Ülkemiz, iklim değişikliğinden, daha açık bir ifadeyle küresel ısınmadan kaynaklı kuraklık sorunuyla karşı karşıya.
Böyle giderse, otuz, kırk yıl sonra su krizine girme ihtimalimiz çok yüksek.
O nedenledir ki, bu sorunun üstesinden gelmek için yapmamız gereken bazı şeyler var!
Bildiğimiz gibi, Anadolu’nun tepesi kel. (Konya, Niğde, Aksaray, Nevşehir, Kayseri, Sivas, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara, Eskişehir İlleri’ni kapsayan bölge) Dağlara, taşlara “ORMANI SEV VE KORU” yazmakla bu işler olmuyor.
Yarından geçi yok, topyekün seferberlik başlatıp, Anadolu’nun tepesini bir uçtan öteki ucuna kadar ağaçlandırmamız ve yağışı artıracak, suyu tutacak ortamı yaratmamız lazım.
Ayrıca, ülkemizin tahıl (özellikle de buğday) ambarı olarak bilinen Konya Ovası’nda da sulu tarımdan (şeker pancarı, yonca, mısır, ayçiçeği vb. yetiştirmekten) vazgeçmemiz lazım.
Sadece bunlar yetmez ama, bu bölgede büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinden de vazgeçmemiz lazım.
Çünkü bu bölge, büyük miktarda su tüketimini gerektiren büyükbaş hayvan yetiştiriciliğine zerre kadar uygun değil.
Burada, eskiden olduğu gibi küçükbaş hayvan(özellikle de koyun yetiştiriciliğine) dönmek lazım…
Bir de, engebeli arazi yapısı nedeniyle, ülkemizin su tutma kapasitesi bakımından en yüksek potansiyele sahip ili olan Hakkari Bölgesi’nde barajlar yapıp, karların erimesiyle birlikte boşa akıp giden suları tutmak (depolamak) lazım.
Çünkü bir müddet sonra, boşa akıp giden bu sulara çok ihtiyacımız olacak.
Belki de petrolden daha fazla ihtiyacımız olacak?!
Burada depolanacak suların, pek de uzun olmayan bir gelecekte(tıpkı petrol taşır gibi) borularla Batı’daki büyük illerimize taşınacağından ve içme-temizlik suyu olarak kullanılacağından kimsenin şüphesi olmasın.
Umarım ve dilerim, akıl ve bilim öne düşer de, ağaçlandırma ve su depolama sorununu bir an önce sağlıklı bir çözüme kavuştururuz.
Aksi halde, susuzluk da, kuraklık da kaderimiz olur…