Nöbetçi Eczaneler
Ülkemiz, dünyanın belli başlı deprem bölgelerinden biridir.
Bu gerçeğe rağmen, gerek Devlet olarak ve gerekse vatandaş olarak, depreme karşı gerekli önlemleri aldığımız söylenemez. Nitekim, meydana gelen depremlerin ardından yaşananlar da bu yalın gerçeği ortaya koyuyor. Depremlerin alanına, büyüklüğüne ve yıkım şiddetine göre, kimi zaman sayıları yüz binleri bulan konut ve iş yeri yıkılıyor ve sağ kalan vatandaşlar açıkta ve işsiz kalıyor.
Depremin yıkımını asgariye indirecek önlemler alınmadığı gibi, depremde meydana gelen hasarı gidermeye dönük önlem de alınmıyor.
Oysa ki, zorunlu deprem sigortası denilen bir şey var. Depremden ötürü zarar gören konutların ve iş yerlerinin zararını karşılamaya dönük sigorta poliçesi yani.
Konutları ve iş yerlerini depreme karşı güvence altına alan ve DASK (Doğal Afet Sigortaları Kurumu) olarak adlandırılan bu poliçenin, tıpkı trafik sigortalarında olduğu gibi zorunlu hale getirilmesi lazım.
Özellikle de birinci ve ikinci derecedeki deprem bölgelerinde…
Aksi halde, Devlet’in bu yükün altından kalkması, vatandaşın da işin üstesinden gelmesi mümkün değildir.
O nedenledir ki, birinci ve ikinci derecedeki deprem bölgelerindeki konut ve iş yerlerinin zorunlu deprem sigortaları bizzat Devlet tarafından yaptırılmalı ve sigorta bedelleri elektrik faturaları ile birlikte vatandaştan taksitle tahsil edilmelidir.
Bu uygulama, zaman içinde ve kademeli olarak, önce üçüncü derecedeki deprem bölgelerine, daha sonra da tüm Ülke sathına yayılmalı ve belli bir sürenin sonunda konutların ve iş yerlerinin tamamını kapsamalıdır.
İlgililerin ve yetkililerin konuyu değerlendireceklerini umuyor, Milletimize esenlik ve geçim kolaylığı diliyorum!
