Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ADD KURUCU ÜYESİ Prof. Dr. Mustafa ALTINTAŞ: AĞABEYİM PROF. DR. MÜKREMİN ALTINTAŞ İLE İKİ KARDEŞİMİN ARDINDAN..!

Biz dokuz kardeştik. Beşimiz
Biz dokuz kardeştik.
Beşimiz Besni-Adıyaman’da, dördümüz ise Gaziantep’te doğduk.
İkimiz profesör, ikimiz doktor, iki kız kardeşimiz öğretmen, birimiz mali müşavir, birimiz inşaat mühendisi ve sonuncu kardeşimiz Çankaya Belediyesi çalışanı olduk.
Dr. Nevzat Altıntaş, 20 Aralık 2017’de Isparta’da yaşama ve bizlere veda eden ilk karındaşımız oldu…
31 Ekim 2022 Günü, Mersin’de yaşayan Ağabeyimiz Prof. Dr. Mükremin Altıntaş’ın yaşamını yitirdiğini, kızı Sevinç bildirdi. Ankara’da yaşamakta olan en küçük kardeşimiz Celalettin Rumi Altıntaş’ı da alarak, Mersin’e geldik.
Çankaya Belediyesi Fen İşlerinde çalışan Celalettin Rumi rahatsızlandı. Gece yarısı özel bir hastaneye götürüldü. Sonrasında MEÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yatırıldı.
Ve 8 Kasım 2022’de gözlerini yumdu..!
Dr. Nevzat, Ankara-Karşıyaka, Abim Mükremin, Akbelen ve Celalettin ise, Çiftlik Köyü Gömütlüğü’nde uyumaktalar. Dokuz olan sayımız, şimdiler altıya düşmüş oldu. Dilerim bu yaprak dökümü durur.
Bu yazımda, Adana ve Mersin’nde yükseköğretim kuruluş ve kurumsallaşmasında iz bırakan Ağabeyim  Prof. Dr. Mükremin Altıntaş’dan söz edeceğim.
28 Ağustos 1942’de Besni-Adıyaman’da doğdu, ağabeyim.
İlköğrenimine Besni’de başlayıp, G. Antep’te tamamladı. Orta öğrenimini G. Antep’de, yüksek öğrenimini Ankara’da tamamladı.
Öğrenim sürecinde hep çalıştı.
Akademik yaşama, Adana’nın ilk yükseköğretim kurumu olan İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde(AİTİA), Muhasebe Kürsüsü Asistanı olarak başladı ve bir süre Başkanlığını da yaptı.
Bunun dışında Çukurova Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü’nde, Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü’nde, Ankara İTİA-Muğla İşletmecilik Yüksekokulu’nda ve sonunda Mersin Üniversitesi’nden emekli oldu. Akademik yaşamından sonra Yeminli Mali Müşavirlik Şirketi kurdu. Ve az zaman önce de bürosunu kapatarak, “Tamgün emekliliğini” yaşamaya başlamıştı.
Ağabeyim Mükremin’i, kardeşi olarak anlatmak zor. O bizim, 1987’de, birbiri arkasından bizleri öksüz ve yetim bırakan ana ve babamızdan sonra, onların koruyucu ve gözeticiliğini sürdüren, dayanağımız idi. Prof. Altıntaş’ı, meslektaşlarından, akademik çalışmalarından, yazdıklarından, konferanslarından, meslektaşlarının gözlerinden izlemenin daha nesnel olacağını düşünmekteyim.
Sonsuzluk yolculuğu nedeni ile, kurucusu ve ilk müdürü/dekanı olduğu MEÜ Turizm Fakültesi’nde yapılan törende konuşanlar Prof. Altıntaş’ı;
Fakülte Dekanı Prof. Dr. Ahmet Atasoy, “Çok değerli bir bilim insanını kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyiz. Türkiye ve dünyada onun yetiştirdiği çok sayıda akademisyen ve turizm profesyoneli var. Bizler de bundan sonra kendisinin anısını yaşatmanın gayreti içerisinde olacağız. Türk turizminin başı sağ olsun.” diyerek;
Önceki Dekanlardan Prof. Dr. Kemal Birdir; “Mersin’de üniversite eğitiminin başlaması ve Turizm Fakültesi’nin kurulması için çok büyük emekleri olan bir bilim insanı, birçok akademisyen ve turizm profesyonelinin yetişmesine ön ayak olmuş bir kurumun hocası” olarak;.
Mersin Turizm Mezunları Derneği -METİOD-Başkanı ve MEÜ Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Erdem Daşcı; “Turizm Fakültesi’nin kurulmasındaki emeklerinden söz etti ve kendisinin Türk turizmine yön veren nitelikli insanların yetişmesinde büyük bir payı olduğunu”…belirterek; selamlamışlardır…
Ağabeyim, akademik çalışmalarının yanı sıra, ülke sorunlarına da sahiplenmekte, kendisine göre çözümler üretmekte idi. Bunlardan da bir-iki seçme yapmak isterim:
Prof. Altıntaş, 23.03.2018 günlü makalesinde üniversite tanımı ile ülkemizin saygın konuma gelmesine ilişkin  düşüncesini; “Bireyler ve toplumlar çağlar süresince her alandaki gelişmeleri ancak bilim ve bilgi üretimi sayesinde gerçekleştirmişlerdir. Bundan böyle de bireylerin ve toplumların gelişmeleri yine bilgiye dayalı eğitim ile mümkün olabilecektir. Ülkelerin eğitilmiş insan kaynaklarının varlığı hızlı ve sürekli kalkınma çabalarının en önemli unsurudur. Özellikle gelenekçi değer yargılarını, eğitim ve ekonomik gelişme sürecini destekleyici nitelikte değiştiren ülkeler her alandaki gelişmelerini daha kısa sürede gerçekleştirebilmişlerdir. Yirmibirinci yüzyılda ülkemizin de her alanda gelişmiş ülkeler arasında yer alabilmesinin önkoşulu bilgiye dayalı bir toplumun oluşturulmasıdır. Bu bağlamda üniversiteler, sadece ulusal kurumlar olmayıp, ürettiği bilimi bütün insanlığın yararına sunan evrensel kurumlardır. Bu özelliği nedeniyle de ulusallığı ve evrenselliği bir arada gerçekleştirmek çağdaş üniversitenin temel özelliğidir.” diyerek ortaya koyuyordu.
Bir paylaşımında da, Ahmet Necdet Sezer’i; “AKP kurucusu ve AKP’li ilk Başbakan, AKP’li ilk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Önemli konularda görüşlerimi halkla paylaşmakla sorumluyum.” diye beyanat vermiştir. Siz hiç Anayasa Mahkemesi Başkanı iken Ecevit’in önerisi ve siyasi partilerin uzlaşması sonucu Cumhurbaşkanlığına seçilen Ahmet Necdet Sezer isimli adamdan, bu ülkenin hukuk ve demokrasi sorunları ile ilgili bir görüş duydunuz mu Allah aşkına. Emek vermemiş bir kimseyi hak etmediği bir yere getirirseniz, işte böyle bir tip çıkar karşınıza! Ben bir vatandaş olarak milletine karşı hiçbir sorumluluk duymayan Ahmet Necdet Sezer’e Anayasa Mahkemesi Başkanlığını da, Cumhurbaşkanlığını da haram ediyorum.” diyerek eleştiriyordu.
12 Eylül 1980 Faşist Askeri Darbe sonrasında, 25.12.1980’de AİTİA Başkanı iken, gözetim altına alınıp, tutuklanan Prof. Altıntaş, 151 gün sonraki ilk oturumda tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. İki buçuk yıl süren yargılama sonrası, aklanan Mükremin Altıntaş, Ankara’da bulunması nedeni ile, o zamanlar Arayış Dergisi’ni çıkartan Bülent Ecevit ile bir görüşme yapar. Yaşadıklarını anlatır. Sayın Ecevit’in, yaşananlara karşı sergilediği duyarlılığını, “Bir İnsan idi Ecevit” diye övgülemektedir.
1 Temmuz 2022’deki iletisinde; “Babam Adıyaman/Besni eşrafından Murtaza Altıntaş 2 Temmuz 1987 tarihinde vefat etti. Bugün ölümünün 35’inci yılı. Annem Emine Altıntaş babamın ölümünden 4 ay sonra 9 Kasım 1987 tarihinde vefat etti. 10 çocuğa(Nilüfer kısa yaşadı) babalık, analık yaptılar. Hayatlarında hiç bir dikili ağaçları olmadı, ilk defa kendilerine ait mülkleri Ankara Karşıyaka mezarlığındaki yanyana mezarları oldu. O mezarları da oğulları Dr. Nevzat ve ilk torunları benim oğlum Çağatay ile paylaşmakta. İki mezarda dördü bir arada yatmaktadırlar. Yaradanın rahmeti onlarla olsun. Onları saygı, minnet, şükran ve sevgi ile anmaktayım.” demektedir.
28 Ağustos Ağabeyim Prof. Altıntaş’ın doğum günüdür. 80. yaş gününü, birlikte kutlama önerimi, kardeşim Dr. Fikret Altıntaş yaşama geçirdi.
28 Ağustos 2022 günü birimiz dışı tüm kardeşler katıldık. Soğucak’taki yayla evinde toplandık. Çok mutlu oldu. Ve oradan, sonraki seksenli yaşlarımızda bir arada olma sözü vererek ayrıldık.
Bu buluşmamız sonrasında paylaştığı 6 Eylül 2022 günlü  iletisinde dileğini; “Geldiler şenlendirdiler ve gittiler. 28 Ağustos 2022 benim 81. yıldönümüm idi. Bu vesile ile ailem kardeşlerim, eşleri ile çocukları, değişik yerlerden ve uzak yerlerden gelerek bu özel günümüzde Mersin Soğucak yaylasındaki evimde bir akşam yemeğinde bir araya geldik, gecemi şenlendirdiler, beni ödüllendirdiler, ve kutlama sonrası yeniden evlerine döndüler. Bu yaz sıcağında çok uzak yerlerden gelerek bu gecemi şenlendiren herkese çok teşekkür ediyorum.
GÜZEL BİRLİKTELİKLERDE BULUŞMAK DİLEKLERİMLE…” diyerek seslendiriyordu.
Abimiz, Prof. Dr. Mükremin Altıntaş, onuru ile, ailesine, öğrencilerine, çoğunda emeği olan meslektaşlarına, ülkemize ve mesleğine hep hizmet etti.
Ve bizleri, bu kez “güzel birliktelikte” değil, hepimizi yasa boğan yaşama gözlerini yumarak buluşturdu.
Aydınlıklar içinde uyusun. O’nu her 28 Ağustos ve 31 Ekimler de anarak yaşatacağız…