Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

YAŞASIN ATATÜRK’ÜN AYDINLIK YOLU!

Tarih, bazen bir milletin yıkılışını değil, yeniden doğuş iradesini anlatır.
Tarih, bazen bir milletin yıkılışını değil, yeniden doğuş iradesini anlatır.
6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya, 9 Ağustos’ta Nagazaki’ye atılan atom bombaları Japonya’nın yalnızca şehirlerini değil, insanlığın vicdanını da yakmıştı. 15 Ağustos 1945’te teslim bayrağını çeken Japonya, yıkıntılar arasında yeniden doğmaya karar verdi. O gün, sadece bir savaşın sonu değil; bilim, disiplin ve üretimle yoğrulan yeni bir Japonya’nın başlangıcıydı.
Aynı yıllarda, uzak bir coğrafyada biz çoktan kendi mucizemizi yazmıştık.
29 Ekim 1923’te, Mustafa Kemal Atatürk “Türk milletinin karakterine ve geleneklerine en uygun yönetim şekli Cumhuriyettir” diyerek yeni bir çağ başlatmıştı.
Hiroşima’dan tam 22 yıl önce, biz kendi küllerimizden doğmuştuk.
Bir ulus, yıkımın değil aklın yolunu seçtiğinde, tarih yeniden yazılabiliyordu.
Bilim, Emek ve Refah: Japonya’nın Sessiz Devrimi
1950’lerle birlikte Japonya, savaşın enkazını kaldırmakla yetinmedi; “bilimle üretim” felsefesiyle dünyaya örnek oldu.
Bir zamanlar bombalanan Hiroşima bugün teknoloji merkezidir; Toyota, Sony, Panasonic gibi markalar o dönemin çocuklarının hayallerinden doğdu.
Devlet, eğitime, araştırmaya ve halkın refahına yatırım yaptı.
Bugün Japonya, kişi başına düşen gelirde dünyanın ilk sıralarında, iş disiplininde ise efsanevi bir örnek.
Cumhuriyetin Işığı: Atatürk’ün Kurduğu Yol
Türkiye ise 1923–1938 arasında bir milletin akılla nasıl yükselebileceğini kanıtladı.
Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözüyle başlayan yolculukta;
      •     Harf devrimi (1928),
      •     Kadınlara seçme-seçilme hakkı (1930–1934),
      •     Sanayi ve eğitim reformları,
      •     Üniversite devrimleri (1933)
gibi adımlar, Türkiye’yi çağdaş dünyanın kapısına taşıdı.
Fakat 102 yıl sonra, Cumhuriyet’in bazı alanlarda nefes almakta zorlandığı da bir gerçektir.
Bilim yerine ezberi, üretim yerine ithalatı, liyakat yerine torpili konuşur hale geldik.
Oysa Atatürk’ün bıraktığı emanet, sadece bir yönetim biçimi değil, bir düşünme biçimiydi:
Akla, bilime, adalete ve vicdana dayalı bir yaşam anlayışı.
İki Yol, Tek Gerçek: Küllerden Mucize Doğar
Japonya, 1945’in küllerinden doğdu.
Biz ise 1923’te kendi karanlığımızı aydınlığa çevirdik.
Onlar bilimle, biz bağımsızlıkla yola çıktık; ama hedef aynıydı: insan onuru, refah ve ilerleme.
Bugün Cumhuriyet’in 102. yılında bize düşen, geçmişi övmek değil, geleceği inşa etmektir.
Atatürk’ün “muasır medeniyet” hedefi hâlâ yolumuzu aydınlatıyor.
Bu hedefe ulaşmak, sadece törenlerle değil, laboratuvarlarda, fabrikalarda, sınıflarda, fikirlerde mümkündür.
Cumhuriyet, 102 yaşında bir çınar; kökleri sağlam ama yeni filizlere muhtaç.
O filizler biziz.
Eğer biz de Japonya gibi bilimi, çalışmayı, üretimi yeniden milli değer haline getirirsek,
Hiroşima’nın küllerinden değil, Anadolu’nun özünden doğan bir mucizeyi yeniden yazabiliriz.
Yaşasın 102 yıllık Cumhuriyetimiz!
Yaşasın Atatürk’ün aydınlık yolu! 🇹🇷