Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında, “Türkiye’nin İnsan Hakları Gündemi: Sorunları, Öneriler ve Medyanın Yaklaşımı” konu başlıklı panel düzenlendi.
Panelde konuşan Gazeteci Deniz Zeyrek, “Gazetecilik, siyasetçileri, ülkeyi yönetenleri ve bürokratları rahatsız etmemeye başladıysa gazetecilik olmaktan çıkmış propaganda ve halka ilişkiler aracına dönüşmüştür artık.” dedi.
Yenişehir Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen panel, Mersin Büyükşehir Belediyesi Klasik Oda Müzik Topluluğu’nun dinletisiyle açıldı.
Moderatörlüğünü Bilgin Yeşilboğaz’ın yaptığı panel Türkiye’de medya yapılanmasına, ana akım medya ve gazetecilerin ele aldıkları konular; haber verme, haber alma hakkı , düşünce özgürlüğü ve ifade etme hakkı üzerinden gerçekleşti.
Konuşmacı olarak katılım sağlayan Gazeteci Yazar Deniz Zeyrek, Gazeteci Ali Haydar Fırat ve Mersin Barolar Birliği Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, izleyicilere konuyla ilgili aktarım sağladı.
“İnsan Hakları Mücadelesinde Avukat Ve Gazetecilere Etkin Rol Düşüyor”
Mersin Baro Başkanı Avukat Bilgin Yeşilboğaz, Avukat ve gazetecilerin mesleklerinin birbirlerine benzettiğini ve insan hakları mücadelesinde bu iki meslek grubunun etkin rol oynadığını belirtti.
Yeşilboğaz, “Dünyada iki ayrı meslek grubu için iki ayrı gün ilan edilmiştir. Bunlardan bir tanesi tehlikedeki avukatlar günü diğeri ise tehlikedeki gazeteciler günüdür. Gazetecileri nasıl koruyabiliriz? Basın nasıl özgürleştirilebilir? şeklinde yapılan tartışmalar, bu günlerde çok fazla sayıda avukat ihlali olduğu için Türkiye’de iki defa tehlikedeki avukatlar günü nedeniyle etkinlik de düzenlendi.” diye konuştu.
“Gazetecilik Yapmayın Bizi Övün “
Sözcü Gazetesi Yazarı Deniz Zeyrek, Medyanın insan haklarını ve demokrasiyi savunması gerekirken, insanların temel hak ve özgürlüklerini suistimal eden, propaganda ve manipülasyon aracına dönüştüğünü dile getirdi.
Zeyrek, “Türkiye‘nin bütün büyük medya kuruluşları, bir şekilde devleti yönetenlerin elinde olmaya başladı. 10 senedir hükümet, bizden halkla ilişkiler bekliyorlar. Gazetecilik yapmayın bizi övün. Şimdi propaganda aşamasına geçtiler. Bizim propagandamızı yapın. Onların propagandasını yapmıyorsanız, onlara göre gazetecilik yapmıyorsunuz anlamına geliyor. Halbuki gazetecilik, insanların bilmesi gerektiğini söyleme işidir. Gazetecilik, siyasetçileri, ülkeyi yönetenleri ve bürokratları rahatsız etmemeye başladıysa gazetecilik olmaktan çıkmış propaganda ve halka ilişkiler aracına dönüşmüştür artık.” diye konuştu.
“Suça Ortak Olamazdım”
Sözcü Gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, düzenlenen panelde meslekte yaşadığı örnekleri anlattı.
Zeyrek, Hürriyet Gazetesi’nden Ekim 2018’de ayrıldığını belirterek ayrılma sebebini anlattı.
Zeyrek, ”Hatırlarsanız, 24 Haziran 2018’de Cumhurbaşkanlığı seçiminde, 14 Haziran günü bir haber düştü. Urfa’nın Suruç ilçesinde PKK’lılar Ak Parti adayına saldırdı. Ertesi gün gazetelere de böyle yansımıştı. CNN Türk televizyonu da öyle veriyordu. Aydın Doğan’ın döneminde bizim o masa başında yazı işlerinde oturan arkadaşlarımız böyle bir habere geçit vermezdi. Yeni patron Demirören Grubu satın almıştı. Gazete, yani sahnemiz değişmişti. Yeni patron hükümet yanında çok açık bir tavır aldığı için bu tür sayfaları yapan arkadaşlarımız da kendilerini konumlandırmıştı. Hürriyet’in birinci sayfasında çıktı haber. ‘Kızım irkildi ve bu olay böyle olmadı ki’ dedi. ‘Nasıl oldu?’ diye sordum ve kızım bana; Bu esnaf Ak Parti’ye oy vermeyeceğini söylediği için milletvekili adayının yanındakiler, daha sonra gelip bu esnaflara saldırdılar. Silahla vurdular ve ölmeyenleri de hastanede oksijen tüpleriyle öldürdüler dedi. ‘Nereden öğrendin bunu?’ diye sordum? ‘Sosyal medyadan öğrendim’ dedi. Ben o gün gazetede çalışan biri olarak çalıştığım gazetenin yaptığı bu işi içime sindiremedim ve istifamı verdim. Çünkü, ‘baba bu suça daha ne kadar ortak olacaksın?’ sorusuna cevap veremeyecektim.” dedi.
“Gazetecilik Bitti Yalanına Teslim Olmayın”
Sosyal medyanın avantajları ve dezavantajlarından da söz eden Deniz Zeyrek, bir gazetecinin karşılaştığı en büyük sorun sosyal medya aracılığıyla itibarsızlaştırılması olduğunu belirtti.
Zeyrek, ”Sosyal medyayı bir silah olarak kullanmaya başladılar. Bununla baş etmek çok zor. Sosyal medyanın en büyük avantajı da medyada sahiplik anlayışına karşı çıkması. Sokak haberciliğinin gelişmesi. Bir haberi insanlara duyurma gücü ortaya çıktı.” dedi.
‘Fahrenait’ adlı kitaptan örnekler kullanan Zeyrek, ”Gazetecilik bitti artık‘ yalanına teslim olmayın. Umut var. En büyük destekçilerimiz sizlersiniz bizi yalnız bırakmayın. Hepimiz o güzel haberi yazmak için bekliyoruz. Biz gazeteciler bir gün o haberi yazacağız.” diyerek konuşmasını tamamladı.
“Tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıyayız”
Gazeteci Yazar Dr. Ali Haydar Fırat, basının temel meselesinin halk adına iktdarın denetlenmesi olduğunu belirtti.
Fırat, “Eğer bir gazeteci ya da bir kuruluş iktidar yanlısıysa ona gazeteci demiyoruz. Nazım’ın dediği gibi ‘Hava kurşun gibi ağır’. Mesele sadece devletin
baskısı değil, bu baskı her zaman vardı. Jön Türklerden başlayarak, Ali Süavi’lere kadar bu ülkede gazeteciler her zaman sürgün edilmiş ya da cezaevine atılmıştır. Bu dönemin ayırt edici
özellği şu; devletin baskısından ayrı olarak, gazetecilik kimliği altında kendini konumlandıran insanların ahlak duruşları ya da sorumlulukları.” dedi.
“Bu Kadar Bedel Boşa Ödenmedi”
Bir yurttaşlık bilincinin kendisini göstermeye başladığı, insanlık tarihine baktığınız zaman İngiltere’de de Fransa’da da çok ciddi bir hak arama, yurttaşlık mücadelesi olduğunu belirten Fırat, “Cumhuriyetin yurttaşlık bilinci, olgusu Türkiye tarihinin en büyük birikimlerinden biridir. Bu birikim kendisini açığa vurmak zorundadır ve vuracaktır. Bu kadar
bedelin boşa ödendiğini ya da harcandığını düşünmüyorum. Ali Süavi’lerden Sabahatin Ali’lere, Uğur Mumcu’lardan, Ahmet Taner Kışlalı’lara kadar katledilen insanlar boşuna ölmedi. Gerçekleri dile getirdikleri için kaybettik. Bunların getirilmemesi için kaybedildiler. Onların yolundan gitmek, bugünkü gazetecilerin en temel meselesidir ve onurudur. O yüzden tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıyayız” diye konuştu.
SEYFETTİN AKARCA
YORUMLAR