Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Ahlaki Yozlaşmanın Yeni Adresi: Sabah Kuşağı

Bir zamanlar güne huzurla başlardık… Sıcak bir çay, hafif bir
Bir zamanlar güne huzurla başlardık…
Sıcak bir çay, hafif bir müzik, belki gündemden birkaç başlık…
Bugün ise ekranı açtığımızda karşımıza çıkan şey başka:
Aileler dağılıyor, mahremiyet paramparça ediliyor, insan onuru reyting uğruna harcanıyor.
Adına “sabah kuşağı” diyorlar ama ekranda gördüğümüz şey sabahın masumiyeti değil; toplumun en kırılgan değerlerinin kanırtılarak sergilendiği bir sahne.
Mahremiyetin Ölü Bedeli: Reyting
Bu programlarda artık herkesin bir fiyatı var.
Gözyaşının, kederin, boşanmanın, ihanetin, kavgaların…
Hepsinin ayrı bir ederi bulunuyor.
Ekran başında milyonlar izlesin yeter; gerisi kimsenin umurunda değil.
Bir insanın yıllarca sakladığı bir aile sırrı, bir anda canlı yayında “son dakika” bandıyla halka duyuruluyor.
Bu mudur gazetecilik?
Bu mudur kamu yararı?
Bu mudur toplumun görmesi gereken gerçeklik?
Hayır.
Bu düpedüz reyting ticaretidir.
Kavganın Normalleştiği Bir Toplum
Sabah kuşağı programlarını izleyen biri, ülkenin en büyük sorunlarının aile içi hesaplaşmalar ve yasak ilişkiler olduğunu sanır.
Çünkü ekran sürekli bunu söylüyor:
“Bağırırsan çözersin.”
“İfşa edersen kazanırsın.”
“Özelin yoksa zaten daha çok izlenirsin.”
Bu dil, toplumun ortak diline de bulaşıyor.
Sokakta, okulda, sosyal medyada herkes bir anda sabah kuşağı üslubuyla konuşmaya başlıyor.
Saygı yitiriliyor, nezaket unutuluyor, çözüm diye sunulan şey aslında kaosun ta kendisi oluyor.
Aile Kurumuna İhanet
Aile, toplumun en temel taşıyıcı yapısıdır.
Ancak sabah kuşağı programları, bu taşın altını kazıyor.
Aile içi meselelerin uluorta konuşulması, özel hayatın en derin noktalarının “rating için” ortaya saçılması, aileyi bir tartışma programına çevirmiş durumda.
Bu, sadece bireyin değil, toplumun tüm değer sisteminin altını oyuyor.
Sorun Basit: Denetim Yok, Sınır Yok
Bugün bu programları izleyip de “Bu kadarına da pes!” demeyen neredeyse kimse kalmadı.
Peki neden hâlâ devam ediyorlar?
Çünkü denetim yetersiz.
Çünkü etik çizgi belirsiz.
Çünkü medya, reytinge bağımlı.
Çünkü toplumun bir kesimi hâlâ izliyor, hâlâ merak ediyor.
Bu kısır döngü kırılmadıkça, ekranlarda gördüğümüz ahlaki erozyon hızlanarak devam edecek.
Çözüm Basit Değil Ama Mümkün
Bu programların tamamen yasaklanması kısa vadeli bir çözüm olabilir ama köklü çözüm değildir.
Asıl yapılması gereken:
      •     Mahremiyet ihlallerine ağır yaptırımlar
      •     Etik yayıncılık zorunluluğu
      •     Sabah kuşağı formatına içerik sınırlandırmaları
      •     RTÜK’ün gerçek anlamda aktif denetimi
      •     Toplumun bilinçli izleyici hâline gelmesi
Bu adımlar atılmadıkça, sabah kuşağı programları toplumun vicdanını her sabah biraz daha aşındırmaya devam edecek.
Son Söz
Sabah kuşağı programları artık masum bir televizyon içeriği değildir.
Toplumsal hafızayı kirleten, ahlaki duyarlılığı körelten, mahremiyeti değersizleştiren bir akış hâline gelmiştir.
Unutmayalım:
Bir toplumun değerleri, sabah saatlerinde başlar.
Eğer sabaha çirkinlik, bağrış, ifşa ve skandal ile başlıyorsak, günün geri kalanından çok da bir şey beklemek saflık olur.