Eski radyolar, plaklar, saatler, gramofonlar, şamdanlar, lambalar, semaverler, nargileler, marpuclar, küllükler ve aklınıza gelebilecek her tür gereçlerin bugüne gelmesini sağlayan ve her birine bir çocuk şefkatiyle özen gösteren insanlar antikacılar. Günümüz yaşam şartlarında pek görülmeyen değerlerimiz olduğunu söylüyor Antikacı Şemsettin Çınar. Şemsettin Çınar’ın küçük bir dükkanı var küçük fakat şirin bir dükkan. İçeriye adım attığınız anda tarihin getirdiği kokuyu soluyorsunuz o küçücük, fakat gerçek olan yaşamda. Şemsettin Çınar antikacılığa nasıl başladığını nasıl bırakamadığını şu sözleriyle dile getiriyor.
DEDE’DEN TORUNA ANTİKACI
Dede’den gelen bir meslek olduğunu belirten Çınar, antikalara ayrı bir önem ve sevgi beslediğini, bu doğrultuda, antikacılığın kültür mirası olduğunu ve kutsal bir meslek olarak gördüğünü ifade ediyor. Şemsettin Çınar’ın oğlu Uğur Çınar açıklamasında; Neredeyse yüz yıldır ailemizin mesleği antikacılık, ağabeyim de, babam da bu meslekte, ben de dedemizden gelen bu mesleği devam ettireceğim.
İşlerimiz de iyi gidiyor, meraklıları var elbette, fakat sadece belirli bir kısım ilgi duyuyor. Ben isterim ki gençler daha çok ilgi duysun, zaten genele baktığımızda yaşlıların merakı var, özellikle nadir bulunan tesbihlerimize. Mesleğimizi elimizden geldikçe ayakta tutmaya çalışıyoruz.”
ANTİKALAR PAHASI OLMAYAN EŞYALARDIR
Çınar; ”Antikalar pahası olmayan eşyalardır. Çok kıymetlidir, eşyalarımızın gerçekten hak eden, değer verenlere gitmesinden yanayız. Ticaretten daha çok aşk gerekiyor bu mesleğe.” ifadelerinde bulundu.
Günümüz şartlarında böyle değerlerin, az kalmış durumda olduğunu son cümlelerine eklemeyi de unutmayan Uğur Çınar antikacılığa olan merakın artması için çabaladıklarını ve bu mesleğin daha nice yüzyıllara kadar sürebilmesini temenni ederek sözlerini tamamladı.
YORUMLAR