Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
    Erdoğan Serin

    ADALET! ADALET! ADALET!

    “Dünyanın bütün nehirlerini bir araya getirseniz, adalete susamış bir insanın susuzluğunu gideremezsiniz” der ünlü şair ve düşünür Sadi Şirazi.
    Bu Ülke’de adalete susamış ve hatta adaletten umudunu kesmiş o kadar çok insan var ki, adlarını tek tek saymaya kalksak ömrümüz yetmez!
    Ülkemiz adına son derece üzüntü verici bir durumdur bu.
    Sadece üzüntü verici bir durum da değil, endişe verici de bir durumdur.
    Çünkü adaletin bittiği yerde her şey bitiyor.
    En kötüsü de, vatandaşın Devlet’e duyduğu inanç ve güven kayboluyor.
    O yüzdendir ki, içine düştüğümüz bu durumdan bir an önce çıkmamız lazım. Bunun da yolu, adalet üreten çağdaş bir hukuk düzenine kavuşmaktan geçer.
    Bizim hukuk düzenimiz (maalesef!) hem yeterince adalet üretmiyor, hem de adalete erişimi kolay kılmıyor.
    Ayrıca, ürettiği yetersiz adalet sırasında da ömür tüketiyor.
    Aile avukatlığı gibi adalete erişimi kolaylaştırıcı gerçekçi bir yol varken, nedense (?) bu yola da itibar edilmiyor.
    İtibar edilmediği için de aile avukatlığı sistemi hayata geçirilmiyor.
    Oysa bu sistem hayata geçirilse, adalete erişim hem kolay olacak hem de sistem daha hızlı işleyecek.
    Tek başına aile avukatlığı sistemini hayata geçirmek yetmez ama!
    Adli kolluk teşkilatının da kurulması lazım.
    Çünkü uzman olmayan kişilerce yürütülen eksik ya da yetersiz soruşturmalar yüzünden adaletin işleyişi zorlaşıyor.
    Fakat asıl mesele adaletin siyasallaştırılmasındadır.
    Bu Ülke’de hukuk doğru düzgün işleyecek ve adalet üretecekse, siyaset kurumunun adaletin işleyişine doğrudan ya da dolaylı müdahalede bulunmaması lazım.
    Çağdaş norm ve standartlarda hukuk düzeninin egemen olduğu demokratik ve laik bir ülkede yaşamamız umut ve dileğimle esen kalın!

    NESİMİ’DEN

    Ben bugün pirime vardım!
    Pirin cemali güldür gül!
    Oturmuş taht-ı mekana!
    Taht-i revanı güldür gül!

    Gülden terazi tutarlar!
    Gülü gül ile tartarlar!
    Gül alır da gül satarlar
    Çarşı pazarı güldür gül!

    Gülden değirmeni döner!
    Anın (Onun) ile gül döverler!
    Akar arkı, döner çarkı!
    Bendi, pınarı güldür gül!

    Ak gül ile kırmızı gül!
    Çift yetişir bir bahçede!
    Bakışları hare karşı!
    Har-i ezharı güldür gül!

    Gel ha Seyyid Nesimi!
    Hak nefesi güldür gülün!
    Şu öten garip bülbülün!
    Derdi, figanı güldür gül!
    Kul Nesimi (1369-1417)

    (Har: Diken) (Ezhar : Çiçek)
    (Har-i ezhar : Dikenli çiçekler)

    SAKIZ MI?
    KOCA MI?

    Temel dul ve yaşlı anasına doğum günü öncesi takılır!
    -De bakayım baa Anacuğum! Saa toğum kününde sakiz mi alayum, yoğsa koca mi?
    Annesi cevap verir!
    -Ananda sakiz çiğneyecek diş mi kaldi Uşağum!

    YORUMLAR

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    YAZARLAR
    TÜMÜ

    SON HABERLER