Türk Halkı olarak, sadece kötü günümüzde değil, iyi günümüzde de her şeyi Allah’tan istiyor ve bekliyoruz. Her şeyi Allah’tan istemek ve beklemek, Yaradan’a yapılan en büyük haksızlıktır.
Allah insanoğluna, sadece ağız vermemiş ki! Başka şeyler de vermiş. Göz vermiş, görsün diye örneğin. Kulak vermiş, duysun diye. Burun vermiş, iyi ve kötü kokanı ayırt edebilsin diye. El, ayak vermiş, güzel ve yararlı işler yapsın diye. Dil vermiş, diğer insanlarla konuşsun ve muhabbet edip hoşça vakit geçirsin diye. Akıl vermiş, hakikati (doğruları ve gerçekleri) arayıp bulsun ve izini sürsün diye.
Göz bilimin hakkıdır, akıl da hakikati arayıp bulandır. Daha başka ne versin Yaradan!?
Varlığımızın vazgeçilmezi olan nimet de öyledir. Ancak, bütün bunları elde etmek için harekete geçip, çaba ve gayret göstermek gerekir.
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un da dediği gibi “Allah, her isteğimizi yerine getirmekle yükümlü (haşa) kapımızda bir kapıkulu değildir.”
Allah’a havale etmek neyse de, her şeyi Allah’tan istemek ve beklemek, doğru bir yaklaşım tarzı değildir. Yatırlardan medet ummak ise tek kelimeyle aymazlık ve hatta sapkınlıktır. Çünkü böyle bir şeyin akılla, bilimle ve gerçeklikle bağdaşır bir yanı yoktur. Dahası, inancımızla da (inandığımız dinle de) bağdaşır bir yanı yoktur. Ölünün kerameti olsaydı, ayağa kalkar ve kendisi için bir şeyler yapardı. Ölüden medet ummak ve yardım dilemek, Yaradan’a eş koşmanın da ötesinde, ölüye yapılan büyük bir saygısızlıktır.
Aymazlığın ve sapkınlığın olmadığı aydınlık bir Türkiye özlem ve dileğimle esen kalın!
ÖZLÜ SÖZLERİM
“Mutlu günler, put yaratanların değil, kut yaratanların eseridir.”
Kut : Yaşama gücü, yaşama enerjisi, yaşama sevinci

