Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Avrupa’nın Vicdanı ile Cüzdanı Arasında: Ukrayna’ya Yardımın Gerçek Bedeli

Avrupa Birliği son yıllarda sadece savaşın değil, vicdanın da sınavını veriyor.

Avrupa Birliği son yıllarda sadece savaşın değil, vicdanın da sınavını veriyor. Ukrayna’ya yardım meselesi artık yalnızca askeri veya diplomatik bir başlık değil; Avrupa’nın ekonomik dayanışmasının, hatta siyasi kimliğinin turnusol kâğıdına dönüşmüş durumda.

Son zirvede ortaya çıkan tablo net: Avrupa’nın kuzeyi “ortak borçlanma” fikrine mesafeli. Danimarka, İsveç ve Finlandiya liderleri, Ukrayna’ya sağlanacak 140 milyar euroluk desteğin yeni bir borç yüküyle değil, dondurulmuş Rus varlıklarıyla finanse edilmesi gerektiğini söylüyor.
Kulağa hem adil hem de sembolik geliyor, sonuçta saldırganın bedel ödemesi gerektiği kadar doğal bir şey yok.
Ama Brüksel’in hukukçuları ve ekonomistleri için mesele o kadar basit değil.

Belçika Başbakanı Bart De Wever’in çekinceleri, Avrupa’nın kendi çelişkilerini de açığa çıkarıyor. Bir yanda “adalet duygusu” ile hareket etmek isteyen liderler var; diğer yanda, uluslararası hukukun gri alanlarında kaybolmaktan korkan bir bürokrasi. De Wever, Rus varlıklarına el koymanın hukuki ve mali risklerine dikkat çekiyor: Tahkim davaları, mülkiyet hakları, hatta gelecekte Moskova ile olası bir diplomatik normalleşmenin tıkanması…

Oysa savaş uzadıkça, Avrupa’da “sabır kredisi” tükeniyor. Halklar, “neden biz ödüyoruz?” sorusunu giderek daha yüksek sesle sormaya başladı. Bu yüzden kuzeydeki liderlerin “Rusya ödesin” yaklaşımı, sadece ekonomik bir hesap değil, siyasi bir mesaj: Avrupa artık bu savaşın faturasını kendi vergi mükelleflerine çıkarmak istemiyor.

Ursula von der Leyen’in ortaya koyduğu “tazminat kredisi” modeli, bu ikileme bir tür orta yol arıyor.

Plan şu:
Rus varlıklarından elde edilen gelirle Ukrayna’ya kredi verilecek; eğer bir gün Moskova tazminat öderse, Kiev bu borcu o parayla geri ödeyecek.
Kâğıt üzerinde mükemmel.
Ama gerçekte, hukuken kaygan ve politik olarak kırılgan bir zemin üzerinde yükseliyor.

Birliğin güneyinde -örneğin İtalya veya İspanya’da- bu tartışma, “ortak borçlanma” fikrini hatırlatıyor. Pandemi döneminde Avrupa, tarihinin en büyük mali dayanışma adımını atmıştı. Şimdi, aynı cesaret Ukrayna için gösterilebilecek mi?
Yoksa AB, vicdanını korurken cüzdanını kapatan bir topluluk olarak mı anılacak?

Asıl mesele şu:

Avrupa, Ukrayna’ya para verirken sadece Kiev’in geleceğini değil, kendi bütünlüğünü de finanse ediyor. Bu yüzden hangi kaynaktan geldiği kadar, bu kararın nasıl bir Avrupa tahayyülüne hizmet ettiği de önemli.
Dayanışmanın maliyeti ağır olabilir, ama belki de Avrupa’nın “birlik” fikri ilk kez bu kadar somut bir fiyat etiketi taşıyor: 140 milyar euro.