I. ÜNİVERSİTE OLMAYAN VAKIF YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI
Türkiye’de iki tür yükseköğretim kurumu vardır.
Bunlar;
Devlet tarafından, yasa ile kurulan, kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip “üniversiteler”;
ötekisi ise, kazanç amacına yönelik olmamak koşulu ile, yasada gösterilen usullere göre, vakıflar tarafından, devletin gözetim ve denetimine bağlı kurulabilen “yükseköğretim kurumları”’dır.(Bkz.Anayasa Md. 130).
Eğer Anayasayı ciddiye alırsak, vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları; “kamu tüzel kişilikliği ve bilimsel özerkliğe” sahip kurumlardan olmadıklarından üniversite olarak adlandırılamazlar.
Anayasanın 130. Maddesinde yer alan “Yükseköğretim Kurumları ve Üst Kuruluşları”, Cumhuriyetin Temel Organlarından “Yürütme Organı” içinde “İdare” başlığı altında yer almaktadır. Vakıflar tarafından kurulacak yükseköğretim kurumlarının üniversite sayılamayacağının bir başka kural, Anayasanın, “D. Kamu Hizmeti Görevlileriyle İlgili Hükümler” başlığı altında yer alan 128. maddesindeki “Genel İlkeler”dir.
Aynen aktarıyorum:
“Madde 128-Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir…”
Vakıf Yükseköğretim Kurumları, TOBB Çatısı altında, “Türkiye Yükseköğretim Meclisi” olarak yer almaktadır. Konumuz, vakıf yükseköğretim kurumları ücretleri olduğundan, şimdilik bu tartışmayı burada kesiyorum.
II. EL, CEP, ANAYASA YAKAN ÜCRETLENDİRME
2024-25 Akademik yılına ilişkin yükseköğretim kurumlarına seçme sınavları sonlanmasından sonra, merkezi yerleştirme dışında kalacak öğrenci adaylarının yönelebilecekleri vakıf yükseköğretim kurumlarının ücret tarifeleri, toplumun gündeminin ilk sıralarına yerleşti.
Yıllık ücretin milyona varması, vakıf yükseköğretim kurumlarını “ticari işletmeye”, öğrencileri ise “müşteriye” dönüştürmesi, başat sorun olarak karşımıza çıktı.
44 yılını üniversitede geçirmiş biri olarak, bu sorunun üzerine eğilme gereğini duydum.
Yükseköğretim, Anayasanın 130 uncu maddesine göre, “harca” konu bir kamu hizmeti olarak tanımlanmasına karşın, 27/11/1992 günlü 2843 Sayılı “Yükseköğretim Kurumlarında İkili Öğretim Yapılması Yasası ile “Öğrenim Ücreti / Paralı Sistem” getirilmiştir. İkinci öğrenim ücretinin tabanı, normal-örgün öğretim için belirlenen “cari hizmet maliyetlerinin yarısından az olamaz” olarak tanımlanmıştır.
Harç, öğrenim ücreti ayrılığı, 13/02/2011 günlü 6111 S.Y.’nın 172. maddesi ile ortadan kaldırılır iken, 2547 Sayılı Yasası’nın 46. maddesi, “Cari hizmet maliyetinin hesaplanması, öğrenci katkı payları ve öğrenim ücretleri” olarak yeni baştan yazılmıştır.
Bu maddeye göre, yükseköğretim kurumlarındaki tüm öğrencilerden(devlet yada vakıf yükseköğretim ayırımı yapılmaksızın), her bir dönem için, birinci öğretimde, “öğrenci katkı payı”,ikinci öğretim, açık ve uzaktan öğretimde ise, “öğrenim ücreti”alınır.
Bunlar ise, Yükseköğretim Kurulunca hesaplanan “öğrenci başına düşen cari hizmet maliyetleri” göz önünde bulundurularak, her yıl Haziran Ayı sonuna kadar, Devlet tarafından karşılanacak kısım da içinde olmak üzere, Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmektedir.
“2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılında Yükseköğretim Kurumlarında Cari Hizmet Maliyetlerine Öğrenci Katkısı Olarak Alınacak Katkı Payları ve Öğretim Ücretlerinin Tespitine Dair 8703 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı”, 2 Temmuz 2024 Günlü R.G’de yayımlandı.
Karara, “Merkezi Yerleştirme Esaslarına Göre, Yükseköğretim Kurumlarına Yerleştirilen Öğrencilerin Öğrenci Katkı Payını, Öğrenim Ücretlerini,”içeren iki cetvel eklenmiş bulunmaktadır.
2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılında yükseköğretim kurumlarının cari hizmet maliyetlerine birinci öğretimde ve açık öğretimde Devlet/Vakıf ve öğrenci tarafından yapılacak katkı payı tutarları I Sayılı Cetvelde, ikinci öğretim ve uzaktan öğretim öğrencilerinin öğrenim ücreti tutarları II Sayılı Cetvelde yer almaktadır.
Karara göre, 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılında öğrenimini sürdüren yada yeni kayıt yaptıracak birinci öğretim ve açık öğretim öğrencilerinden öğrenci katkı payı alınmayacak, tümünü Devlet karşılayacaktır.
Öncelikle bunun, Anayasanın “yasa önünde eşitlik ilkesine” aykırı olduğunu not düşmek isterim.
Bir başka çarpışlık, Uzaktan Öğretim ve İkinci Öğretim Programında karşımıza çıkmaktadır. Öğretim, öğrenim ücretinin, öğrenci cari hizmet maliyetinin yüzde 50’sinden az olmamasında karşımıza çıkmaktadır.
Oysa, öğrenci katkı payı, öğrenci cari hizmet maliyetinin yüzde 10’nu çok ender aşmaktadır.
Birinci Öğretimde, Hukuk, İktisat Programı için öğrenci katkı payı 1.334.-TL’sı iken, Uzaktan Öğretim ve İkinci Öğretim öğrenim ücreti 4.998.-TL’sıdır.
İkincisi ve güncel sorun olan vakıf yükseköğretim kurumlarının müşterisi olanlara uygulanan fahiş fiyattır.
Bu, Anayasanın Başlangıcında “Her Türk Yurttaşının,… onurlu bir yaşam sürdürme ve özdeksel ve tinsel varlığını…geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu”ilkesine aykırılık oluşturmaktır.
Vakıf Yükseköğretim Kurumlarının kazanç amacı güdemeyeceği Anayasa 130’da ve 2547 Sayılı Yasada yer almış bulunmaktadır.
Vakıf, Türk Uygarlık Yasasına göre, gerçek yada tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleri ile oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır. Ve vakıf yükseköğretim kurumları, dolanlı biçimde “kamu tüzel kişiliğe” terfi ettirilmişler, resmi plaka taşır kılınmışlardır.
Bu nedenle, ücret tarifelerinin, üniversitelerdeki “cari hizmet maliyeti”ne eşdeğer kılınması ve bunun öğrenci ile vakıf tüzel kişiliği arasında paylaşılması gerekir.
Örneklemek isterim.
2024-2025 Öğretim Yılı için Fakültelerin cari hizmet maliyetleri 67.288.-TL’sı ile Tıp Fakültesi ilk sıradadır.
En düşüğü ise, Fen-Edebiyat, İletişim Fakültesi 8.323.-TL’sıdır.
Bunlara öğrencinin katkısı, Tıp’ta 2.557.-, F-E’da ise 1.231.-TL’sıdır.
Aradaki farkı devlet ödemektedir.
Aynı tarife, vakıf yükseköğretim kurumları tarafından da uygulanmalı, cari hizmet maliyetinin devlete düşen kısmı ise, vakıfça karşılanmalıdır.
T.C. Anayasası’nda yazdığı gibi, sosyal hukuk devleti ise, yükseköğretim alanındaki kurumlaşma ve kurallaştırmalarını yeniden kurgulaması gerekmektedir.