Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

SEÇER: “DEMOKRASİ, YEREL YÖNETİMLERDE BAŞLAYAN KUTSAL BİR KAVRAMDIR”

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkan Vekili ve Mersin Büyükşehir Belediye

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkan Vekili ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, bu yıl ‘Demokratik ve Sosyal Belediyecilik’ temasıyla düzenlenen ve Türkiye Belediyeler Birliği ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi iş birliğiyle gerçekleştirilen 7. Ulusal Yerel Yönetimler Sempozyumu’na katıldı.

Ankara’da TBB Hizmet Binası’nda 10-11-12 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek olan sempozyum ile, demokratik ve sosyal belediyecilik anlayışının nasıl güçlendirilebileceği ve yeniden yapılandırılabileceğine dair konuya ilgi duyan tüm kesimleri bir araya getirmek amaçlanıyor.

Başkan Seçer: “Sempozyumun sonunda alınacak olan çıktılar bir el feneri görevi görecek”

Programın açılışında konuşan Başkan Seçer, 2021 yılında sempozyumun pandemi dolayısıyla akamete uğradığını aktararak, “2024 yılından sonra, Sayın Ekrem İmamoğlu’nun Türkiye Belediyeler Birliği Başkanlığı’nın ardından, Sayın Zeydan Karalar’ın Türkiye Belediyeler Birliği Başkan Vekilliği döneminde sempozyum sürdürüldü. Bugün aramızda yoklar ama bugün yaptığımız sempozyuma vermiş oldukları katkılarından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Selam olsun buradan değerli arkadaşlarımıza” dedi. Ana tema olarak ‘Demokratik ve Sosyal Belediyecilik’ temasının günümüzde belediyeciliğin temel 2 unsuru olmasından ötürü oldukça önemli başlıklar olduğuna dikkat çeken Seçer, “Sempozyumda çok sayıda bildiriler, bilimsel fikirler ve uygulamalar olacak. Deneyimlerin aktarılacağı ve 3 gün sürecek olan bu sempozyumun sonunda alınacak olan çıktılar bizler için önümüzdeki süreçte karanlığı aydınlatan bir el feneri görevi görecek” diye konuştu.

Bir arada olmanın önemine değinerek konuşmasını sürdüren Seçer, farklı fikirleri dinlemenin belediye başkanlığı görevinde önemli olduğuna değindi. Seçer, “6,5 yıldır belediye başkanlığı görevinde bulunuyorum ve şunu öğrendim; sizden daha iyi bilen biri vardır. Onu dinlemek, onların deneyimlerinden yararlanmak lazım. Bu kapsamda, bu bir araya gelişler çok önemli. İnsanları dinlemek, deneyimlerinden yararlanmak lazım diye düşünüyorum” sözlerine yer verdi.

“Demokrasi, yerel yönetimlerde başlayan kutsal bir kavramdır”

Halk iradesinin gerçek anlamda tecelli ettiği makamların başında belediye başkanlığı ve muhtarlık olduğunu vurgulayan Seçer, belediye başkanlarının bir siyasi partiyi temsilen seçime girmesinin ötesinde belediye başkanının hüviyetinin, halktaki itibarının ve toplumdaki algısının seçimlere etki ettiğini söyledi. Demokrasinin ilk olarak bu kurumlarda başlayan kutsal bir kavram olduğunu ifade eden Seçer, “Beraber yaşadığınız toplumda demokrasi ile ortaklaşıyorsunuz, yaşam alanınızı, o alanı nasıl sevk ve idare edeceğini beraber belirliyorsunuz. Katılımcı demokrasiyi siyasiler çok kullanılır. Hepimiz demokrasiye aşığız ama göreve geldiğimiz zaman ne hikmetse demokrasiden uzaklaşırız. Hemen demokrasi gider, ‘En iyisini ben bilirim’ gelir” diyerek, böyle bir yönetim anlayışının doğru olmadığını vurguladı.

“Şehrin sorunlarını, çözüm yollarını en iyi bilen, orada yaşayan vatandaştır”

TBB Başkan Vekili ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Türkiye’nin iz düşümü olan Mersin’de katılımcı demokrasiyi güçlendirmek için yaptıkları iyi uygulama örneklerinden bahseden Seçer, ‘Kente Sözümüz Var’ toplantılarına değindi. Kentte var olan her kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü, meslek odaları, sendikalar ve kooperatiflerle ‘Kente Sözümüz Var’ toplantıları kapsamında bir araya geldiklerini söyleyen Seçer, “Yılda 2 kez, her bir toplantı en az 4-5 saat sürmek kaydıyla insanları dinliyoruz ve bunu zevkle yapıyoruz. Bilmediğimiz birçok şeyi o kitlelerden öğreniyoruz. Bir şehirde şehrin sorunlarını, çözüm yollarını en iyi bilen, orada yaşayan vatandaştır. Sizin belediyeye, bir kurumdan transfer ettiğiniz bürokrat değildir. O sadece vatandaşın sizden talep ettiği ve ‘Bu sorunu yaşıyorum’ dediği sorunun çözüm yollarını bilir. Bunu bilimsel olarak bilir, uygulama deneyimi varsa ikisini harmanlar çözüm yolu üretir ama asıl bilen orada yaşayan insanlardır” sözlerine yer verdi.

“STK temsilcileri bir siyasetçinin iyi ve kötü gününde yanında dimdik duran yol arkadaşlarıdır”

Büyükşehir’in, Mersin’e Değer Katanlar (MEDEKA) Projesi’ne de değinen Seçer, kentte kültürel ve sanatsal faaliyet yürütmek isteyen STK’ların tarafsız ve eşit bir şekilde desteklenmesi için bu kurulu hayata geçirdiklerini söyledi. MEDEKA’nın 12 ayrı kuruldan oluştuğunu ve Mersin’de yapılan bütün etkinliklerde önemli bir rol oynadığını ifade eden Seçer, bu kurulların içerisinde alanında uzman olan sivil toplum temsilcilerinin yer aldığını belirtti. Sivil toplum temsilcilerinin siyasetçilerin iyi ve kötü gününde yanında duran yol arkadaşları olduğunu söyleyen Seçer, “Şehre dair kararları ortak aldığınız için sonuç kötü çıkarsa onlar sizi savunuyor, çünkü birlikte almışsınız. İyi çıkarsa bunun mutluluğunu beraber paylaşıyorsunuz. Sizin şehirde seçmen kitleniz ile iletişiminizi kuruyor, fahri görevli oluyor. Sivil toplum örgütleri bizim yönetim anlayışımızda bu derece önemli” dedi.

“Sivil toplum kuruluşlarına kapılarımızı açtık”

Büyükşehirlerde en önemli konuların başında imar çalışmalarının geldiğini ifade eden Seçer, yapılan her çalışmada rant konusuna dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Mersin’de önceki yılların imar çalışmalarında yaşananları örnek göstererek, ilgili kurumlar ve odalar ile kurulan ilişkiyi dile getiren Seçer, “Mersin 30 yıldır plansız şehirleşen bir kent. Tam 30 yıldır Büyükşehir ve ilçe belediye başkanları anlaşamıyor, 1/5000’lik planlar yapılamıyordu. Şehir Plancıları Odası’na, Mimarlar Odası’na, İnşaat Mühendisleri Odası’na, Mersin Barosu’na dedik ki; ‘Çalışmaları başlatıyoruz, size de kapıları açıyoruz, beraberce yapalım’. Meclisin çoğunluğu olmamasına rağmen kavgasız, gürültüsüz, amasız, fakatsız bir şekilde planları yapabiliyorsunuz. Çünkü kapıları açmışsınız, sivil toplumu da bunu ortak etmişsiniz” ifadelerini kullandı.

“Sosyal adaletsizliğin karşısında sosyal politikalar var”

Sosyal politikaların her kentin kendi özgün yapısı doğrultusunda şekillendiğine değinen Seçer, projelerin de buna göre dizayn edilebileceğini belirtti. Sosyal politikaların kapsayıcılığının altını çizen Seçer, “Biz Sosyal Politikalar Ofisi’ni kurduk. Sosyal politikalar çok geniş bir tanım. Bunun içerisinde; yaptığınız destekler, dayanıklı kentler yaratma hedefi, başta kadınlar olmak üzere üreticilerle kırsal kalkınma, yaş almış ve kimsesiz insanlara yarenlik etmek, çocuklar ve özel insanlar var. Bu kocaman dünyanın hepsi sosyal politikalardır” sözlerini kaydetti. Sosyal adaletsizlik karşısında sosyal politikaların önemini sözlerine ekleyen Seçer, “Mersin, sosyo-ekonomik olarak Adana ile birlikte makasın en açık olduğu 2 kentten biri. Sosyal adaletsizliğin, gelir dağılımındaki adaletsizliğin en yoğun olduğu kentlerin başında geliyor. Doğal olarak bir belediye başkanı olarak benim sosyal politikalara öncelik vermemem düşünülemez” diye konuştu.

“Türkiye’de belediyecilik, sosyal politikalardan azade düşünülemez”

Seçer, Sosyal Politikalar Ofisi’nin tüm belediyeler arasında proje aktarımı sağlayarak en iyi hizmet kalitesini ortaya çıkarmaya yardımcı olduğunu söyledi. Sosyal politikaların daireler bazında bir arada tutularak bütçelerinin bu doğrultuda hazırlandığını ifade eden Seçer, “Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı, Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığı’nın yanı sıra Tarımsal Hizmetler Dairesi’ni de bunun içine koyuyoruz, çünkü kırsal kalkınmaya yönelik desteklerimizi burada sürdürüyoruz” dedi. Seçer 2025 yılı bütçesi yapılırken dolar bazında 2019’dan bugüne kadar söz konusu dairelerin bütçelerinin  6 kat artarak yüzde 600 seviyelerine yükseldiğini belirlediklerini kaydetti. Seçer, derin yoksulluğun yaşandığı dönemde, sosyal politikalara ayrı bir sayfa ayrılmasının gerektiğine dikkat çekerek, “Türkiye’de sadece derin yoksulluk değil; ayrıca bir deprem gerçeği yaşadık. Bütün şehirlerimiz ve bölgelerimiz etkilendi. Türkiye bir deprem kuşağında. Türkiye’nin sosyo politik, sosyo ekonomik ve sosyo kültürel durumu…neresinden tutarsanız tutun Türkiye’deki belediyeciliğin sosyal politikalardan azade düşünülemeyeceğinin çok net göstergesidir” diye konuştu.

3 gün sürecek olan 7. Ulusal Yerel Yönetimler Sempozyumu’nun çok değerli sonuçlar ortaya koyacağını belirten Seçer, “Sempozyum’un; demokrasimizin, belediyelerimizin ve aynı zamanda merkezi hükümetin sosyal politikalarının güçlenmesine çok büyük katkılar yapacağını umut ediyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

Sempozyumun açılış programında TBB Genel Sekreteri Suat Yıldız ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Çelik birer konuşma gerçekleştirdi. Açılış konuşmalarının ardından Prof. Dr. Ruşen Keleş ‘Çerçeve Sunuş’ başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.