TOKİ’nin her yıl yapacağı (azami) yüz bin konutla dar gelirlinin konut sorunu çözülmez. Ülkemizin konut sorunu zaten çözülmez.
Satılan onca hazine arazisine rağmen, Devletimizin elinde çok miktarda hazine arazisi var! Vatandaş arsasını konut yapması için nasıl ki (yüzde otuz, yüzde kırk, yüzde elli gibi oranlar karşılığında) müteahhite veriyorsa, Devletimiz de aynı şeyi yapabilir.
Böyle bir yönteme başvurulduğu takdirde, Ülkemizin konut sorunu dört, beş yıl içinde kökten çözülür. Üstelik de Devletin cebinden beş Kuruş çıkmadan çözülür.
Dahası, Devletin kasasına da yüz milyarlarca lira para girer.
Muhalefet konut sorununu kökten çözmek ve bu sorunu Ülkemizin gündeminden kalıcı olarak çıkarmak istiyorsa, bu konu üzerine şimdiden kafa yormak durumundadır.
*Dağların orman vasfı taşımayan ön yamaçları bir an önce imara açılmalı ve ovalara ev yapmaktan kesinlikle vazgeçilmelidir.*
“Bütün bu olaylar niye hep benim başıma geliyor?” diyorsanız, bir şaman öğretisi şöyle der!
“Ders, siz onu öğrenene kadar devam eder.”
DEPREMDEN SONRA
İLK ŞEY!
Depremden sonra ilk yapmamız gereken şey, bölgede güvenliği sağlayıp, hızlı ve organize bir biçimde arama-kurtarma faaliyetine girişmekti.
Maalesef, depreme fenersiz yakalandık ve her iki konuda da (özellikle de arama-kurtarma konusunda) yetersiz kaldık!
Daha doğrusu, geç kaldık.
Ayrıca, kurumlar ve kuruluşlar arasındaki koordinasyonu da (gerektiği gibi) sağlayamadık.
Bütün bu nedenlerden dolayı da mucize kurtuluşlarla karşılaştık.
Bir insanın kurtarılması elbette önemlidir!
Fakat geç müdahaleden kaynaklı mucize kurtuluşların çokluğu zafiyet göstergesidir.
Bir süre Ülkemizde de görev yapan ünlü Hırvat Teknik Direktör Slaven Bilic der ki;
“Türkiye’nin en temel problemi şudur!
Bilgili olanların yetkisi yok!
Yetkisi olanların bilgisi yok!”
HER VAKİT UYGUNDUR
Yaşananlardan ders alınmasını ve hiç değilse bundan böyle (konularında uzman olan) liyakatli kadroların iş başına getirilmesini umuyor ve diliyorum!
Unutmayalım!
Doğru işler (iyi ve güzel şeyler) yapmak için her vakit uygundur.
Hatalarımızdan ve kusurlarımızdan kaynaklanan telafisi imkansız durumlarla bir daha karşılaşmamamız umut ve dileğimle esen kalın.
Aşkınızı, heyecanınızı ve umudunuzu da yitirmeyin…
Erdoğan SERİN