Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

SOHBET KÖŞESİ: EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞINDA BİRLİK OLMAK ZORUNDAYIZ

Bu haberin fotoğrafı yok
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan son haftalarda Meydana gelen Dolar ve altının yükselmesi karşısında Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Kur ve faiz oyununu görüyoruz. Güçlü bir duruş sergileyerek girdiğimiz her mücadeleden alnımızın akıyla çıktık. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu ekonomik kurtuluş savaşından zaferle çıkacağız” demişti.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Faiz sebeptir, enflasyon neticedir” sözlerinin ardından ABD Doları, 13.49’u gördü… Dolar, euro ve gram altın, Türk Lirası karşısında tarihin en yüksek seviyesine ulaşmıştı.
Ayrıca Türk Lirası gelişen ülke para birimleri arasında en fazla değer kaybeden para birimi olmuştu.
Dolar/TL, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın faiz-enflasyon açıklamaları ve Fed Başkanı Jerome Powell’ın göreve yeniden aday gösterilmesi sonrasında 12,47’yi görerek rekor tazelemişti.
Önceki günlerde 11.47’i aşarak rekorunu yenileyen kur bir gün sonra 11.52 seviyesinden başlamıştı.
Saatler sonra Dolar/TL kuru 12 lirayı geçmiş 12.48’i görmüştü.
15:20 itibariyle ise dolar yeni rekorla 13 lirayı aşarak 13.49 seviyesine ulaştı.
Türk Lirası’nın kaybı dolar ve euro karşısında yüzde 5’i geçmişti.
Gram altın ise en son 779 TL’yi görerek tarihi rekorunu yenilemişti…
Bütün bu karmaşanın ardından Merkez Bankası bir açıklama yapmış ve:
“Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının uygulanmakta olan dalgalı kur rejimi altında kur seviyesine ilişkin bir taahhüdü yoktur.
Döviz kurları, serbest piyasa dinamiklerince arz ve talep koşullarınca belirlenmektedir.
Merkez Bankası belli koşullar altında kalıcı yön amacı taşımadan sadece aşırı oynaklığa müdahale edebilmektedir.
Döviz piyasalarında gerçekçi olmayan ve iktisadi temellerden tamamen uzak, sağlıksız fiyat oluşumları gözlemlenmektedir.
Şirketlerimiz ve vatandaşlarımızın aşırı oynak piyasa koşullarında iktisadi temellerden tamamen uzak değerlerden işlem yaparak olası kayıplara karşı uyarılması lüzumu üzerine bu açıklamaya gerek duyulmuştur.” demiştir.
Gelelim madalyonun öbür yüzüne:
Ne olmuştu da dolar ve altın bir anda yükselmişti?
Cephede Türkiye’mizi mağlup edemeyen başta terör destekçisi Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere terör destekçisi diğer ülkeler ve onların Türkiye’deki işbirlikçilerinin son oyunu ortaya çıkmıştır: Türkiye’mizi ekonomik yönden çökertmek…
Türkiye Dolar ve Altın ile açılan bu ekonomik savaşı kazanacak güçtedir.
Başta Savunma Sanayiimiz olmak üzere birlik beraberlikle neler yapılabileceğini tüm dünyaya göstermiş bulunuyoruz.
Türk milleti olarak bugünlere kolay gelmedik.
Bir su matarasına, bir kundura bağına, bir tüfek kayışına, bir lokma ekmeğe, bir silah mermisine muhtaç günlerden geldik.
Bizim gibi toplu bir İstiklal Savaşı vermiş milletlerin sayısı çok değildir.
O savaşları yaşamış, cephede kanını, kolunu, bacağını bırakmış insanlarımızdan bir kısmı hala aramızda yaşıyorlar.
Son yüzyılda dünya bir Balkan, iki dünya savaşı yaşadı.
İlk dünya savaşında 10 milyon insan can verdi.
Kaybolanların sayısı 15 milyon…
Her üç savaş da ya topraklarımız üzerinde veya çevremizde yapıldı.
Bugünkü nesiller, o günleri yaşamış insanların hatıralarını dinleyerek büyüdüler.
Haçlının, Rus’un, Yunan’ın günah izleri; Taşımızdan-toprağımızdan henüz silinmedi.
Hal böyleyken; Acaba bu acı günlerden alınacak ibret dersi son yıllarda nasıl unutuldu?
İstiklal için savaş vermiş, savaş kazanmış bir milletin çocukları devletine nasıl başkaldırıyor?..
Karakollara, okullara, devlet kuruluşlarına nasıl baskın düzenleyebiliyor?
Polisi, jandarmayı nasıl arkadan vurabiliyorlar?
Masum çocuklar, hamile kadınlar nasıl kurşuna diziliyor?
Henüz uzak olmayan bir tarihte düşman çizmesi altından kurtarılan vatanda insanlarımız nasıl birbirine düşürüldü?
Millet olarak toparlanmaya, asgari müşterekte birleşmeye, birlik ve beraberlik içinde yaşamaya muhtacız.
Doğu-batı, kuzey-güney, yaşlı-genç, okuyan-okumayan, işçi-patron, amir-memur, asker-sivil demeden toplu bir bütünleşme, birlik-beraberlik hamlesi başlatmalıyız.
Ülkemiz ekonomik eğitim seferberliği paketleri yanında birlik-beraberlik paketine de muhtaçtır.
Durumumuz “Boş ver” anlayışına uygun değildir.
Yüzyıllarca “Nizam-ı âlem”i temsil ettik.
Millet olma tecrübemiz hiçbir millette yok…
Tarihin en güçlü ordularını, dünyanın en büyük imparatorluklarını kurduk. Yeraltı-yerüstü zenginliklerimiz, tarihi, stratejik, demokratik imkânlarımız düşmanlarımızı kıskandıracak kadar güçlü…
Bu imkânları hakkıyla değerlendirebilirsek hem bölge, hem dünya barışına yön verecek ışıklı pırıltılı bir ülke olabiliriz.
Komünizmin çöküşüyle birlikte bu bölgede kurulan Türk devletleri bizim liderliğimizi bekliyor.
O halde bazı konularda neden bir ve bütün değiliz?
Bazı İnsanlarımız niçin devlete karşı gelme yolunu seçiyor?
Kuzeyden, batıdan, güneyden, doğudan tam bir ateş çemberi içerisindeyiz! Rusya’nın dağılmasına rağmen kuzeyimiz yine Demirperde…
Batı komşumuz bir Türk düşmanlığı cezbesinde…
Ayakları henüz yere basmayan güney ve doğu komşularımız kardeş kavgasında…
Cenab-ı Allah Kur’an-ı Kerim’de;
“Birbirinizle ihtilafa düşerek çekişip durmayın. Aksi halde başarısızlığa düşersiniz. Gücünüz, kuvvetiniz kaybolup gider…”. buyuruyor.
Yine başka bir Ayet-i Kerimede:
“İnanmayanlar bile birbirlerinin yardımcılarıdırlar. Şayet siz böyle yapmazsanız, yeryüzünde büyük bir fitne ve kargaşa ortaya çıkar.”buyrulmaktadır. Peygamber Efendimiz, Veda Hutbesi’nde: “Sakın benden sonra ihtilafa düşüp, birbirinizin boynunu vurmayınız” buyurmaktadır.
Ayet ve hadislerdeki ikazlar bizi derin-derin düşündürmelidir.
Aksi takdirde bu ikazların muhatap ve mahkumu oluruz.
Dünya yürüyor… Yürüyen, ilerleyen dünyada durmak, çağın ve ihtiyaçların gerisinde kalmaktır.
İslam dini fitneyi yasaklamış bir dindir.
Bizi birbirimizle kavgaya götürecek hiçbir problemimiz yoktur.
Menfaatimiz kavgada değil, birbirimizi sevmededir.
Bölüşemediğimiz nedir?
Yüzümüzü ağartan bir sevgi ve kucaklaşma ile yokluğun üzerine yürümek varken, kavga etmek nedendir?
2021’li yılları yaşadığımız şu günlerde bu soruları herkes birbirine sormalıdır.
Geçmişimizin ve geleceğimizin sırtımıza yüklediği ağır sorumlulukları birlikte çözmeliyiz.
Bu bizim gerçek kurtuluşumuzun başlangıcı olacaktır.
Dolar ve Altının suni olarak yükselmesine çanak tutanlara karşı göstereceğimiz Ekonomik Kurtuluş Savaşı Birlik Beraberliğimizin simgesi olacaktır.
Hoşça kalınız.