Hikaye bu ya!
Vakti zamanında köyün birine çakmak hediye etmişler. O devirde çakmak o kadar kıymetliymiş ki, yanlış bir işte kullanılmaması için güvenilir birinin elinde olması gerekiyormuş. Köylüler düşünmüşler, taşınmışlar, ihtiyaç duydukça alır kullanırız diyerek, çakmağı köyün muhtarına teslim etmeye karar vermişler.
Muhtarın gücü çakmağı aldıktan sonra daha da artmış ve etrafında yağcılar, yalakalar türemeye başlamış.
O da güç zehirlenmesine yakalanıp, şakşakçılarının da teşvik ve tahrikiyle kızdığı insanlara efelenmeye başlamış.
Hatta bununla da yetinmeyip, kendisine biat etmeyenlerden kiminin damını, kiminin ahırını, kiminin de ekinini ya da harmanını ateşe vermiş. Bunun sonucu olarak birçok insan köyünü terk etmek zorunda kalmış ve üretimin düşmesiyle birlikte de köyün eski halinden eser kalmamış. Derken, köylülerden biri, biz köy olarak gerilerken diğer köyler nasıl ilerliyorlar acaba (?!) diyerek, çevre köylerden birini ziyarete gitmiş.
Gittiği köyün gayet mamur bir halde, halkının da refah (bolluk ve rahatlık) içinde olduğunu görünce, gayrı ihtiyarı olarak “Siz de çakmak yok mu?” diye sormuş.
Onlar da “Olmaz olur mu, tabi ki var?!” demişler.
“Peki, nasıl oluyor da biz yokluk ve sefalet içinde yaşarken, siz refah içinde yaşıyorsunuz!?” demiş adam.
Köylüler bunun üzerine, “Yoksa siz çakmağı tek kişiye mi verdiniz?” demişler.
Adam da “Evet, muhtara verdik!” deyince, “Biz öyle yapmadık!” demiş köylüler. Sonra da eklemişler!
“Biz çakmağın taşını birine, gövdesini (fitilini) birine, benzinini de birine teslim ettik. Dolayısıyla üçü bir araya gelmeden ateşi yakamıyorlar.”
Yukarıdaki hikayeden çıkan sonuç şudur!
Milletlerin ve insanlığın iyiliği, esenliği için iktidar gücünün tek elde toplanmaması ve mutlaka sağlıklı bir denge-denetim mekanizması kurulması gerekiyor.
Nitekim, bunu başarmış ülkeler dünyanın en gelişmiş ülkeleridir.
Mutlu ve müreffeh bir Türkiye özlem ve dileğimle esen kalın!
GENÇLİK…
Beyhude geçen ömre ömür denmez
Gençlik öyle kıymet ki, giderse bir daha geri gelmez
Hayyam (1048 – 1131)
Gençler!
Gençliğinizin kıymetini bilin ve her ne yaşıyorsanız ya da yaşatıyorsanız kana kana yaşayın ve yaşatın!
HAS İNSANLAR…
“Kişinin namazı ve orucu sizi aldatmasın! Siz onun Dinar (para) ve dirhemle (tartıyla) olan ilişkisine bakın!”
Yukarıdaki hadis, Taberani’nin “Bu kitap Benim ruhumdur!” dediği Evsat’ın da geçer.
Kuran’da ölçü budur! Notunuzu ona göre verin!
Paranın, gücün ve iktidarın bozamadığı adama boşuna has adam denmiyor yani.
Mustafa İslamoğlu
(İlahiyatçı yazar)
*Taberani (873-918)
Ülkemizin selameti için yönetenleri ikbalini düşünenler arasından değil, has insanlar arasından seçmemiz lazım.