26 Kasım’dan bu yana Türkiye’nin sınır komşusu ülkelerde ve daha çok Suriye’de cereyan eden olayları anlamak için Sovyetler Birliği’nin dağıtılması sonucunda emperyalist Amerika, “Artık küreselleştirdiğim Dünyanın tek kutuplu merkezi ve tanrısı benim” dedi.
2000 yılı başında da Türkiye’nin de içinde olduğu 22 İslam ülkesinin, ‘rejimlerini ve sınırlarını değiştirmeyi amaçlayan, Büyük Ortadoğu Projesi’ BOP’u ilan etti.
Bunun sonucu Afganistan, Irak, Somali, Libya ve Yemen’in başına gelenleri görmüştük.
ABD’nin yaptığı devlet yıkma sıralaması Suriye, Filistin, Lübnan ile devam etti. Sıranın şimdi İran ve Türkiye’ye geldiği konuşuluyor.
Milyonlarca insanın kanı ve canına mal olan bu vahşet ile ölümleri, emperyalizm demokrasi, özgürlük, insan hakları ve ‘Yeni Dünya Düzeni’ adıyla süslediği (milli devletleri yıkma) operasyonlarında ABD katliamlar yaptı, yapıyor, yapacak.
Suriye’de de gördük ki, 13 yıldır süren savaşın, kaosun tüccarı Amerika’dır.
Herkes bilir ki savaş demek, silah, gözyaşı ve kan demektir.
Fakat Amerika savaş malzemelerini artık çeşitlendirerek şöyle sıralıyor.
1-Yalan
2- Dolar
3-Piyonlar, sonra silah…
Yani “psikolojik harp, yalanla en etkili silah” haline getirilmiştir.
Nitekim Amerika ve İsrail, Arap coğrafyasında yaptığı katliamları “ARAP BAHARI” ismi ve yalanıyla maskelemiştir.
Zaten bağımsızlık, özgürlük, demokrasi ve temel haklar Yugoslavya’da Irak’ta Afganistan’da görüldüğü gibi kanla boğulmuştur. Nitekim bu değerler, ne ithal edilir nede ihraç edilir. Çünkü bu değerler emperyalizme karşı ancak ve yalnız mücadeleyle elde edilebilir.
Savaş öncesi 2008 Suriye’si kendine yeten ekonomik imkânları yanı sıra kişi başına düşen milli gelir ortalaması 10 bin 500 dolardı.
Enflasyon yoktu.
Benzinin litresi bizden altı kat daha ucuzdu.
Fakat Suriye, Türkiye gibi ortaçağa karşı her alanda bir Cumhuriyet devrimi yaşamadığı için milletleşme sürecini tamamlayamamıştı. Feodalizmin kabile, cemaat, tarikat, mezhep ve etnik yapı farklılıkları kaşınmaya, kullanılmaya ve kışkırtılmaya çok müsaitti.
Böylesi alçaklıkların ustası emperyalizm Amerika ve İsrail marifetiyle her Ortadoğu ülkesine fitne, fesat kamasını sokabilmişlerdir.
Şimdi de Türkiye’ye sokacakları “hançeri” bileyerek hazırlık yapıyorlar.
Amerikan emperyalizmi zaten 1990’ların ortalarında Türkiye’ye dayatacağı “üç İsrail” planını üretti.
Şöyle ki, mevcut Siyonist İsrail’in yanına Irak’tan Barzanistan’ı 2. İsrail yapacak.
Suriye’de de 3. (İsrail’ci) bir Kürt özerkliği kurulacak ve Türk devletinin himayesine verilerek hükümetimize, “Toprağını genişlet havucu sunulacaktı.”
Türk devleti kabul etmezse, “Ülkeni PKK ile bölerim” sopası kullanılacaktı.
Zaten bölgemizde ABD, NATO, CIA, MOSSAD boş durmuyor Türkiye’de de bazı(sivil toplum örgütlerinde) adamları cirit atıyorlardı.
Nitekim ABD ve NATO son yıllarda yıkmayı hedefledikleri milli devletleri, “Haydut veya diktatörlük rejimleri” diye suçladılar.
Emperyalist Batı, Yugoslavya, Afganistan, Irak, Libya, Yemen, Somali ve Sudan’ı ya böldüler, yada kaosa sürüklediler.
Şimdi Suriye’de aynı şeyi yapıyorlar.
Oysa Beşar Esat iktidarı mezhepçi değil laik bir hükümetti.
Bu nedenledir ki 33 kişilik bakanlar kurulunda sadece sekiz Alevi bulunuyordu. Gerisi Sünni, Hristiyan ve Süryani idi.
Fakat Esat’a karşı (İslam) “maskesi ve Allahu ekber nidalarıyla İsrail adına cihat yapanlar” CIA’nın dolarlarıyla silah kuşanmış, MOSSAD seccadesiyle Amerika’yı da Kıble kabul ederek şimdi Emevi camiinde namaz kılıyorlar. Daha da önemlisi bu HTŞ’li İslam düşmanı tekfirci, Filistin ve Lübnan’da İsrail 50 bin küsur Müslümanı katlederek soykırım yaparken kılları bile kıpırdamadı.
Zaten Suriye’de cihatçılık yapan bu terörist sürülerinin 100 değişik ülkeden ve on binlercesi Uygur, Özbek, Çeçen Katar, Afganistan, Irak, gibi ülkelerden dolarla ithal edilmişti.
Yani Suriyeli değildiler.
Öte yanda yine Amerika PYD-PKK’ya Suriye’yi bölme ve Türkiye’yi de tehdit etme görevi verdi.
Onları besledi, eğitti, donattı, korudu ve İsrail’e hizmet eden bir (Kürt otonom bölge) inşa ettirdi.
Bize sınır komşusu yapılan ABD’nin kuklası PYD-SDG, Suriye’nin en verimli petrol, su ve tarım bölgesini gasp ederek ülkeyi böldü.
YAZIMIZA DEVAM EDECEĞİZ