Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ORADAN BURADAN…

*Bir tanıdığım var aklından hep şüphe ederim. Ederim ama adam

*Bir tanıdığım var aklından hep şüphe ederim. Ederim ama adam yüksek tahsilli, bulunduğu yerlerde hep ön planda bulunuş biri.

Örneğin gel bir çayımı iç deseniz hemen, “Ne içerim, ne içiririm” der.

Hadi bana bir çay ısmarla deseniz size de, “Ne içerim, ne içiririm” der.

*Bir gün müşterek arkadaşımız arabasıyla şehir merkezine gidiyormuş. Bizim arkadaşımız da durakta vasıta bekliyormuş.

Aracını durdurmuş, “Buyurum sizi de işyerinize bırakayım” demiş.

Cevap, “Ne binerim ne bindiririm”

*Yaşadığımız toplumda bin bir türlü insan var. Hepsine saygı duymak gerek.

TEKER BİJONLARI

Bu arkadaşı hatırlayınca başka bir şey aklıma geldi.

“Sinir ve Ruh Hastalıkları hastanesinde yatan biri hastanenin penceresinden yola bakıyormuş. Bu sırada bir vatandaş, binanın yakınına arabasını çekmiş teker değiştiriyormuş…

Söktüğü tekerin bijonlarını kanalizasyona düşürmüş. Adam sıkıntıyla ne yapacağını düşünürken hastanenin penceresinden durumu seyreden hasta ne düşündüğünü sormuş. Adam “Bijonlar kanalizasyona düştü ne yapacağımı şaşırdım!” demiş.

Deli diye dikkate almadığımız hasta; “Her tekerden bir bijon sök oraya tak. Gideceğin yere kadar seni götürür.” demiş.

Adam hayretle, “Sen neden burada yatıyorsun?” demiş.

Deli de, “Ben deli olduğum için buradayım aptal olduğum için değil!”demiş.

Sinir ve Ruh Hastalıkları hastanesi konu olunca burada yatan ya da tedavi gören bir hastanın yazdığı şiiri dosyalarımın içinden buldum. Bir delinin yazdığı şiir geldi aklıma.

*Yazarı belli değil. Nereden kesip sakladığımı da bulamadım.

GİDİYORUM

“Benim olan ne varsa, doldurdum ceplerime.

Ağzımda birkaç kelime küfür

Aklımda yine gerçekleştiremediğim hayallerim

Gidiyorum.

Beceremediğim evlatlığımı

İş hayatımı.

Ümidi kestiğim yarınlarımı ceplerime doldurdum,

Gidiyorum.

Bitmek bilmeyen sağlık problemlerimi

Stresten kopardığım tırnaklarımın

Kenarında duran etleri

Çantama doldurdum gidiyorum.

Üstesinden gelemediğim akrabalık ilişkilerimi

Neresinden tutarsam tutayım

Elimde kalan kar-koca hikayesini

Anne-baba olmanın sorumluluk yüklerini,

Heybeme doldurdum. Gidiyorum.

Biri bitmeden diğerini tutuşturduğum izmaritlerimi,

Hatıra olsun diye sakladığım birkaç şiirimi

Cüzdanımda taşıdığım sevdiğim insanların

Resimlerini çöpe attım. Gidiyorum.

Parça parça olmuş ümitlerimi

Bertaraf edilen,

Düzelir diye kendime ettiğim telkinleri

Cüzdanıma koydum. Gidiyorum.

Aklımın sokaklarında dolaşan mutlu veletleri

Yüreğime yatmış mışıl mışıl uyuyan sevdiğimi

Yüzüme gülüp arkamdan söven birkaç kişiyi zihnimde öldürdüm

Gidiyorum.

 

Çağırınca gelmeyen Azrail’i

Herkese güneşi gösterirken bana

Kar yağdıran Mikail’i

Sûr’a üflemeyi unutan İsrafil’i

Allah’a şikayet ettim. Gidiyorum.

Hastane koridorlarında attığım voltaları

Bana da şiir yazsana diyen başımın etini yiyen

Gamze ablayı

Sen artık iyileşmezsin diyen tüm doktorları

Sırtıma yükledim. Gidiyorum.”

KAPI AÇIK!

*Aslında burada İstanbul depremini yazmalıydım. Bu deprem ülke gündemini değiştirecek gibi.

Allaha şükür ki can kaybı yokmuş.

*Neyse deliden söz açıldı iki deli fıkrasıyla nokta koyalım.

*“Akıl Hastanesinde hastalar toplanıp kaçma planları yapmışlar.

*Plan bir kütük bulunacak, önce 1. Kapı sonra 2. Kapı son olarak da

3. kapı kırılacakmış. Sonra da herkes başının çaresine bakacakmış.

Sabah toplanmışlar bir kütük bulmuşlar ve plan gereği önce1. kapıyı sonra 2. kapıyı kırmışlar. Bir de ne görsünler 3. kapı açıkmış.

Lider pozisyonundaki mahkûm, “Dönün arkadaşlar plan bozuldu.”

TANRIOĞLU

Hastaneye yeni atanan başhekim hastaları ziyaret ediyormuş.

Hastanın birine başhekim:

– Adın ne söyle bakalım?

-Velittin efendim

-Soyadın ne?

-Tanrıoğlu.

Konuşmayı dinleyen bir hasta:

-Yalan söylüyor doktor bey. Benim böyle bir oğlum yok.