendi imkanlarıyla, bir kısmı da devletimizin ve hayırsever vatandaşlarımızın katkı ve destekleriyle(başta Mersin ve Antalya olmak üzere) bölge dışındaki illere yerleşmek zorunda kaldılar. Maddi durumu nispeten iyi olan vatandaşlarımız kendi imkanlarıyla ev satın alıp ya da ev kiralayıp, bu evlere yerleştiler.
Ekonomik yönden sıkıntıda ve darda olanlar ise, devletimizin tahsis ettiği otellere, yurtlara, kamplara ve sosyal tesislere (vd) yerleştirildiler. Görebildiğimiz kadarıyla, bu insanların şimdilik geçim sıkıntıları yok.
Her şey dört dörtlük olmasa da, gerek devletimizin katkılarıyla ve gerekse vatandaşlarımızın el uzatmasıyla yiyecek, içecek ve giyecek sorunları büyük ölçüde çözülmüş durumda.
Gelin görün ki, bu insanlar son derece mutsuz ve huzursuzlar!Çünkü bedenleri yaşadıkları yerde ama, akılları ve gönülleri memleketlerinde…
“Yıkılan evlerinizin yerine en kısa sürede evler inşa edip, barınma sorununuzu hepten çözeceğiz“ demek bu insanları rahatlatmıyor.
Unutmayalım!
Bu insanların geçimlerini sağladıkları belli bir işleri vardı.
Fakat şu anda hiçbir işleri yok!
Başlarını sokacak bir evleri oldu diyelim, neyle geçinecek bu insanlar?
Dolayısıyla, barınma sorunlarının yanı sıra, bu insanları eski işlerine nasıl kavuşturacağız, (ya da yeni işler edinmelerini nasıl sağlayacağız?) bunları da düşünmemiz lazım.
Aksi halde, oralarda yapacağımız konutlar hiçbir derde çözüm olmaz. Geçimlerini sağlayacak işi olmayan insanlar ne yapacaklar o konutlarda?
Hem iktidarın, hem de iktidara talip olan muhalefet partilerinin bu meseleye kafa yormaları ve gerçekci ve kalıcı çözümler üretmeleri lazım…
Yoksa, memleketlerini terk etmek durumunda kalan bu insanların ezici çoğunluğu geri dönmez.
Ne yapılması gerekiyorsa bir an önce yapalım, insanımızı kendi yurdunda göçmen olarak yaşamaya mahkum bırakmayalım.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bunu başaracak gücü ve kapasitesi var.
Hem de fazlasıyla var.
Yeter ki, bu konunun önemi kavransın ve yapılması gerekenler ivedilikle yapılsın…