Avrupa, artık yalnızca enerji, ticaret ya da sınır güvenliği üzerinden değil, bilgi ve kimlik üzerinden de savaş veriyor. Son örnek Polonya’dan geldi: Varşova Belediyesi’nin arşivinde çalışan bir memur, Rusya’ya sahte kimlikler sağladığı iddiasıyla casuslukla suçlandı. Bürokratik bir görev, bir anda uluslararası bir istihbarat operasyonunun merkezine dönüştü.
Tomasz L. isimli bu kişi, 2017 ile 2022 yılları arasında doğum, evlilik ve ölüm kayıtlarına erişimi olan sıradan bir belediye çalışanıydı. Ancak iddialara göre, elindeki bu yasal belgeleri “yasa dışı ajanlar” için sahte kimlikler üretmekte kullandı. Belgeler gizli radyo iletişimiyle Rus yetkililere aktarılmış, hatta bu konuda önceden özel eğitim aldığı bile belirtiliyor.
Bir düşünün…
Bir belediye arşivinde çalışan kişi, yalnızca birkaç tuşa basarak Avrupa güvenlik sisteminin zayıf noktasını açığa çıkarabiliyor. Artık savaşlar tanklarla değil, veri tabanlarında veriliyor.
Siber saldırılar, kimlik manipülasyonları, dezenformasyon… Rusya’nın “görünmez savaşının” cepheleri, tam da sıradan hayatlarımızın geçtiği yerlerde kuruluyor.
Polonya, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana, onlarca kişiyi casusluk suçlamasıyla gözaltına aldı. Mart 2022’de 45 Rus diplomat sınır dışı edildi. Şimdi dönüp baktığımızda, bu kararların arkasında belki de Tomasz L.’nin verdiği bilgiler vardı. Bu da gösteriyor ki, Avrupa’da istihbarat savaşı uzun süredir sessiz ama derin bir biçimde devam ediyor.
Bu olay yalnızca Polonya’nın değil, tüm Avrupa’nın güvenlik zafiyetine ayna tutuyor.
Rusya, cephelerde kaybettiği meşruiyeti masa başında, bilgisayar ekranlarında kazanmaya çalışıyor. Avrupa ülkeleri ise hâlâ kendi sistemlerine ne kadar güvenebileceklerini tartışıyor.
Ve belki de en ürkütücü olan şu:
Bu çağda “güvenlik” dediğimiz şey, sadece sınırlarımızı değil, verilerimizi, kimliklerimizi ve arşivlerimizi de kapsıyor.
Tomasz L.’nin hikâyesi bir casusluk skandalından fazlası — Avrupa’nın dijital çağda ne kadar savunmasız olduğunun sessiz bir itirafı aslında.

