Diploması sahte denildi, çoğunluk inanmadı!
Terörle işbirliği yaptı denildi, çoğunluk inanmadı!
İhaleye fesat karıştırdı denildi, çoğunluk inanmadı.
Suç örgütü kurdu denildi, çoğunluk inanmadı.
Bu dava asrın yolsuzluğu davası denildi, çoğunluk gene inanmadı.
Kala kala bir casusluk suçlaması kalmıştı, en sonunda o da yapıldı.
Ne yapılırsa yapılsın, Millet’in ezici çoğunluğu bu konuda ikna olmuyor. Öyle ki, FETÖ’nün algı operasyonlarına inananlar bile, bu operasyonların Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını önlemeye dönük siyasi algı operasyonları olduğuna ve bunun da hukuk araçsallaştırılarak yapıldığına inanıyor.
Zorlamaların ve dayatmaların işe yaramadığını ve hatta ters teptiğini, on üç bin oy farkıyla biten İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde farkın sekiz yüz bine çıkmasıyla gördük. Sadece İBB seçiminde görmedik, yakın geçmişte yapılan KKTC Cumhurbaşkanlığı seçiminde de gördük. Siyasetçisinden cübbelisine, cübbelisinden türkücüsüne, türkücüsünden topçusuna, topçusundan anketçisine kadar, farklı alanlarda faaliyet gösteren birçok renkli sima Ersin Tatar’ı desteklemek üzere sahaya sürüldü amma, halkın değişim iradesinin önüne geçilemedi. Kıbrıs Halkı, ben kendi kaderimi kendim tayin ederim diyerek, tercihini Tufan Erhürman’dan yana kullandı. Hem de öyle bir kullandı ki, seçimi farklı kazanacağı iddia edilen Ersin Tatar’ı adeta sandığa gömdü! Bu da bize gösterdi ki, demokrasiden az buçuk nasibini almış toplumlarda, seçmenler yönlendirmeleri ve zorlamaları kabul etmiyor. Dayatmaları zaten kabul etmiyor. Siyasetçilerin bu gerçeği görmeleri ve seçmenin gönlünde taht kurmanın yolunun, yönlendirmelerden, zorlamalardan ve dayatmalardan değil, iş ve hizmet üretmekten geçtiğini bilmeleri lazım. Bu yalın gerçeği göz ardı edenler, ne yaparlarsa yapsınlar, kaybetmeye mahkumdurlar.
Demokrasinin ve hukukun hayatın her alanında egemen olduğu mutlu ve müreffeh bir Türkiye’de huzur ve güven içinde yaşamamız umut ve dileğimle esen kalın!
ÖZLÜ SÖZLERİM:
– “Siyasal sistemi demokratik ve özgürlükçü olmayan, ekonomik ve sosyal sistemi üretime ve hakça paylaşıma dayanmayan, eğitim ve kültürel sistemi bilim, sanat ve edebiyat yaratmayan, hukuk sistemi adalet üretmeyen bir ülke, medeni ülke olma vasfından yoksun demektir.”
-“Adaleti olmayan her yönetim zalimdir.”

