Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Ekonomi, bir ülkenin sahip olabileceği en etkili silah”

Bu haberin fotoğrafı yok

Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir son dönemde yaşanan ekonomik gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulundu.
Günümüzde ekonomi, bir ülkenin sahip olabileceği en etkili silah konumundadır diyen Özdemir, “Bu nedenle savaşlar artık eskiden olduğu gibi sadece ordularla değil, ekonomi kanalıyla da yapılmaktadır. Bunun en yakın örneğini ise ülke olarak son aylarda sert bir şekilde yaşadık. Amerika Birleşik Devletleri tarafından uygulanan sözde siyasi yaptırımlar, bizim sattığımız ürünlere konulan ek vergiler, uluslararası piyasalarda dolar ile yapılan gece işlemleri, ülkemize karşı gerçekleştirilen ekonomik manipülasyonlar, maruz kaldığımız bu saldırının en önemli silahları oldular. Bu durumun faiz, enflasyon, döviz kuru vb. göstergelerimiz üzerindeki olumsuz etkileri ile hala mücadele ediyoruz.” dedi.

Türk Lirası Son İki Ayda Yüzde 22 Değer Kazandı

Ülkenin yaşadığı zorluduruma değinen Özdemir, özellikle son iki ayda Türk Lirası’nın değer kazanmasının piyasalar açısından oldukça moral verici olduğunu vurguladı. Hükümetin kararlı duruşu ve almış olduğu önlemler ile Merkez Bankasının uyguladığı politikaların bu dönemde Türk Lirasının, dolar karşısında yüzde 22 değer kazandığının altını çizen Özdemir, “Ancak tek başına Bakanlıklarımızın ve Merkez Bankamızın hamleleriyle bu iyileşmenin kalıcı olması mümkün değildir. Şu an TÜFE yüzde 25 ve ÜFE yüzde 46 seviyesine geldi. Özellikle sabit maaş ile çalışan vatandaşlarımızın gelirleri aynı düzeyde kalırken, maalesef harcamaları fazlasıyla arttı. Diğer yandan ticaret ile uğraşanlar da ürünlerini satmakta zorluk çekiyorlar. Piyasadaki bu durgunluk, yüksek enflasyon ve büyüme oranlarımızdaki düşüş stagflasyon tehlikesini ortaya çıkarmış durumdadır.” dedi.

Bu kapsamda son bir ayda yaşadığımız olumlu gelişmelerin sürdürülebilir olmasının yolu toplumsal dayanışmadan ve ülkemizin tüm bileşenlerinin kenetlenmesinden geçmektedir diyen Özdemir, “Bu çerçevede reel kesim, finans sektörü, sivil toplum kuruluşlarımız ve en önemlisi de tüketicilerimize önemli görevler düştüğü kanaatindeyim.
Önümüzdeki dönemde bankalarımız özellikle kredi kanallarını açık tutmaya devam etmelidir. Bu kapsamda vade ve fiyatlamalarda esnek davranmalıdır. Mevcut kredilerin yeniden yapılandırılması konusunda, duruma tek taraflı yaklaşarak aşırı korumacı olmamalıdır. Kredilerin zamanından önce geri çağırılması ve yeni kefaletler istenmesi gibi ticaret hayatımızı zorlaştıracak uygulamalarda bulunmamalıdır. Özetle bankalarımız, her zaman olduğu gibi, reel sektörümüz açısından ticaretin finansmanını sürdürmeye devam etmelidir.” vurgusunu yaptı.

Bu süreçte reel sektörün de üretim ve istihdam kapasitesi ile mevcut ihraç pazarlarını koruması büyük önem arz ediyor vurgusun yapan Özdemir, Bunu yaparken mevcut uygulamaların kötüye kullanılmaması gerektiğinin altını çizdi. Özdemir, “Örneğin KOBİ destek kredisi gibi piyasa şartlarına göre daha düşük faizli elde edilebilen krediler amacına uygun olarak üretime, yatırıma ve ihracata yönlendirilmeli. Daha yüksek faiz ile mevduat geliri elde etmek için suiistimal edilmemeli. Reel kesim ve finans sektörü iş birliği içerisinde olduğu sürece, başta döviz kurları ve fiyat seviyeleri olmak üzere, ekonomimizin yeniden dengeleneceği kanısındayım.” dedi.

Kötü Niyetli Kişiler Enflasyonu Körüklüyorlar

Sorunlarımızın aşılmasında en önemli görevin tüketicilere düştağünü söyleyen Özdemir. “Yaşamakta olduğumuz sorunlar ancak toplumumuz tarafından benimsenir ve sahiplenilirse aşılabilir. İçerisinde bulunduğumuz enflasyon ortamında, mevcut koşullardan yararlanmak isteyen bazı kötü niyetli fırsatçılar ürün fiyatlarında anormal denebilecek artışlar oluşturarak ne yazık ki enflasyonu daha da körüklüyorlar. Böylece haksız rekabete de neden oluyorlar.” ifadelerini kullandı.
Özdemir şöyle devam etti;
Fırsatçılara verilecek en iyi cevap tüketicilerimiz tarafından olacaktır. Hükümetimiz tarafından yapılan denetimlerin yanı sıra, tüketicilerimizin bilinçli davranmaları gerekmektedir. Bu nedenle, tüketicilerimiz alım kararlarında rasyonel hareket ederek fırsatçıların önünü kesmeliler. Ürünlerin kalite ve maliyet analizlerini en iyi şekilde yaparak, kendileri açısından en makul fiyatları sunan satıcıları tercih etmeliler. Böylece kötü niyetli kişiler de fiyatlarını indirmek zorunda kalacaklar. Tüketicilerimiz, fırsatçıların bu ortamdan yararlanmalarına imkan vermeyerek, dürüst çalışanları ödüllendirmiş olacaklar. Ayrıca tüketicilerimizin bu tür satın alma kararları, piyasalarımızın dengeye kavuşması açısından da önemli katkı sağlayacaktır.

Son iki ayda dolar karşısında para birimimizin yüzde 22 değer kazanması olumlu bir gelişme. Yine, Hazine ve Maliye Bakanlığımızın, eurobond ihracı gerçekleştiriyor olması, piyasalarımız açısından rahatlatıcı bir adım. Ayrıca, son bir ayda Akbank ve İşbankası önemli miktarlarda yeni sendikasyon kredisi imzaladılar. Likidite sıkıntısı yaşayan firmalarımız şu anda daha uygun maliyetler ile kredi bulabiliyorlar.

Ekonomimizin mevcut durumunda, enflasyon içerisinde durgunluk riski ile karşı karşıyayız. Bu bağlamda, Hükümetimizden beklentimiz, şimdiye kadar olduğu gibi, piyasalarımıza güven aşılayacak somut adımlarını devam ettirmesidir. Toplumsal dayanışmamızı güçlendirerek sürdürdüğümüz sürece bu sıkıntıları aşacağımızı ve bu ekonomik savaştan başarıyla çıkarak, istikrar ortamına yeniden kavuşacağımıza inanıyorum.

MEHMET MİRAS

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SERDAR ERKAN TC Aile ve
Sıradaki Haber YÜZYILIN PROJESİ KIZKALESİ’NDE