Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

SOHBET KÖŞESİ: BİR ETNOĞRAFYA KAYNAĞIMIZ: YÖRÜKLER

Geçtiğimiz günlerde TRT’de bir

Geçtiğimiz günlerde TRT’de bir belgesel izlemiştim.

Belgesel’de yok olmaya yüz tutmuş YÖRÜKLER’den bahsediliyordu.
Belgesel Üniversite yıllarımda İslami Türk Edebiyatı hocamız bayan Necla PEKOLCAY’ın verdiği bir ödevle ilgili eski bir araştırmamı çağrıştırmıştı.

YÖRÜKLER ile ilgili araştırmamı sizlerle de paylaşmak istiyorum:

Türk Milleti olarak değişik yüzyıllarda farklı yaşantılar yaşamış yüce bir milletiz.
Gün gelmiş konar-göçer hayatıyla bir karış toprak edinmeden göçebe hayatı yaşamışız…

Gün gelmiş yerleşik düzende ünlü yerleşim yerleri; evler, hanlar, hamamlar, saraylar, kervansaraylar, camiler yaptırmışız… Konar-göçer hayatı yaşayan Yörükler; Anadolu’nun çeşitli yörelerinde, toprağa bağlı olmadan yaşayan göçebe TÜRKMEN’lere verilen isimdir.

Yörük kelimesi Türkçe “Yürümek” fiilinden türeyip, “yürüyen, sefere koşan çadır halkı” anlamlarına gelmektedir.

Yörük kelimesi genel olarak; “Bir yerde durmayıp, devamlı yer değiştiren göçebe halk” anlamına da kullanılmaktadır…

Anadolu ve Rumeli’de göçebe hayatı yaşayan Yörüklerin tarihte de apayrı bir yeri vardı. Oğuz Türklerinde yaşamlarını göçebe olarak sürdüren TÜRKMEN’ lere de o dönemde “YÖRÜK” adı verilmişti…

Onaltıncı yüzyılda Osmanlılarda konar-göçen TÜRKMEN’ lere yine “YÖRÜK” adı verilmişti…

Yörükler; Balkar dağlarında, Geyik dağlarında, Bey dağlarında, Akdağlarda, Alamusa, Karagedik, Dayılı, Sarmış, Elmakuzu gibi onlarca yaylada yaşamlarını sürdürmüşlerdi. İlkbahar, yaz, sonbahar mevsimlerinde yaylalar-yaylaklar Yörüklerin yaşam alanlarıydı…

Akdeniz Bölgesi Fethiye’de yaşayan Yörükler; Yazın Albey, Akdağ, Girdev yaylalarına… Antalya-Alanya arasında yaşayan Yörükler; Eğrigöl, Karıngöl, Çarşır, Çakallar, Çamur, Baran, Feslikan, Karaboynuz’a…

Anamur’da yaşayan Yörükler; Akpınar, Abanoz, Kaş, Kırkkuyu, Elbalak, Gözlügöl, Beşkuyu, Kaşpazçarı yaylalarına…

Bozyazı’da yaşayan Yörükler ise; Bardat Pazarı, Ardıç Alanı, Ardıçpınarı, Elmakuzu, Devrent, Çoğoluk, Tersakan yaylalarına göçerlerdi…

Yörüklerin yayla göçleri imrenilecek derecede muhteşem olurdu… Yörük göçerler; İlkbaharda sahil kesimlerinden yayla ve yaylaklara, sonbaharda yaylalardan sahillere göç ederlerdi… Sahillerde ve yaylalarda çadırlarda yaşarlar, koyun ve keçi beslerlerdi…

Yörükler göç için günlerce hazırlık yaparlar ve Göç günü geldiği zaman atının ve eşeğinin palanını-kuskununu, Devesinin havudunu çekerler; Çullarını, çuvallarını, senitlerini, sayacaklarını kap-kacaklarını, yiyeceklerini-içeceklerini atlara, eşeklere, develere yüklerler, öküzlerini, ineklerini, tosunlarını, düvelerini, koyunlarını, tekelerini, keçilerini, toklularını, yazmışlarını, çebiçlerini önlerini katarak yola koyulurlardı…

Yollarda konaklanır, yavruların anneleriyle “emişmesi” sağlanır, fazla emip hastalanmamaları için annelerin sütleri sağılır, sağılan sütler yoğurt ve peynir yapılmaz dağa dökülürdü… İlkbaharda yaylalara varıldığı zaman sağılan sütten yağ, peynir, çökelek yapılır, yannık’lar kurulur, bişşeklerle, yannıklarda ayran yapılır, ayran çomçalarla yannıklardan alınır bakır taslardan taze ayran içilirdi…

Yörükler yaylalarda eğirtmeç ile kıl ve yün iplikler eğirir, çulfallıklar kurar, çulfallıklarda eğirdikleri ipliklerden halı, kilim, çul, çuval, heybe, somat, tuz torbası, giyecek kıyafetler, gelinlik çeyizler dokurlardı…

Yörükler yaylalarda yufka açar, yufkadan börekler yaparlardı…

Yörüklerin “kışlak” ve “yaylak”adıyla iki ayrı barınakları bulunurdu… Yazın hayvan sürüleri ile birlikte yayla ve yaylaklara çıkan Yörükler; kışın daha sıcak, kıyıya yakın ovalara inerlerdi…
Kışlık yazlık yerlere gelen insanlara “Yörük Obası” denirdi… Aynı soydan gelen oba halkına da “Oymak” adı verilirdi…

Oymakların başında “Oymak Beyleri” bulunurdu…

İlkbaharda oymak beylerinin uygun göreceği günde hep birlikte yaylalara doğru yola çıkarlardı… Yörükler: deve yününden, koyun yününden, keçi kılından; çadırlar, kilimler, çullar, çuvallar, seccadeler, somatlar, heybeler dokurlardı…

Yörüklerin kullandığı kelimeler de değişik olurdu: ıstar, kirmen, özeme, çıkrık, kıl çuval, ala çuval, çul, somat, cepken, darabulus, ala yazma, belen, beserek, bişşek, çebiç, çomça, çökelek, çulfallık, çarık, evcik, goyak, heybe, gırnap, kolan, palan, pelit, tokucak… Bu kelimelerden bazılarıdır…

Yörüklerde ailenin evi;”ÇADIR”dır…

Menkıbelerimize göre ilk çadırı yapan TÜRK HAN’dır…

Göktürklerin bir kısmı da “KEÇE” çadırlarda oturmuşlardı…

“ÇADIR” kelimesi Türkçe; “çat” kökünden gelmektedir… Dokumadan yapılan, taşınabilen “ev” lere de ÇADIR denilmektedir…

Oğuzlar çadıra “ÇAŞIR” adını vermişlerdi…

Bir Çadırda; kapı, pencereler, ocaklık, baca, yataklık, kaplık.. bulunur ve ortadireğin çevresinde 5, 7, 9…direk üzerine kurulurdu… Direk’lerin çadırları taşımaları yanında başka görevleri de olurdu…

Çadır direkleri; silah direği, mutfak direği, giysi direği gibi isimlerle anılır ve direğin birine Kur’an-ı Kerim asılırdı…

Osmanlılar döneminde Yörükleri toprağa bağımlı kılabilmek için belli bir “İSKÂN” siyaseti uygulanmış ve pek çok “OBA” toprağa bağlanmıştı…

Bugün Kayseri, Niğde, Adana, Mersin, Bursa, Maraş…gibi pek çok İlimizde Yörüklere rastlanmaktadır…

Bu Yörükler; Bursa Yörükleri, Maraş Yörükleri, Mersin Yörükleri, Alaiye Yörükleri, Tekeli Yörükleri, Eğridir Yörükleri, Ankara Yörükleri, Haruniye Yörükleri, Araç Yörükleri, Taraklı Yörükleri, Zile Yörükleri, Karaca Yörükleri, Tartar Yörükleri, Murtana Yörükleri, Karayahşili Yörükleri, Toraman Yörükleri, Nacaklı Yörükleri, Nasırlı Yörükleri, Tacirli Yörükleri… adıyla anılmaktadırlar.
Anadolu’muzda sayıları pek az kalan Yörükler çok zengin bir folklor ve etnografya kaynağımızdır.

Hoşça kalınız.