İktidar, enflasyonu düşürmek ve hayat pahalılığını sona erdirmek için çeşitli yol ve yöntemlere başvuruyor. Gelin görün ki, başvurduğu yol ve yöntemler an itibariyle hiçbir işe yaramıyor. Çünkü alınan onca karar ve tedbire rağmen ne enflasyon düşüyor ne de hayat pahalılığı sona eriyor. Belli ki, ortada aşılamayan bir sorun var. Göründüğü kadarıyla, bu sorun güven sorunudur. Alınan karar ve tedbirlere paralel olarak güven sorununu da çözmek lazım. Bunun da yolu, enflasyonun düşeceğine ve hayat pahalılığının sona ereceğine dair halkı ikna etmekten geçer. Geçinebilmek için dişinden, tırnağından kısan halk, kamuda aynı hassasiyeti göremiyor. Görmediği için de enflasyonun düşeceğine ve hayat pahalılığının sona ereceğine inanmıyor. Nitekim, enflasyon ve hayat pahalılığı altında ezilen vatandaş, bu güvensizliğini açık bir biçimde dile getiriyor ve tasarruf tedbirlerinin kamuda da alınması gerektiğini belirtiyor.
Enflasyonun düşmesi ve hayat pahalılığının sona ermesi için, tasarrufu kamudan başlatmak ve bu yolla halka güven aşılamak şart. Aksi halde, ne enflasyon düşer ne de hayat pahalılığı sona erer.
MUSGE Mİ YAZEM ŞİMDİ MEN SENE?
Muayene olmak için sağlık ocağına gelen Erzurumlu teyzeye hemşerisi olan doktor sorar!
-Söyle mene ezem! Nen var senin?
-Doktor oğlim! Men çok hasteyem! Fakat mene hep yazme, içemirem! Melhem de yazme, süremirem! İyne de yazme, gorkirem! Serum de bağleme, midem bulanir.
Doktor en sonunda dayanamaz ve der ki!
-Eze gurbanin olim! Musge mi yazem şimdi men sene?