Öcalan’la yüz yüze görüşüp, Onu dinlemek ve anlamak mı istiyorsunuz?
Bunun için Öcalan’ın ayağına gitmek gerekmez.
Komisyon üyelerinden bir heyet oluşturup, Mudanya’ya gönderirsiniz, heyet Öcalan’ı burada enine boyuna dinler. Sadece dinlemekle kalmaz, önceden belirlenen bütün soruları sorar, cevaplarını da alır. Alınan cevapları da Komisyon Başkanı kamuoyuna duyurur. Kamuoyu da Öcalan’ın gerçek niyetini bu şekilde öğrenmiş olur.
Bunu yeterli görmüyorsanız, komisyon toplantılarından birini Mudanya’da yaparsınız ve Öcalan’ı huzura getirtir, gün boyu dinlersiniz. Komisyon üyeleri, kendi kafalarındaki sorular da dahil, toplumun merak ettiği bütün soruları kendisine sorarlar ve cevaplarını da alırlar. Alınan cevapları da Komisyon Başkanı marifetiyle kamuoyuna duyurursunuz.
Kamuoyu, kırk binden fazla insanımızın katlinden ve binlercesinin de engelli kalmasından sorumlu birinin ayağına gidilmesini doğru bulmuyor. Daha doğrusu, seçilmişlerin bunu yapmasını doğru bulmuyor. Çünkü böyle bir yola başvurmanın, Öcalan’ı meşrulaştırmak anlamına geldiğini düşünüyor. Bu durumda Komisyon’a düşen, kamuoyunun hassasiyetini gözetmek olmalıdır. Kaldı ki, kamuoyu ikna olmadan bu sorunu çözmek mümkün değildir. Önce kamuoyunun ikna olması lazım. Bunun da yolu güven duymaktan geçer. Bu güveni verecek olan da bizzat Öcalan’ın kendisidir. Öcalan’ın, Ülkemizin birliği ve bütünlüğüyle Cumhuriyetimizin de nitelikleriyle herhangi bir sorunu olmadığını açıklaması ve toplumun bu konudaki endişelerini gidermesi gerekir. Göstermelik bir tören düzenleyip, otuz kadar silah yakmakla toplum ikna olmaz. Olmuyor da zaten.

